Menfi tespit davasının davacı lehine sonuçlanması üzerine, istem varsa, davacı-alacaklı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi için takibin haksız olmasının yanında, takibin kötü niyetli olduğunun da borçlu tarafından ispatı gerektiği-Alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu halde, icra takibine girişen alacaklının, kötüniyetli kabul edileceği- "Takip dayanağı kredi sözleşmede yer alması gereken imzanın kefilin eşine ait olmaması" nedeniyle "geçerli bir kefalet sözleşmesinin bulunmadığı" gerekçesiyle menfi tespit davasının kabulü halinde, davalı aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilemeyeceği-
Eldeki dava, menfi tespit davası olarak açılmış olup; takip konusu borcun kısmen ödendiği anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince ödenen kısım yönünden davanın yasa gereği istirdat davasına dönüştüğü gözetilerek bu kısmın istirdatına karar verilmesi gerekirken, istirdat hükmü kurulmamasının yerinde görülmediği, kamu düzeni ile ilgili bu hususun resen gözetildiği, ayrıca davacı vekilinin kötüniyet tazminatı talebinin haklı olduğu-
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 79. maddesi kapsamında açılan menfi tespit istemi-
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 79. maddesi uyarınca açılan menfi tespit istemi-
HMK'nun 209. maddesi uyarınca, icra takibinin durdurulmasına karar verildiği ve bu konuda icra müdürlüğüne yazı yazıldığı ve yazının icra dosyasına girdiği anlaşılmış olup; tedbir kararı infaz edildiğinden, İİK'nun 72/4. maddesi uyarınca alacaklının tedbir kararından dolayı alacağına geç kavuşması nedeniyle davalı vekilinin tazminat talebi yönünden de istinaf talebinin kabulünün gerektiği-
Davacının temyizi üzerine Özel Dairece bu kez ihalenin feshi isteklerinin icra mahkemesince reddedilmiş olması temelde yolsuz olan tescil nedenini ortadan kaldırmayacağı, iflas zabıt defterinde yapılan tahrifatın hileli davranış olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği ve sıra cetveline itiraz davasının devam ederken satış kararı alınmasının ihaleye katılımı azaltıp azaltmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekçesi ile mahkeme kararını bozduğu, mahkemenin karara uyup verdiği üçüncü kararda yolsuz tescil nedeni ile davanın kabulüne karar verildiği, kararın davalı vekilince temyizi üzerine bu kez Özel Daire iflas zabıt defterindeki tahrifatın hileli davranış olarak değerlendirilemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesi gerekçesi ile kararı bozduğunun, mahkemenin kararında direndiğinin anlaşıldığı, icra dairesince yapılan ihalenin feshinde İİK’nın 134/2. maddesi uyarınca icra mahkemesinin görevli olduğu, ihale feshedilmedikçe tapudaki tescilin geçerli bir sebebe dayandığı, yolsuz tescilden söz edilemeyeceği için sicilin düzeltilmesi (tapu iptal, tescil) davası açılamayacağından davanın bu nedenle reddi gerekmekte olup, mahkeme kararının bu gerekçe ile bozulması gerekeceği-
Kefil hakkında açılan icra takibine konu icra emri iptal edilmiş olsa da, kefilin menfi tespit davasını açmakta hukuki yararının olduğunu-
Tüketici kredisi nedeni ile hayat sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemi-
Hayat sigorta sözleşmesine dayalı menfi tespit istemi-
Takibin kesinleşmesi öncesi veya sonrasında takibe konu senedin sahteliğinin iddia edilmesinin HMK. mad. 209 uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmayacağı, bu hükmün, genel mahkemelerde açılan davalarla ilgili olarak senedin delil olarak kullanılamayacağını öngörmekte olduğu, icra takibine etkisinin olmadığı- İİK'nun 72. maddesi daha özel bir düzenleme içerdiğinden, menfi tespit davasında bu madde dikkate alınarak değerlendirme yapılması gerektiğinden , takibin "teminatsız" olarak durdurulmasına ilişkin ihtiyati tedbir talebinin reddinin hatalı olmadığı-