Mahkemece davacı vekilinin asgari ücretin üzerinde gelir talebi olmadığından 6100 Sayılı HMK 26. maddesi gereği taleple bağlı kalınması gerektiği halde, asgari ücretin 2,27 katı esas alınarak yapılan hesaplamaya itibar edilmesinin doğru olmadığı-
Davacı şirkete kasko sigortalı araca verilen zararın tazmini amacıyla girişilen takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkin davada, HMK nın 26. maddesinde yazılı taleple bağlılık ilkesi dikkate alınmamak suretiyle talep aşılarak daha fazla miktar faize hükmedilmesinin doğru olmadığı- Davacı şirkete kasko sigortalı araca verilen zararın tazmini amacıyla girişilen takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkin tazminat istemine yönelik olan bu davada alacağın saptanması tazminat hukukuna göre yapılan kusur ve hasar açısından incelemeleri sonucu düzenlenen bilirkişi raporları ile çözümlendiğinden, gerek icra takibi tarihinde gerekse dava tarihinde tazminat alacağının henüz likit halde olmadığı, o halde, davacının icra inkar tazminatı isteminin reddedilmesi gerekeceği-
Taleple bağlı kalınarak kayıt maliki ile davacıların murisinin aynı kişi olup olmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması ve karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece davacının %75 kusur oranı ile kendini bağladığı gözetilerek, bilirkişi raporunda tam kusura göre belirlenen miktar üzerinden %75 kusur oranına göre tespit edilecek tazminattan dava dışı sigorta şirketlerince yapılan ödemeler mahsup edilerek bakiye 101.195,85 TL bakımından itirazın iptaline karar verilmesi gerekirken 6100 Sayılı HMK 26. maddesinde (HUMK.nun 74. maddesi) yazılı taleple bağlılık ilkesinin göz ardı edilmesi sonucu talep aşılarak, davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-
Borçlu vekilinin icra mahkemesine başvurusunda; yapılan itiraz doğrultusunda, işlemiş ve işleyecek faizin yıllık %10’unu aşan kısmına yapılan itirazın kabulü ile icra müdürlüğünün 10/06/2014 tarihli işleminin kaldırılmasına karar verilmesinin talep edildiği, mahkemece, “taleple bağlılık ilkesi” dikkate alınmaksızın, talebi aşar şekilde işlemiş faiz kaleminin iptaline ve takip tarihi itibariyle avans faiz oranının 11,75 oranından başlamak üzere değişen oranlarda uygulanmasına karar verildiği anlaşıldığından, mahkemece, borçlunun itirazının, işlemiş ve işleyecek faizin yıllık %10’u üzerinde kalan kısmına yönelik olduğu nazara alınarak, konusunda uzman bilirkişi marifeti ile inceleme yaptırılıp, takipte uygulanması gereken işlemiş ve işleyecek faiz miktarının tespiti konusunda denetime ve hüküm kurmaya elverişli rapor tanzimi ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Talep sonucundan başka bir şeye karar verilmiş olmasının doğru görülmediği gibi, davacı tarafın, henüz muaccel olmamakla birlikte dava konusu bono nedeniyle borçlu bulunduğu tespit edildiğinden, talep içeriğine göre, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği-
Davacı vekilinin maddi tazminat talebi toplamının davalının tam kusurlu(%100) olmasına göre 5.5000,00 TL olduğu ve davasını da ıslah etmediği gözetildiğinde, mahkemece talep edilen tazminat miktarından %50 oranında indirim yapılarak karar verilmesi gerekirken 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "taleple bağlılık ilkesi" başlığını taşıyan 26. maddesine göre talep aşılarak yazılı şekilde hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Ayırt etme gücününün tespiti için en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas Kurulundan rapor alınmasını gerektiği- Mirasbırakanın vekâlet işlem tarihi ve satış gününde tasarruf ehliyetinin bulunmadığının (ehliyetsizliğinin) saptanması halinde, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ile tescil isteğine ilişkin davanın kabul edilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarının, borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılacağı (zorunlu dava arkadaşlığı)- Mahkemece, tasarrufun iptaline karar verilirken, borçlunun ilk yaptığı tasarrufun tarih ve tarafları ile buna göre devir gören silsile dikkate alınmak suretiyle taraf teşkili sağlanarak iptalin bu silsile içinde yapılması gerektiği- Davacı tarafından iptali istenilen satışlarda, satıcı taraf borçlu olmadığından, bu satışların iptali için, öncelikle bu satış dayanağını oluşturan borçlunun ilk tasarrufunun tespit edilmesi gerektiği- Mahkemece, talep konusu netleştirildikten sonra borçlu ile tasarrufta bulunan şahıslar davalı değil ise davaya dahil edilmesi gerektiği- Temyiz aşamasında sunulan aciz belgesi, bu davanın dayanağı takip dosyasına ilişkin olmadığından ve icra dosyasında yapılan haczin takip ve ödeme emrinin tebliğ adresten farklı yerde yapıldığı anlaşıldığından, öncelikle borçlunun bu adreslerde yapılmış haczi olup olmadığı, İİK'nun 105.madde kapsamında bir haciz tutanağı olup olmadığı veya bu dosyadan bir aciz belgesi alınıp alınmadığının araştırılması gerektiği-
Davacının ıslah talebi olmamasına rağmen ve bilirkişi raporunda belirtilen zarar dava dilekçesinde belirtilen miktardan daha fazla olmasına göre, maddi tazminat yönünden davanın kabulüne karar verilmesi ayrıca reddedilen kısım bulunmadığından karşı vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekeceği-