Kural olarak, icra mahkemesi kararlarının “kesin hüküm” teşkil etmedikleri, tarafları ve konuları aynı olan kararların, kesinleşmesi koşuluyla, birbirlerine karşı (önceki kararın sonrakine karşı) “kesin hüküm” teşkil edeceği- Köyün malvarlığından kaynaklanan akar niteliğindeki özel gelirlerinin haczi mümkün olduğundan, önceki icra mahkemesi kararının tarihinden sonra hesaba giren paralar yönünden kesin hüküm oluştuğunun söylenemeyeceği ve bu durumda mahkemece haciz konulan banka hesabına ilişkin hesap ekstreleri getirtilip, gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, hesaptaki paraların niteliği tesbit edildikten sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
İİK’nun 82/I-12. maddesi gereğince borçlunun haczedilemeyecek olan evinin “haline münasip olup olmadığı”nın belirlenmesi için, evin, borçlunun haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarının göz önünde bulundurulması gerekeceği, buradaki “aile” teriminin geniş anlamda olup “borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan bakmakla yükümlü oldukları kişileri” kapsadığı- Borçlunun bulunduğu yerin daha mütevazi semtinde, ihtiyacı olan haline uygun bir evin değerinin bilirkişiden rapor alınarak saptanıp, haczedilen evin değerinin bu miktardan fazla olması halinde, evin satılmasına karar verilip, satış bedelinden kendisine mesken alması için gerekli miktarın borçluya bırakılıp, kalan tutarın alacaklıya ödenmesi gerekeceği-
“Taşınmazın intifa hakkı saklı kaymak kaydıyla” borçlu tarafından muvazaalı olarak 3. kişiye satılmış olmasının, daha sonra borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunmasına engel teşkil etmeyeceği-
6183 sayılı Yasa uyarınca, vergi borcundan dolayı, vergi dairesince Bağ-Kur’dan (ya da Emekli Sandığı’ndan) alınan emekli aylığına konulan haczin kaldırılmasının, icra mahkemesinden değil, vergi mahkemesinden talep edilebileceği-
Borçlu belediyenin haczedilen alacağı “atık su bedeli” nden kaynaklanmakta olduğundan, bu alacak da “vergi” , “resim” ve “harç” niteliğinde bulunmadığından, Belediye Kanunu’nun 15/son maddesi uyarınca kamu hizmetinde fiilen kullanılmadığı sürece, “haczin kaldırılmasına” karar verilemeyeceği-
Borçlunun daha önce ipotek ettiği taşınmaz hakkında sonradan haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilmesi için, ipoteğin “mesken kredisi”, “esnaf kredisi”, “zirai kredi” gibi zorunlu olarak kurulmuş ipoteklerden olması gerekeceği; zorunlu olarak kurulan ipoteğin “meskeniyet şikayeti”ne engel teşkil etmeyeceği-
Haczedilmezlik şikayetinin yasal hasmının icra takibinin alacaklısı olduğu, yoksa; emekli maaşının yatırıldığı 3. kişi konumundaki bankanın, yapılan şikayette “taraf” olarak gösterilemeyeceği-
Belediye adına kayıtlı olan araçlar üzerine konulan hacizlerin kaldırılmasına yönelik olarak şikayetin kabul edilebilmesi için, bu araçların fiilen kamu hizmetinde kullanılıyor olmaları gerektiği, belediyece bu konuda “kamu hizmetine tahsis kararı” alınmış olmasının sonuca etkili olmayacağı; aracın trafik tescil kaydına göre kamu hizmetinde kullanılıyor görünmesinin haczedilmezlik şikayetinin kabulü için yeterli olmayacağı-