TTK’ya göre bononun teminat olarak verilmesinin mümkün olduğu, lehtarın davalı bankadan kredi kullandırdığının da anlaşıldığı, bu krediye istinaden verilen bononun ödenmesi karşısında artık bono bakımından davalı bankanın bir alacağının olmadığı başka bir anlatımla davacının bankaya borçlu olmadığının kabulünün mümkün olmadığı, bu nedenle davalı banka hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekirken yapılan ödemenin istirdatına karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davalı banka tarafından davacı hakkında daha önce başlatılan takipte davacı borçlu olarak gösterilmişse de ödeme emrinin tebliğ edilmemesi, daha sonra aynı alacak için dava konusu yeni takip yapılması durumunda, mükerrer takip yapılıp yapılmadığının icra dosyası incelenerek değerlendirilmesi ve sonucuna göre İİK’in 43/2. maddesi uyarınca karar verilmesi gerekeceği-
Davada, davalının ruhsal rahatsızlığı ileri sürüldüğünden ve bu iddia nedeniyle dosya arasına sağlık kurulu raporu sunulduğundan, mahkemece, Türk Medeni Kanunu'nun 405 inci ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 56 nci maddeleri uyarınca davalının vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediği, bononun düzenlendiği tarihte medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olup olmadığının araştırılması ve bu hususun bir ön sorun kabul edilerek, gerekirse Türk Medeni Kanunu'nun 462/8 inci maddesi uyarınca vesayet makamından izin alınması yönünde işlem yapılması gerekeceği-
Davalı şirket ortağı olduğundan bahisle dağıtılmayan kâr payı alacağına ilişkin menfi tespit davası-
Ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığı ve arabulucuya gidilmiş olmasının bir dava şartı olmadığı-
Ticari satım nedeniyle verilen çeklerin bedelsiz olduğu iddiasıyla açılan menfi tespit davasında, davacı şirketin, dava devam ederken, re'sen sicilden silindiği, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi'nin ................ tarihli sayısında yayınlanmış olmakla, öncelikle bu hususun değerlendirilip, davacı şirketin re'sen sicilden terkin edilip edilmediğinin belirlenmesi, sicilden terkin edilmişse şirketin ihya edilerek sicile tescilinin sağlanıp, tebligat yapıldıktan sonra davaya devam edilmesi gerekeceği-
Dava konusu bononun arkasında “çekler gelince senet ...........’a iade edilecektir” ibaresi yazılı olup, bu suretle bononun teminat amaçlı olarak verildiğinin kabulü gerekeceği, davalı dava konusu bonoyu teminat amacıyla verildiğini bilerek iktisap etmiş olup bu nedenle iyi niyetli hamil olarak kabul edilemeyeceği-
Davalının ivaz karşılığı gerçekleştirdiği temlikin derdest ve geçerli icra takibi alacaklarına ilişkin olduğu, dolayısıyla derdest icra takiplerine davalının temlik alacaklısı ve halef olarak devam etmesi usule ve hukuka uygun olup, davacıların menfi tespit taleplerinin reddi gerekeceği- İcra dosyalarında vaki alacağı temlik alan diğer davalı işbu icra dosyalarında artık alacaklı sıfatına haiz bulunduğundan, davalı banka alacaklı sıfatını yitirmiş olup; menfi tespit davasında kendisine husumet yöneltilemeyeceği-
Davacı tarafça, çek yaprakları sebebiyle borçlu olunmadığının tespiti talep edilmesine ve bu husus kararın gerekçe kısmında tartışılmasına rağmen, mahkemece kararın hüküm fıkrasında bu hususta olumlu olumsuz bir karar verilmemiş olması doğru olmadığı gibi, asıl davada sadece varsa gayri nakdi kredi alacağı yönünden ödenmiş meblağ istirdatına karar verilmesi gerekirken dava konusu olmadığı halde icra takibinde fazla ödendiği ileri sürülen bir miktar nakdi kredi alacağının da istirdatına karar verilmesinin doğru olmadığı- Mahkemece öncelikle takip tarihindeki borcun miktarı ile borcun ne kadarının kredi sözleşmesinden, ne kadarının ödenmiş veya ödenmemiş çek yapraklarından kaynaklandığı açıklığa kavuşturularak, davalının sadece nakdi kredilerden sorumlu tutulacağı dikkate alınarak, varsa dava tarihine kadar yapılan ödemeler yönünden dava tarihi itibariyle temerrüt faizi ile vekalet ücreti ve masraflar da dahil olmak üzere nakdi kredi alacağının tamamının ödenip ödenmediği ve bu sebeple davacının dava açmakta hukuki yararının olup olmadığının değerlendirilmesi, davadan sonra yapılan ödemeler ile alacağın kısmen ödenmiş olması halinde bu hususun infazda nazara alınması, tamamının ödenmiş olması halinde ise asıl alacak yönünden davanın konusuz kaldığı tespiti ile sadece inkar tazminatı yönünden bir karar verilmesi gerekeceği-
İcra İflâs Kanunu’nun 72/7. maddesiyle, takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalmış şahsın ödediği tarihten itibaren bir sene içinde umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebileceği hususunun düzenlendiği- Haciz baskısı altında ödenen paranın istirdadına ilişkin bu tür davalarda menfi tespit davalarında olduğu gibi alacaklının kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilebileceğine dair bir yasal düzenleme bulunmadığı; bu itibarla, mahkemece yasal dayanağı olmadığı halde davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-