Menfi tespit davasında davacının ilamsız takibe itiraz etmiş olup takibin durmasından sonra menfi tespit davası açmasında hukuki yararı bulunduğu, asıl dava (menfi tespit davası) davalısı birleşen dava (itirazın iptali) davacısı bankaya yapılan ödemelerin tarihleri saptanıp takip tarihi itibariyle alacak miktarının belirlenmesi için konusunda uzman bir bilirkişiden rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi, ayrıca davadan sonra yapılmış ödeme var ise bu ödemenin icra müdürlüğünce infazda dikkate alınacağının gözetilmesi gerektiği, asıl dava olan menfi tespit davasının davalısı bankanın takibinde İİK'nın 72/5. maddesi anlamında haksız ve kötüniyetli sayılamayacağının kabul edilmesi gerektiği-
Davacının ticari faaliyeti çerçevesinde imalatçı davalıdan satın aldığı malın bozuk ve eksik çıktığı gerekçesiyle kesilen iade faturası bedelini tahsili istemine ilişkin itirazın iptali davasının tüketici mahkemesinde görülmesi gerekeceği-
İcra dairesindeki kefaletler, ilam mahiyetini haiz belgelerden olup ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabi şeklinde düzenlenen İIK.'nın 38. maddesine göre ve ilama müstenit takip, son muamele üzerinden 10 sene geçmekle zamanaşımına uğracağı şeklindeki İİK.'nın 39. maddesine göre; somut olayda, davalı-alacaklı tarafından dava dışı şahıs aleyhinde çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılmış, davacı ise haciz sırasında icra kefili olmuş; ancak icra kefaleti, kambiyo senedinden ayrı bir taahhüdü içerdiğinden 818 sayılı BK.'nın 125. maddesine göre 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olup icra kefili yönünden, yapılan son işlem tarihinden dava tarihine kadar bu zamanaşımı süresi gerçekleşmemiş olduğundan mahkemece bu yönde bir karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, dava konusu çeklerin, hisse devri bedeli karşılığı verildiği anlaşılmakta olup her ne kadar hisse devrine ilişkin olarak noterlikçe düzenlenen belgede bedel olarak miktar olarak yazılmış ise de tutanakta açıkça hisse devir bedelinin yazılmış olduğunun ve bu bedel karşılığında dava konusu çeklerin davacı tarafından düzenlenerek davalıya verildiğinin belirtilmiş olmasına göre bu durumda mahkemece gerçek satış bedelinin tutanakta yazan bedel olarak kabul edilmesi gerekeceği-
Menfi tespit, istirdat ve çek iadesi niteliğindeki eldeki ticari davada, Asliye Ticaret Mahkemesi'nin görevli olduğu gözetilip yargılamaya devam edilmesinin gerekeceği-
İcra takibine konu senetlerden dolayı borçlu olmadığının tespiti ile ödenen paranın istirdatı istemine ilişkin kooperatif ile üyesi arasındaki davanın HUMK'nın 17. maddesi (01.10.2011 tarihinden sonra açılan davalar bakımından geçerli olan 6100 sayılı HMK'nın 14. maddesi) ve TMK'nun 51. maddesi uyarınca kooperatifin muamele merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde görülmesi gerektiği, mahkemece, davalı kooperatifin merkezinde değişiklik olup olmadığı da gözetilerek, kooperatif muamelelerinin yürütüldüğü merkezin bulunduğu yer, dava tarihi itibariyle tereddüde mahal bırakmayacak şekilde belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Keşideci davacı tarafından çekteki lehdar cirosundaki imzanın sahte olduğu iddiası ile açılan menfi tespit davasında, 6762 sayılı TTK' nun 589. maddesi ; ''Bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kimselerin imzasını, sahte imzaları, mevhum şahısların imzalarını yahut imzalayan veya namlarına imzalanmış olan şahısları herhangi bir sebep dolayısıyla ilzam etmeyen imzaları taşırsa, diğer imzaların sıhhatine bu yüzden helal gelmez.'' gereğince, 6762 sayılı TTK' nun 730/3. maddesi yollamasıyla çekler hakkında da uygulanacak olup somut olayda, davacı keşideci, davaya konu çekteki kendi imzasını inkar etmediğinden, mahkemece uyuşmazlığın imzaların bağımsızlığı (istiklali) ilkesi gözetilerek çözümlenmesi gerekeceği-
Davalı yeni malikin kiralananı satın alarak eski malik ile düzenlenen 1.4.2003 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin halefi olduğu, 1.4.2003 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin özel hükümler bölümünün 7. maddesinde; “...kira artışının TÜFE nispetinde olacağı...”nın kararlaştırıldığı, bu artış şartının belli ve muayyen olup tarafları ve sözleşmenin halefi olan davalı yeni maliki bağlayacağı-
Kiralanan taşınmazların İcra ve İflas Kanunu'na göre ilamsız icra yolu ile tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaların Sulh Hukuk Mahkemesinin görevine gireceği-
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı CMK. mad. 231/5 gereğince kesin bir mahkumiyet anlamına gelmediğinden, hukuk hakimini bağlamayacağı-