Mahkemece borçlu hakkında ekonomik ve sosyal durum araştırması yapılmadan ve haline münasip ev değeri tesbit edilmeden, eksik inceleme ve yetersiz rapor ile sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu-
Çekin arka yüzünde ibraz şerhi bulunmadığından çek vasfını taşımadığı, o halde mahkemece, 30.10.2012 keşide tarihli 21.000 TL miktarlı çek yönünden İİK 170/a maddesi uyarınca takibin iptaline karar verilmesinin gerekeceği-
Borçlu aleyhinde 01.11.2012 tarihinden sonra da hacizlerin tatbik edildiği, haciz tarihleri itibariyle 6111 sayılı Yasa’nın Geçici 2. maddesi iptal edildiğinden ve halen yürürlükte olan 5999 sayılı Kanun’un Geçici 6. maddesine göre alacağın doğumuna sebep olan idare eyleminin 1983 yılından öncesine ait olduğuna ilişkin iddia ve bilgi bulunmadığından, kamulaştırmasız el atmaya ilişkin eylemin 1983 yılından sonra olduğunun kabulünün gerekeceği, bu durumda anılan yasal düzenlemeye dayalı olarak takip dosyasında 01.11.2012 tarihinden sonra yapılan hacizlere ilişkin şikayetin yerinde olmadığı-
Borçlunun serbest iradesiyle kurduğu ipoteklerde, adı geçenin daha sonra bu yerle ilgili olarak meskeniyet iddiasında bulunamayacağı-
30.06.2010 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5999 Sayılı Yasa’nın l. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na eklenen Geçici 6. maddesinin son fıkrasında, bu madde uyarınca ödenecek olan tazminatın tahsili sebebiyle idarelerin mal, hak ve alacaklarının haczedilemeyeceği, yine 25.02.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 sayılı Yasa’nın Geçici 2. maddesi ile de 1983 yılından sonra kamulaştırmasız el atılan taşınmazlar için Mahkemece hükmedilecek tazminatlar yönünden de aynı şekilde düzenlemelerin getirildiği-
Borçlunun hesabına 29.03.2013 tarihinde haciz konulduğu, haciz tarihi itibariyle 6111 sayılı Yasa'nın Geçici 2. maddesi iptal edildiğinden ve o tarih itibariyle yürürlükte olan 5999 sayılı Kanun'un Geçici 6. maddesine göre alacağın doğumuna sebep olan idare eyleminin 1983 yılından öncesine ait olduğuna ilişkin iddia ve bilgi bulunmadığından kamulaştırmasız el atmaya ilişkin eylemin 1983 yılından sonra olduğunun kabulünün gerekeceği, bu durumda, haciz tarihindeki uygulamaya göre, borçlu idarenin haczi kabil mal varlığı üzerine haciz konulmasının mümkün olduğu-
Borçlunun haline münasip evin haczedilemeyeceği, meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığı; borçlunun ‘haciz’ anındaki ‘sosyal durumu’na ve borçlu ile aynı çatı altında yaşayan bakmakla yükümlü olduğu ‘aile’ bireylerinin ihtiyaçlarına göre belirleneceği, icra mahkemesince borçlunun haline münasip meskeni temin için gerekli bedelin bilirkişilere hesaplattırılması ve haczedilen yerin kıymeti fazla ise satılmasına karar verilmesi gerekeceği, ikamet için zorunlu öğeleri içeren (mütevazi) bir mesken dışındaki yerlerin, İİK. mad. 82/1-12’de öngörülen amaca aykırı olacağı-
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda asıl olan borcun ödenmesi olup, borçlunun daha mütevazi niteliklere sahip yerlerde haline münasip meskeni edinebileceği miktarın belirlenmemesinin doğru olmadığı-
Takip borçlusunun dayanak çeke yönelik zamanaşımı iddiasının bu durumda takibin kesinleşmesinden önceki devreye ilişkin olduğu, takip kesinleşmediğinden bu gibi hallerde, mahkemece İİK'nun 71. maddesi değil, 169/a maddesi koşullarında inceleme yapılmasının gerekeceği, bu durumda, itiraz hakkında İİK'nun 169/a maddesi uygulanması gerekip, anılan maddenin 5. fıkrasına göre; itirazın kabulü kararı ile takibin duracağı-
İcra İflas Kanununun 82. maddesinin 12. bendinde düzenlenen meskeniyet şikayeti borçluya tanınmış, onun şahsına bağlı bir şikayet nedeni olduğu-