İİK'nun 82/12. maddesi gereğince, borçlunun "haline münasip" evinin haczedilemeyeceği, bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığının adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirleneceği, buradaki "aile" teriminin, borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan, bakmakla yükümlü olduğu kişileri kapsayacağı, İcra Mahkemesi'nce borçlunun sözü edilenlerle birlikte barınması için zorunlu olan haline münasip meskeni temin etmesi için gerekli bedel bilirkişilere tespit ettirildikten sonra haczedilen yerin kıymeti bundan fazla ise satılmasına karar verilmesi ve satış bedelinden yukarıda nitelikleri belirlenen mesken için gerekli olan miktarın borçluya verilmesi, kalanının icra dosyasında bırakılması gerekeceği-
5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 15/son maddesinin dar yorumlanması gerektiği sonucuna varılması gerekeceği, maddede açıkça haczedilmezlik için vergi, resim, harç geliri olma ya da "fiilen kamu hizmetinde kullanılma" koşullarının kabul edilmesi karşısında, belediyeye ait bir paranın haczedilmezliğinin ancak fiili durumunun tespiti ile belirlenmesi gerekeceği, bu konuda ispat yükünün ise borçluya düştüğü, bir diğer anlatımla, haczedilen paraların vergi, resim, harç geliri olduğunu ya da fiilen kamu hizmetinde kullanıldığını borçlu belediyenin ispatlaması gerekeceği, aksi halde şikayetin reddi gerekeceği, haczedilmezlik şikayetine konu edilenin banka hesabı olması durumunda ise hesaptaki paraların niteliğinin belirlenmesi gerekeceği, tamamının haczi kabil olmayan paralardan oluşması halinde haczinin kabil olmayacağı, ancak hesapta haczi kabil paraların da bulunması, bir diğer ifade ile haczi mümkün olmayan paralarla haczi kabil paraların aynı hesaba yatırılarak karıştırılması durumunda, havuz hesabının söz konusu olacağı, hesabın sürekli işlem görüyor olması ve sürekli yatan ve çekilen paraların bulunması karşısında kalan bakiyenin vergi, resim ve harç gelirinden mi yoksa haczi kabil paralardan mı oluştuğunun belirlenmesine imkanın olmadığı, bu şekilde haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paraları karıştırmak suretiyle havuz hesabı oluşturan borçlu belediyenin iddiasını ispat imkanını kendisinin kaldırdığı sonucuna varılması gerekeceği, borçlu belediyenin haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paralarını ayrı hesaplarda tutması yerine havuz hesabı oluşturmasının da iyi niyetle bağdaşmayacağı-
Avukatlık Kanunu'nun 164/5. maddesinde, dava sonunda kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücretinin avukata ait olduğu, bu ücretin iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemeyeceği, haczedilemeyeceği hükmünün yer aldığı, bu hüküm karşısında ilam vekalet ücreti alacağının takası mümkün olmadığından anılan alacak ve faizi yönünden takas mahsup talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, tüm alacaklar yönünden takas mahsup talebinin kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece bilirkişiden ek rapor alınarak, borçlunun bulunduğu yerden daha mütevazi koşullara sahip yerlerde haline münasip evi alabileceği değer belirlendikten sonra, tespit edilen bu miktar, mahcuzun değerinden az ise İİK'nun 82. maddesinin 2. fıkrası gereğince mahcuzun satılarak, borçlunun haline münasip ev alması için gerekli bedelin kendisine, artanın hak sahiplerine ödenmesine, satışın borçlunun haline münasip ev alabileceği miktardan az olmamak üzere yapılmasına karar verilmesi gerekeceği-
İİK.nun 82. ve 16. maddesinde icra memuruna tanınan takdir yetkisi, İİK'nun 82. maddesi kapsamında malın haczi kabil olup olmadığı ile sınırlı olup, icra müdürünün bunun dışında, haciz yapılan adresin üçüncü kişiye ait olduğu gerekçesiyle haciz talebini reddetme yetkisinin bulunmadığı, böyle bir durumda yapılması gereken işin, istihkak iddiasının tutanağa geçirilip İİK'nun 97. ve 99. maddeleri uyarınca istihkak prosedürünü işletmek olduğu-
8. HD. 18.12.2017 T. E: 2015/15616, K: 16984-
Borçlu, meskeniyet şikayeti ile birlikte haciz işlemi tebliğinin usulsüz olduğunu ileri sürerse, öncelikli olarak haciz işlemi tebliğinin usulüne uygun olup olmadığının denetlenmesi, usulsüz olduğunun saptanması ve borçlunun, haczi öğrenme tarihine göre 7 gün içinde meskeniyet şikayetinde bulunduğunun anlaşılması durumunda işin esasının incelenmesi gerekeceğinden, mahkemece, İİK.'nun 82. maddesindeki açıklama doğrultusunda inceleme yapılması gerekirken, “103 davetiyesinin” usulsüz tebliğ edildiğine dair ayrı bir şikayet davası açılmadığı gerekçesiyle şikayetin süre aşımından reddinin isabetsiz olduğu-
Takip tarihi 28.06.2013 olup, 6552 sayılı Yasa'nın yürürlük tarihinden önce olduğundan, 6552 sayılı Yasa ile 5393 sayılı Yasa'nın 15/son maddesine eklenen ek fıkra hükümlerinin uygulanamayacağının kabulü gerekeceği, ancak borçlu vekilinin 5393 sayılı Yasa'nın 15. maddesi ve İİK'nun 82/1. maddesine dayalı olarak haczedilmezlik şikayeti başvurusunun bulunduğu gözönüne alınmak suretiyle, haciz yazısında belirtilen hesabın mahiyeti ve kaynağı belirlenip kamu alacaklarına mahsus bir hesap olup olmadığı şikayet nedenleri kapsamında değerlendirilerek sonuca gidilmesi yerine, eksik inceleme ile hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Borçlu vekilinin temyiz dilekçesine eklediği aile nüfus kayıt örneği içeriğinden borçlunun 103 davetiye tebliğ şerhinde belirtilen "N.. Ö.." adında bir kardeşinin olmadığı görülmekle 103 davetiye tebliğinin usulsüz olduğunun kabulü gerektiği, kıymet takdir raporunun tebliğ edildiği 03.12.2014 tarihi itibariyle ise 08.12.2014 tarihinde yapılan şikayetin süresinde olduğu-
Teminat mektubu ile doğmuş ve doğacak bir hak bulunmadığından, lehdarın borcu için teminat mektubunun haczedilmesine yasal imkanın olmadığı, teminat mektubunun hangi iş için verilmiş ise onun için haczedilip paraya çevrilebileceği-