Bilirkişi raporunda borçlunun haline münasip evin, hangi semtlerden bulunabileceğine dair bir tespitin yapılmadığı, daha mütevazi koşullara sahip semtlerde, haline münasip ev değerinin belirlenmesi konusunda açık ve net bir değerlendirmenin bulunmadığı, raporun bu hali ile hüküm kurmaya elverişli olmadığı, zira, takip hukukunda asıl olan borcun ödenmesi olup, borçlunun mutlaka meskeniyet şikayetinde bulunduğu yerde veya o yere yakın bir yerde meskeninin bulunması zorunlu olmadığından borçlunun daha mütevazi niteliklere sahip yerlerde haline münasip meskeni edinebileceği miktarın belirlenmesi zorunlu olup, mahkemece bilirkişilerden ek rapor alınarak borçlunun bulunduğu yerden daha mütevazi koşullara sahip  yerlerde haline münasip evi alabileceği değerin net bir şekilde belirlenerek, bu tespitten sonra borçlunun haline münasip evi alabileceği miktar, mahcuzun değerinden az ise mahcuzun satılarak, borçlunun haline münasip ev alması için gerekli bedelin kendisine, artanın alacaklıya ödenmesine, satışın borçlunun haline münasip ev alabileceği miktardan az olmamak üzere yapılmasına karar verilmesi gerektiği-
İcra takibinin 6552 sayılı Yasa'nın yürürlük tarihi olan 11.09.2014 tarihinden sonra başlatılmış olması halinde; 5393 sayılı Kanun'un 15/son fıkrasına eklenen ve iptal edilmeyen “İcra dairesince haciz kararı alınmadan önce belediye'den borca yeter miktarda haczedilebilecek mal gösterilmesi istenir” hükmü gereğince öncelikle İcra Dairesi'nce bu işlemin yerine getirilmesi, 10 gün içinde mal beyanında bulunulmaması veya gösterilen malların alacağı karşılamaması halinde ise diğer mallar üzerinde haciz uygulanması talebinin, yerine getirileceğinin, icra takibinin 6552 sayılı Yasa'nın yürürlük tarihi olan 11.09.2014 tarihinden önce olması halinde ise; 6552 sayılı Yasa ile 15/son maddesine eklenen yukarıdaki fıkra hükmünün uygulanamayacağının kabulü gerekeceği-
İcra takibinin 6552 sayılı Yasa'nın yürürlük tarihi olan 11.09.2014 tarihinden sonra başlatılmış olması halinde; 5393 sayılı Kanunun 15/son fıkrasına eklenen ve iptal edilmeyen “İcra dairesince haciz kararı alınmadan önce belediye'den borca yeter miktarda haczedilebilecek mal gösterilmesi istenir” hükmü gereğince öncelikle İcra Dairesi'nce bu işlemin yerine getirilmesi, 10 gün içinde mal beyanında bulunulmaması veya gösterilen malların alacağı karşılamaması halinde ise diğer mallar üzerinde haciz uygulanması talebinin, yerine getirileceğinin, icra takibinin 6552 sayılı Yasa'nın yürürlük tarihi olan 11.09.2014 tarihinden önce olması halinde ise; 6552 sayılı Yasa ile 15/son maddesine eklenen yukarıdaki fıkra hükmünün uygulanamayacağının kabulü gerekeceği-
İcra memurunun, haczi talep edilen malın haczinin kabil olup olmadığını değerlendirerek, bu doğrultuda haciz talebini yerine getirip getirmeme konusunda "takdir yetkisi" (İİK. mad. 82/son) bulunduğu, bunun dışında haciz talebini reddetme yetkisinin bulunmadığı- 6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi kapsamında Hazine adına kayıtlı taşınmaz üzerindeki bina bakımından enkaz haczinin mümkün olduğu-
Şikayete konu haczedilen paranın 4706 sayılı Yasa'nın 5. maddesine istinaden Hazine taşınmazlarının satışından elde edilen paralardan söz konusu Yasa'ya istinaden Belediye'ye ayrılan paylardan oluştuğu, anılan payların haczi kabil olmadığından, Mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, hesap ekstresi getirtilip, gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak hesaptaki paranın şikayet edenin alacaklı olduğu dosyalardan yatırılmış asıl alacak, diğer dosyalardan lehine yatırılan vekalet ücreti ve kendisi tarafından yatırılan ve kaynağı belli olmayan paralardan oluştuğunun tespiti halinde haczedilebileceğinin kabulü gerekeceği, bir diğer ifadeyle 3. şahıs lehine tahakkuk eden alacaklar yönünden borçluya ispat imkanı tanınarak hesaptaki paranın ne kadarının haczedilebileceğinin belirlenmesi gerekeceği-
Mahkemece, hesaba giren paraların niteliği itibarıyla haczi kabil olmadıkları nazara alınarak, şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken, hesaptan yapılan harcamalar gözetilerek, havuz hesabı olarak kabulü ile yazılı şekilde şikayetin reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Borçlunun İİK mad 82/I-4’den yararlanabilmesi için asıl uğraşısının “çiftçilik” olması gerektiği yani geçimini çiftçilik ile temin etmesi gerektiği, bunun için kendisinin bizzat ziraat yapması zorunda olmayıp, tarım arazisini ortakçıya vermek suretiyle işletmesi halinde de bu madde uyarınca haczedilmezlik şikayetinde bulunabileceği - …….. tarihli bilirkişi raporunda “arazinin sulu tarım arazisi olduğu yıllık yaklaşık olarak 1.155.40 TL net gelir elde edileceği, arazinin değerinin de 62.332.50 TL olduğunun belirtilmiş olduğu; mahkemece bilirkişiden ek rapor alınarak şikayetçinin aynı miktarda net gelir elde edebileceği,fakat şikayete konu araziden daha düşük zemin değeri olan tarım arazisinin değeri belirlendikten sonra, borçlunun şikayete konu tarım arazisinin değeri yıllık aynı miktarda net geliri olan tarım arazisi değerinden düşük ise şikayetin kabulüne, yıllık aynı miktarda net geliri olan tarım arazisi değerinden fazla ise taşınmazın satılarak aynı miktarda net geliri olan tarım arazisi alınması için gerekli miktarın borçluya, kalanının ise alacaklıya ödenmesine ve taşınmazın aynı miktarda net gelir getiren tarım arazisini alabileceği değerden az olmamak üzere satılmasına karar verilmesi gerekeceği-
İcra ve İflas Kanunu'nda taşınmaz üzerine konulan haczin yenilenmesi diye bir müessese mevcut olmadığı ve aynı takip dosyasından olsa da konulan her haciz yeni bir haciz olup borçlunun her hacze yönelik olarak şikayet hakkının olduğu-
Haciz konulan hesaba yatırılan paraların; İller Bankası'ndan gelen paylar, elektrik şirketlerinin elde ettikleri gelirlerden ilgili kanun gereği Belediye'ye aktardıkları paylar ile Belediye personelinin tahsil ettiği; vergi, harç gibi haczi kabil olmayan nitelikte oldukları anlaşıldığından, mahkemece, hesaba giren paraların niteliği itibarıyla haczi kabil olmadıkları nazara alınarak,"haczin kaldırılması"na yönelik şikayetin kabulüne karar verilmesi gerektiği-