İİK'nın 82/1-12. maddesine dayalı olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilmesi için, şikayet tarihi itibariyle hukuken geçerli bir haczin varlığı şart olduğu gibi, haczin yargılama süresince de ayakta kalması gerekeceği- Bu nedenle borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunması üzerine, öncelikle ve mahkemece re'sen İİK'nın 106. ve 110. maddeleri uyarınca haczin düşüp düşmediğinin belirlenmesi gerekeceği- Öte yandan, taşınmazın usulüne uygun olarak haczedildiğinin kabulü için icra müdürlüğünce haciz kararı verilmesi yeterli olup, haczin geçerliliği ve tamamlanmış sayılması için ayrıca tapu siciline şerh verilmesinin zorunlu olmadığı- Konuya ilişkin tasarruf yetkisi kısıtlamalarının tapu kütüğüne şerh verilebileceğini hükme bağlayan TMK’nın 1010. maddesi emredici nitelikte olmayıp, aynı maddenin son fıkrası uyarınca haciz şerhi verilmekle, taşınmaz üzerinde sonradan kazanılan hakların sahiplerine karşı ileri sürülebileceği- Tapuya işlenmesi, haczin kurucu unsuru olmayıp bildirici nitelik taşıdığı- Ne var ki üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilmesi için haczin tapu siciline işlenmesi gerektiği-
Vakıflarla ilgili mevzuatta düzenlenen vakıf ile üyeler arasındaki davaların vakıf merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemede bakılacağına dair yetki kuralı kesin nitelikte olup kamu düzenine ilişkin olduğundan her zaman mahkemece re'sen gözönüne alınması gerektiği- Kesin yetki kuralı gereği vakıf merkezinin bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesinin yetkili olduğu-
Mahkemenin yeni bir bilgi, belge ve delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek, dolayısıyla da ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukuki olguyu değiştirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemeyeceği- Yerel mahkemece yapılan ilk yargılamada, "vakfın mevcut mütevellisinin olduğu ve görevini sürdürdüğü, mütevelliliğe ehliyet kararının ancak vakıf mütevelliliğinin boşalması durumunda verilebileceği" gerekçesiyle "davanın reddine" karar verilmiş iken; direnme olarak adlandırılan kararda bu kez, "daha önce alınan ilam hükmü ortadan kalkmadan tevliyete müstehiklik kararı alınamayacağı, davacının bulunduğu batından evvelki batında kimsenin bulunmaması durumunda davacının şartları taşıyıp taşımadığının araştırılmasının gerekeceği, Arşive Neşriyat Müdürlüğünün 2005 numaralı defterinde vakıf evladının erkek olanlarının en büyüğü ve en akıllısına tevliyet şartı olarak kabul edildiği, ayrıca hükmen mütevelli olanın “tevliyat şartı”ndaki yaşının, davacıdan büyük olduğu, dolayısıyla davacının davayı açmakta hukuki menfaatinin bulunmadığı gerekçesine yer verilerek; yeni bir hukuki gerekçeye dayalı olarak verilen kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı-
5737 sayılı Yasanın 17. maddesine dayalı gaiplik ve tapu iptal tescil isteği-
5737 sayılı Yasanın 17. maddesine dayalı olarak açılan gaiplik ve tapu iptal-tescil istekleri-
5737 sayılı Yasanın 17. maddesine dayalı gaiplik ve taşınmazın ortaklığın giderilmesi davası sonucunda satılması nedeniyle bedelinin tahsili isteği-
5737 sayılı Yasanın 17. maddesine dayalı olarak açılan gaiplik ve tapu iptal tescil isteği-
Dava konusu parselin, Hazinenin dayandığı kesinleşmiş ilamında yazılı mevki dışında kaldığı ve vakıflardan olmadığı, gayri sahih vakıf niteliğinde olup, 1925 yılında Aşar Vergisi'nin kaldırılması, 1926 yılında Medeni Kanun'un yürürlüğe girmesi nedeniyle bu tür tasarruflar mülkiyete dönüştüğüne, taşınmazın çevresinde bulunan parseller benzer nitelikte olup, Yargıtay incelemesinden geçen Kadastro Mahkemesi kararları ile şahıslar adına tescil edildiğine, taşınmazın 40 yıldan fazla süre tarım arazisi olarak kullanıldığı yerel bilirkişi ve tanıklar tarafından açıklandığına, hububat ekimi yapılmak suretiyle kullanılan 2. sınıf tarım arazisi niteliğindeki yerlerden olduğu belirlendiğinden, eylemli olarak vakıf malı olmadığı ve Hazine ve Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından açılan davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik görülmediği- Mahkemece Hazine ve Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından açılan davanın reddine karar verildiğine göre, kendisini vekil ile temsil ettiren davalılar lehine karar avukatlık ücreti takdir edilmesi gerekeceği-
Aktif hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıkların niteliği ve mevzuat gereği Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün her zaman ilgili sıfatına sahip olarak uyuşmazlık çıkartabileceği gözetildiğinde vakıf davalarının çekişmesiz yargı işi olduğundan söz edilemeyeceği-
Dava konusu vakıflardan galle alan evlat listesi ve dayanakları evrakın Vakıflar Genel Müdürlüğü'nden, davacılara ait gidebildiği kadar üst soylarını gösterir nüfus kayıtlarının ilgili nüfus müdürlüğünden getirtilip, galle konusunda her bir vakıf ve vakfiye şartlarının ayrı ayrı olmak üzere uzman bilirkişiye incelettirilerek oluşacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi gerekeceği-