Köpeğin ısırması sonucu oluşan yaraların küçüğün yüzünde sabit ize neden olması halinde, küçük lehine hükmedilecek manevi tazminatın bu husus göz önüne alınarak takdir edilmesi gerektiği-
Fatura altının faturayı tanzim eden tarafından kaşe vurularak imzalanmasının, o faturanın kapalı fatura olduğuna ve fatura bedelinin ödendiğine karine teşkil edeceği ve bu durumda, alacaklının fatura bedelini tahsil etmediğini kanıtlaması gerektiği-
Temlik konusu tasarruf sağlararası bir tasarruf olduğuna, tasarruf tarihi ile mirasbırakanın ölüm tarihi arasında bir yıldan fazla bir süre geçmesine göre, mirasbırakanın yaptığı tasarrufun mutlak tenkise tâbi tasarruflardan olmadığı, mirasbırakanın yaptığı tasarrufun saklı pay kurallarını etkisiz kılma amacı ile yaptığının davacılar tarafından ispat edilmesi gerekeceği-
Dinlenen davacı tanıkları olayı ve muvazaa iddialarını aydınlatır şekilde beyanda bulunmamış, davalı tanıkları ise yapılan işlemlerin gerçek satış olduğunu bildirmiş olup dava konusu temlik işlemlerinin gerçek satış olduğu, temliklerin muvazaalı olmadığı, davacıların muvazaa iddialarının kanıtlanamadığı sonucuna varılmadığı-
Davacı, davalının, diğer davalı şirketten tahsil ettiği mal bedellerini ödemekle yükümlü olduğunu belirtmiş, davalı da davacıya ait malların yurtdışında münhasır satış yetkisi olduğunu kabul etmiş olup, davalı şirket tarafından diğer davalıya ödeme yapılmış ise davalı şirketin borcundan kurtulmuş sayılması gerektiği- Kapalı faturanın, faturaya konu malın bedelinin ödendiğine karine teşkil ettiği, karinenin aksini iddia eden davacının bunu yazılı delillerle ispat edebileceği-
Davacının, ziynet eşyasının iade edilmek üzere davalıya verildiğini ileri sürdüğü, davalının ise rıza ile ve iade edilmemek üzere verildiğini savunduğu, davacı kadının ziynet eşyalarını iade edilmemek üzere verildiğine ilişkin ispat yükünün davalı tarafta olduğu-
Fazla çalışmanın ispatı noktasında sunulan iş yerine giriş çıkış saatlerini gösterir kayıtların da delil niteliğinde olduğu- Davacı işçinin iddia ettiği ücrete ve çalışma süresine göre kendisine ödenmesi gereken kıdem ve ihbar tazminatı alacakları ile ücret ve asgari geçim indirimi alacaklarını belirleyebilecek durumda olduğu anlaşıldığından, davacının alacaklarını hesaplayabilmesi noktasında objektif veya subjektif imkânsızlıktan bahsedilemeyeceği ve bu durumda, talep edilen alacaklar belirlenebilir nitelikte olduğundan, "belirsiz alacak davası" olarak açılan davanın hukuki yarar yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği- "Hukuki yararın tamamlanabilir bir dava şartı olduğu, hukuki nitelendirmenin mahkemeye ait olduğu, bu nedenle direnme kararının onanması" gerektiğine ilişkin görüşün HGK çoğunuğunca benimsenmediği-
Aile konutu niteliği taşıyan dava konusu taşınmaza ipotek tesis edildiği sırada, davalı şirket tarafından davacı eşin açık rızasının alınmadığı anlaşılırsa, TMK. mad. 194/1 uyarınca yapılan işlemin geçersiz olacağı- "Tapu kütüğünde 'aile konutu' şerhinin işlenmemiş olduğu durumlarda, TMK. mad. 1023 uyarınca, iyi niyetli üçüncü kişinin ayni hak kazanımının korunacağı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği- Taşınmaz için davacı kadının bilgi ve onayı dışında ipotek tesis edilmesi nedeniyle "ipoteğin kaldırılmasına" karar verilmesi gerektiği-
