Davanın, bonoda kayıtlı miktarın 15.500 TL'sinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu, kural olarak bonoya dayalı iddiaların yazılı delille ispatının gerektiği, somut olayda davacı tarafından bononun geçersizliğine ya da bedelsizliğine ilişkin yazılı bir delil sunulamadığı, kaldı ki menfi tespit davalarının kısmi olarak açılmasının da mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Takibin kesinleşmesi öncesi veya sonrasında takibe konu senedin sahteliğinin iddia edilmesinin, HMK. mad. 209 uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmayacağı, anılan hükmün, genel mahkemelerde açılan davalarla ilgili olarak senedin delil olarak kullanılamayacağını öngördüğü, icra takibine etkisinin olmadığı- Menfi tespit davasında, İİK. mad. 72 uyarınca ihtiyati tedbir talep edilmediğinden, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği-
Takibe dayanak bonolardaki imzaların davacıya ait olmadığı, dosya kapsamından davalı bankanın kötüniyetli olduğuna dair delil bulunmadığı ve İİK'nın 72/5 maddesindeki yasal koşullar oluşmadığı gerekçesiyle davacının menfi tespit talebinin kabulüne, tazminat talebinin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı-
İlamsız icra takibine dayalı menfi tespit davasında, "takip ve dava konusu belgenin senet mahiyetinde olmadığını, senette alacaklı ve borçlu sıfatının birleşmiş olması nedeniyle kambiyo senedi mahiyetinin kalmadığını, bu belgenin ayrıca yazılı delil başlangıcı da sayılamayacağını" iddia eden davacı-borçlunun bir dilekçesinde "borçlu olduğunu kabul ederek, ödemelerinden ve mal iadelerinden sonra... TL borcu kaldığını" bildirdiği görüldüğünden, ilamsız icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ispat yükü alacaklıda olmasına rağmen, borçlu davacının ispat yükünü üzerine aldığı, ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda davacının davalıya .... TL borcu bulunduğunun bilirkişi raporu ile sabit olduğu, ancak davacının daha düşük miktarda borcu olduğunu kabul ettiğinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin isabetli olduğu-
Dava, menfi tespit istemine ilişkin olup; takibin davacının avalist olduğu bonoya dayanılarak yapıldığı somut olayda, davacı, davalıdan kredi kullananın, dava dışı şirketin ortağı iken sonradan ortaklıktan ayrılması sebebiyle sorumluluğunun kalmadığını iddia etmiş ve aynı zamanda, asıl borçlu ile davalı banka arasındaki kredi sözleşmeleri ve davacının bu sözleşmelere kefaleti incelenmek suretiyle sonuca gidilmiş ise de, davacının takibe konu bonoyu avalist sıfatıyla imzaladığı, TTK’nun 702. maddesi uyarınca da avalist asıl borçlu gibi sorumlu olduğundan, davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Menfi tespit davalarında alacaklının kötüniyet tazminatı ile sorumlu tutulabilmesi için takibin haksız ve alacaklının kötüniyetli olması gerekir, somut olayda; davacı ile davalı arasında akdi ilişki olmadığı ve akdi ilişkinin davalı şirket ile kurulduğu mahkeme aracılığı ile yapılan yargılama sonucunda ortaya çıktığından takip tamamen haksız olmadığı gibi, alacaklının kötüniyetli olduğu da kanıtlanmadığından koşulları oluşmayan kötüniyet tazminatı isteminin kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğu-
İİK'nun 72. maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında, uyuşmazlık ihtiyati tedbire itirazın reddi kararına yönelik olup, davalı vekilinin o dönem istinaf dilekçesi olarak sunduğu ve dairemizce itiraz dilekçesi olarak değerlendirilen dilekçenin alt kısmında da görüleceği üzere 23/03/2020 tarihinde UYAP'ta oluşturulduğu, dolayısıyla bir haftalık itiraz süresinin geçirildikten sonra verildiği, kaldı ki 27/02/2020 tarihli itirazın reddi kararının HMK'nun 396. maddesi uyarınca durum ve koşulların değişmesi nedeniyle verildiği, bu şekildeki kararların da istinaf kanun yoluna tabi olmayıp itiraz kanun yoluna tabi olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf talebinin esasa dair istinaf talepleri incelenmeksizin usulden reddine karar vermek gerektiği-
Menfi tespit davaları sonucunda verilen hükümler esasa yönelik olarak cebri icraya konu edilip infaz edilemeyeceğinden, menfi tespit davalarının arabuluculuk dava şartına tabi olmadığı-
Mahkemece, davacının borcun tamamından sorumlu olmayı taahhüt etmesi sebebiyle ödediği bedeli kooperatiften isteyemeyeceğinden, istirdat davasının reddine karar verilmesi gerektiği-
Dönemin mütevelli heyetinden vakıf zararının tahsili için başlatılan ve davacı yönünden kesinleşen ilamsız icra takip dosyasında talep edilen alacak için davalı vakfa borçlu olmadığının tespiti istemi-