Görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de TMK mad. 706, TBK mad. 237 ve Tapu Kanunu mad. 26'da öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebileceği-
Muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil davasında, davacı, "mirasbırakan ile husumetinin olduğunu, annesi aleyhine dava ikâme ettiğini, uzun süredir konuşmadıklarını" savunmuş ise de, bir kimsenin husumet yaşadığı annesine borç para vermesinin hayatın olağan akışına aykırı olup, en azından temlik tarihi itibari ile (iddia edilen borç verme bu tarihten sonra olduğundan) mirasbırakan ile davacı arasında husumetin olmadığının kabul edilmesi gerektiği-
Muvazaa nedeniyle iptal davasının açılmasında bir süre olmayıp, bu iddianın her zaman ileri sürülebileceği- 4721 sayılı Medeni Kanun'un 6. maddesi, 6100 sayılı HMK'nın 190/1. maddesinde bir başka biçimde yinelenmiş olup; "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir" denildiği- Bu bağlamda, kural olarak davanın taraflarından her birinin iddiasını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğu; bu durumda, eldeki davada özel bir ispat kuralı öngörülmediğinden genel kural gereğince, ispat yükünün muvazaa iddiasını ileri süren davacı tarafta olduğunun kabulü gerekeceği- Yüklü miktarda alacağı olan alacaklının, alacağının tahsili için kural olarak borçlunun tüm mal varlığının haczini, burada ise sadece maaş haczini isteyeceği; taraflarca anlaşmalı borçta meblağ yüksek tutularak, banka alacağının tahsili için kendisine sıra gelmesinin imkansızlaştırıldığı-
Belli bir miktar paranın bir kişiye hangi sebeple gönderildiğinin ispatının parayı gönderene ait olduğu- Paranın gönderildiği kişinin parayı aldığını beyan etmesi, gönderilme sebebinin değişik olduğunu beyan etmesi gönderenin ispat yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağı-
Davalı noterin fotokopi vekaletnameye dayanarak araç satış sözleşmesi düzenlemiş olması nedeniyle özen yükümlülüğünü kusurlu şekilde aksattığı, Noterlik Kanunu'nun 72. maddesindeki yükümlülüğünü tam olarak yerine getirmediği, noterin eylemi ile zarar arasında nedensellik bağı bulunduğu, noterlerin sorumluluğunun da kusursuz sorumluluk olduğu, bu nedenle de davalı noterin meydana gelen zarardan sorumlu olduğu kabul edilip, davacının uğradığı maddi kayıpların belirlenmesi ve davalıdan tazminine karar verilmesi gerektiği-
Takip konusu çek, itiraz eden borçlu şirketin temlik cirosu ile alacaklı bankaya geçmiş olup, ciro imzasının borçlunun eli ürünü olduğunu bilebilecek durumda olan ve basiretli davranma yükümlülüğü bulunan alacaklı bankanın, çeki teslim alırken imzanın huzurunda atılmasını sağlamadığından, borçlu aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatmasında ağır kusurlu olduğunun kabulü ile tazminat ve para cezası ile sorumlu tutulması gerektiği- Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatmasında alacaklının kötü niyetli veya ağır kusurlu olduğunun tespitinde, icra mahkemesince alacaklının, taraflar arasındaki temel borç ilişkisine göre alacaklı olup olmadığının incelenemeyeceği-
Banka hesabındaki paranın hesap sahibinin bilgisi ve izni dışında internet işlemleriyle başka bir bankaya aktarılıp üçüncü kişi tarafından çekilmesi halinde; parayı çeken ve her iki bankanın söz konusu parayı hesap sahibine iade etmekle yükümlü olduğu-
İ.lı sözleşmenin, yazılı şekilde yapılmasının yeterli olup resmi şekil şartı olmayıp ispat koşulu olduğu- Yazıl şekilde olmasa da yazılı delil başlangıcı niteliğindeki belgelerin varlığı halinde tanık ifadelerinin de delil olabileceği- Üçüncü kişilerin iyiniyeti ve davalının yaptığı temliklerin de dikkate alınması gerektiği-
Fazla çalışma alacağının, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri bir konu olduğu- Tarafların uhdesinde bulunan ancak ibraz edilmeyen delillerin mahkemece re'sen getirtilmesinin, "taraflarca hazırlama ilkesine" (HMK. mad. 25) aykırı olacağı- Uyuşmazlık konusu fazla çalışma alacağının davacı tanık beyanlarına göre hesaplanıp hüküm altına alınmasının isabetli olduğu-
Önce gerçekleştirilen ve sonra iptal edilen forwarding işlemine davacının onay verdiği, sonra da iptalini talep ettiği hususunun ispatlanamadığı, e-posta yazışmaları ile ses kayıtlarından, davacı yetkilisi ile davalı banka personeli arasında bu yönde bir takım görüşmeler gerçekleştirildiği anlaşılmakta ise de, davalı yanca, davacı yanın bankaya yönelik icaba davetine uygun bir icabın ve buna bağlı bir kabulün gerçekleştiğini gösterir bir delil sunulmadığı gibi yine davacının kur bağlama işleminin iptaline yönelik bir talimatının da bulunmadığı anlaşılmakta olup, mahkemece davalı banka kayıtları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesinde de, davacının bu hususlarda yazılı yahut sözlü bir talimatının bulunmadığının saptandığı, bilirkişi incelemesi ile davalı bankanın defter kayıtlarında, işlem nedeniyle ortaya çıkan zararı davacı hesabına borç kaydederek muhasebeleştirmiş olduğunun belirlenmiş olması, forwarding işlemine davacının onay verip sonra da iptal ettiğine yönelik dayanakları ispat edilmediği sürece, taraflar arasındaki sözleşmenin, delil sözleşmesi kapsamında davalıyı ilzam eden bir delil niteliğinde olmayıp davanın tek başına ispatına da elverişli olmadığı- Davacı yanın, davalı bankadaki TL hesabındaki parayı, işlemin ertesi günü, ortaya çıkan zarara eşdeğer kabul edilen bir tutara yükseltmiş olmasının, dava konusu işlemin iptalinden kaynaklanan zarara ve dolayısıyla bu zararın oluşmasına neden olan işlemlere davacı yanca icazet verildiğini kabule elverişli olmadığı-
