Çekin bedelsiz kaldığı iddiasıyla açılmış olan menfi tespit davasında koşullar varsa ve davacının haklılığı konusunda kanaat oluşmuşsa %15 teminat karşılığında tedbir kararı verilebileceği-
Davalı tarafından mahkemeye sunulan belgelerde ismi geçen senetlerin davacı hesabına borç olarak kaydedildiğinin bildirildiği, bu belgelerin altında davalı şirket kaşe ve imzası yanında başka bir ismin, isim ve imzasının bulunduğunun görüldüğü, bu belgelerdeki imzaların davacı şirket yetkilisine ait olması halinde iade edilen senetlerin bedelsiz olarak iade edildiğinin kabul edilmesi gerekeceğinden bu belgeler üzerinde durulup davacı şirket yetkilisi tarafından imzalanıp imzalanmadığı belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Dava ve takip konusu sözleşmenin davacı vekili dışında bir vekil tarafından vekaleten imzalanması halinde, anılan kişiye kredi sözleşmesini imzalama yetkisini içeren bir vekaletname verilmişse kefillerin sorumluluğu yönünden de bir değerlendirme yapılması gerektiği-
Takip konusu edilen bono dolayısıyla her iki davalıya borçlu olmadığının tespitini istediği davada, kira sözleşmesine konu kiralananın tahliyesi sırasında sözleşme dışında ayrıca aynı tarihli olarak düzenlenen tahliye tutanağında, davalı kiracı, kiralananda bulunan her türlü malını aldığını kabul ettiğinden ve kira sözleşmesinin özel 2. maddesi gereği kiralananda yaptığı tadilat bedellerini isteyemeyecek olmasından dolayı davacının bu iki kalem alacak yönünden davalı kiracıya borcu olmayıp, düzenlenen bonoda sözü edilen alacaklar karşılıksız kalmış ise de, davacının davalıya taşınmazda mesul müdür olarak görev yapması için verdiği vekaletname ve davacının bu konudaki ikrarı karşısında, davacının davalı kiracıya mesul müdürlük görevi nedeniyle ücret ödemesi gerekeceği-
Çekleri icra takibine koyan davalı şirket olmadığı gibi devir sözleşmesi hükümlerine göre kötüniyetli olduğu kanıtlanamadığından davacının kötüniyet tazminat talebinin reddine, diğer davalıların davaya konu çekte hak sahibi olduklarına ilişkin ciroları bulunmadığından bu davalılar bakımından da pasif husumet yokluğundan açılan olumsuz menfi tespit davasının reddine karar verileceği-
Takip konusu alacak kira alacağı olup, yazılı kira sözleşmesinde miktarı ve vadesi açıkça yazılı olduğundan takip konusu kira alacağının belli ve muayyen ve likit olduğu ve mahkemece davacının talebi üzerine icra dosyasına yatacak olan paranın alacaklıya ödenmemesi hususunda tedbir kararı verildiği görülmüş olduğundan davalı kiraya verenin vekilinin %40 (şimdi %20 ) icra tazminatı isteminin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Davacı borçlu, menfi tespit davasında dava dilekçesinde açıkça, başlatılan takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitini istemiş, bu icra dosyasında takip konusu yapılan ayların davacı kiracının bildirdiği tahliye tarihinden önceki aylar olduğu görülmüş olup davacı kiracı hakkında davalılar tarafından başlatılan takip nedeniyle ve bu takip talebinde talep edilen aylar kira paraları itibariyle kiracının borçlu olup olmadığı araştırılıp, varsa ödemeler mahsup edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Banka tüzel kişiliğinin senetteki bedelsizlik iddiasını bilmesi ile banka çalışanlarının bilmesi arasında fark olduğu, bu konuda banka çalışanlarıyla sıkı ilişkilerin bulunmasından bedelsizlik iddiasının tüzel kişi olan banka tarafından bilindiği ve davalı banka tüzel kişiliğinin açık, tartışmasız ve somut olarak kötüniyetli olduğu sonucuna varılamayacağı-
İhtiyati tedbir isteminin yargılamayı gerektirdiği şeklindeki gerekçenin ihtiyati tedbir isteminin reddi sebebi olarak kabul edilemeyeceği-
Birikmiş nafaka alacakları yönünden temlikin iptalinin genel mahkemelerde bakılacağı, temlik, hükümle iptal edilmediği sürece takibin devamına engel bir durum olmayacağı-