Davacının aile yapısı ve etnik kökenine ilişkin hususlar toplumda ayrımcılığa neden olacak şekilde ön plana çıkarılarak yapılan yayın hukuka aykırı olduğundan uygun miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Boşanma davalarında, MK. 4’deki «hakkaniyet ilkesi» ile BK. 44 (şimdi; TBK. mad. 52) ve 49. (şimdi; TBK. mad. 58) maddeleri nazara alınarak, uygun miktarda maddi/manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
«Kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu» iddiası ile dava açan davacının bu duruma kendisinin neden olmuş olması halinde, hakimin tazminata hükmetmekten sarfınazar edebileceği (BK. 44; şimdi; TBK. mad. 52)–
Karşılıklı olarak gerçekleşen sövme ve yaralama nedeniyle açılan davada tarafların eylemlerinin ağırlığına göre manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği–
Davacının, saklı tuttuğu fazlaya ilişkin haklarından dolayı ıslah dilekçesi vererek istemiş olduğu tazminat miktarına, ıslah edilen miktar yönünden davalının itiraz ve def’i-lerini ileri sürebileceği–
Davalının davaya konu olan ve basında yer alan açıklamasının hukuka aykırılık taşımadığı gözetilmeksizin davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Manevi tazminat isteminin dayandırıldığı haberde gerekli, yararlı ve ilgili olmayan nitelemeler ve yorumlar yapıldığı, haberin içeriğine uygun düşmeyen, tahrik edici, kamuoyunda husumet ve kuşku yaratıcı ,yargıya güveni zedeleyici bir üslubun kullanıldığından verilen haberde, özle biçim arasındaki denge bozulduğundan, davacı lehine manevi tazminat koşullarının gerçekleştiğinin kabulü gerekeceği-
Manevi tazminatta hükmedilecek paranın, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşıyacağı, bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmediği, o halde bu tazminatın sınırının onun amacına göre belirlenmesi gerekeceği, takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olması gerekeceği-
Yayınlanmasında kamu yararı bulunan «gerçek» ve «güncel» bir haberin (eleştirinin), özle biçim arasında denge kurularak verilmesi durumunda, hukuka aykırılığının ortadan kalkacağı ve tazminata hükmedilemeyeceği- Karar verme hakkının sınırlarının belirlenmesinde en önemli unsurlardan biri olan «gerçeklik» unsurunun burada «somut gerçeklik» olmayıp, «kararın verildiği andaki olayın beliriş biçimine göre görünüşteki gerçeklik» olduğu- Yayınlanan haberin «gerçek» olması halinde, yayında «hukuka aykırılık» bulunduğundan söz edilemeyeceği ve davacı lehine -kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu kabul edilerek- manevi tazminata hükmedilemeyeceği–
Dava konusu olayda bir an için güncellik, gerçeğe uygunluk ve toplumsal yararın bulunduğu varsayılsa dahi haberin üst – üste altı kez yayınlanması ile eleştiri ölçülerinin aşıldığı ve davacının kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu, bu durumda; olayın, düşünce özgürlüğünün bir uzantısı bulunan basın özgürlüğünün kullanılmasından doğduğunun ve hukuki olduğunun kabulünün mümkün olmayacağı-