Taraflar arasında danışmanlık hizmeti verilmesine ilişkin anlaşma yapıldığı ve hizmetin verildiği ve davalının kabulüne göre, danışmanlık hizmetine ilişkin komisyon ücreti davacı tarafla birlikte hareket eden dava dışı bir kişinin talebi ile şirketin hesabına yapılmış olup davacının dava dışı bu kişi ile birlikte danışmanlık hizmeti verdiğinin ve davacının bilgisi veya onayı ile ödemenin şirket hesabına yapıldığının yani davalı şirketce yapılan ödemenin geçerli olup olmadığının ispat yükü davalının üzerinde olduğundan ve davalı taraf iddiasını yasal delillerle ispat etmek zorunda olduğundan, mahkemece, ispat külfeti ters çevrilerek, davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerektiği- İhtilaf çıktığında adi ortaklık sözleşmesinin varlığını ispat yükünün, adi ortaklık ilişkisinin varlığını iddia edene düşeceği- Adi ortaklıkta yazılı sözleşmenin, geçerlilik koşulu değil, bir ispat aracı olduğu- Davacı besi çiftliğinin de ortaklığa dahil olduğunu usulüne uygun yasal delillerle kanıtlayamadığından ve uyuşmazlığın miktarı itibari ile, davalı tarafın açık muvaffakatı bulunmaması nedeni ile tanık dinlenilmesi de mümkün olmadığından dinlenilen bu tanık beyanlarının hükme esas alınamayacağı; davacının besi çiftliğinin de adi ortaklığa dahil olduğu iddiasını (HMK 200) yazılı delille ispat edemediği kabul edilerek, davacıya, iddiasını ispat zımnında, davalıya yemin teklif etme hakkının kullandırılması gerektiği- Adi ortaklık tasfiye usulü- Taraflar arasında kasap dükkanı işletmesinde geçerli bir adi ortaklık ilişkisinin kurulduğu, davalının yönetici ortak olduğu, adi ortaklığın belli bir süre devam ettiği anlaşılmakta olup öncelikle yönetici ortak olan davalıdan, kasap dükkanına ilişkin ortaklığın kurulduğu tarihten itibaren tüm muhasebesi ile ilgili defterler ve ortaklıkla ilgili tüm belge ve faturaların ibrazı ile ortaklıkla ilgili hesap listesinin istenilmesi, ortakların gerek tasfiye şekli gerekse hesap listesi üzerinde uyuştukları ve uyuşamadıkları noktaların saptanması, uyuşamadıkları noktalarda tarafların delil ve karşı delillerinin sorulup toplanması, yönetici ortağın hesap listesi vermemesi durumunda hesap vermekten kaçındığının kabul edilmesi, taraf iddia ve delilleri değerlendirilerek, işletmeye ait bilançolar ve işletmenin kapasitesi dikkate alınarak, adi ortaklığın sonlandığı tarihi itibariyle malvarlığının tesbit edilmesi, adi ortaklığa ait olduğu halde dava tarihinden önce satılan taşınmazların ve taşınırların satış bedellerinin de adi ortaklığın malvarlığı içinde olduğu hususu gözetilmesi gerektiği- Davacının besi çiftliğine ilişkin adi ortaklığı ispat etmesi durumunda, kasap dükkanı işletmesine ilişkin tasfiye şeklinin besi çiftliğine ilişkin tasfiyede de aynı ilkeler uygulanarak çözümlenmesi gerektiği- Tarafların kiracı oldukları işletme için peştamaliye (devir bedeli) belirlenmesi ve bu bedel için davacı yararına hüküm tesis edilmiş ise de, mülga 6570 s. K. mad. 16 uyarınca yasaklanan bu bedele hükmedilmesinin hatalı olduğu- Davacı talebini ıslah dilekçesi ile yükseltiği bedel aşılarak karar verilmesinin hatalı olduğu-