Mahkemece icra takibine konu edilen miktar gözetilmek suretiyle bu miktar ile bağlı kalınarak hüküm tesisi edilmesi gerekirken,takip dosyasındaki miktarın aşılması suretiyle hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Alacaklı tarafın talebi ile şikayetçi şirket borçlu gösterilerek taşınır ve taşınmazları ile 3. kişilerdeki hak ve alacaklarına haciz konulmasının talep edildiği ve icra müdürlüğünce bu doğrultuda işlem yapıldığı görüldüğünden, mahkemece, şikayetçinin başvurusunun, adı geçen şirkete tebliğ edilen haciz ihbarnameleri dikkate alınarak sonuçlandırılması gerekeceği, şikayetçinin ortağı olduğu adi ortaklığa tebliğ edilen haciz ihbarnameleri nazara alınarak hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
İflas davası- 5411 s. Bankalar Kanunu mad. 132/10 hükmü uyarınca, davacı Fonun, Bankanın hakim hissedarı ve bağlantılı gerçek ve tüzel kişiler ile alacakların tahsili ve tasfiyesi hususunda bir protokol imzaladığı, anılan yasal düzenleme ve protokol hükümlerine dayalı olarak ihtiyati tedbir kararları devam etmek kaydıyla, davanın durdurulmasını talep ettiği, 5411 sayılı Yasa gereğince durdurma isteminin yasal koşullarının oluştuğu gerekçesiyle, davanın dudurulmasına ve davalılar hakkında ihtiyati tedbir kararlarının devamına karar verilmesinin isabetli olduğu-
Kooperatif aidat borcundan kaynaklı itirazın iptali davasında, asıl alacak ve faiz ayrımı yapılmadan takibin toplam üzerinden devamına karar verilmesinin faize faiz yürütülmesi sonucunu doğuracağından hatalı olduğu- Talep aşılarak hüküm kurulmasının HMK'nın 26. maddesine aykırı olduğu- Kooperatif aidat alacağı likit olduğundan alacak üzerinden, davacı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerektiği-
Hakimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği ve duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebileceği- Uyuşmazlığa konu olayda dava dışı mirasçı bulunduğuna ve miras payı oranında iptal-tescil istendiğine göre HMK. mad. 26 hükmüne açıkça aykırı davranılarak çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile tüm mirasçılar adına iştirak halinde mülkiyet esasına göre tescile karar verilmesinin isabetli olmadığı- Taleple bağlılık ilkesi gözetilerek dava konusu bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile davacının miras payı oranında adına tesciline karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu-
Mahkemece, davalının davacı tarafın kabulünde olan kusur oranı dikkate alınarak bilirkişi raporunda gerçek zarar miktarı olarak belirlenen miktar tazminatın kusur oranına isabet eden miktara hükmedilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde ve kusur oranı açısından talep aşımına sebebiyet verecek şekilde davalı taraf aleyhine fazla tazminata hükmedilmesinin isabetli olmadığı-
İİK'nun 17. maddesinde " Şikayet icra mahkemesince kabul edilirse, şikayet olunan muamele ya bozulur, yahut düzeltilir" denilmiş olduğu; mahkemece, bu yasal düzenleme gözetilerek şikayete konu icra emrinde fazla talep edildiği belirlenen miktarlar yönünden icra emrinin İİK'nun 17. maddesi gereğince düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde icra emrinin tümden iptalinin isabetli olmadığı-
İcra müdürlüğünce yapılan maaş hacizlerinin ve yapılması gereken kesintilerin İİK. mad. 355 uyarınca bildirilmesi üzerine, borçlunun çalışmakta olduğu kurum tarafından maaş hacizleri ile ilgili yapılan sıralamanın İİK. mad. 140/1 anlamında sıra cetveli niteliğinde olduğundan söz edilemeyeceği ve bu durumda "maaş haczinde birinci sırada yer alması gerektiğini, davalı alacaklının gerçek bir alacağı olmadığını" ileri süren davacı alacaklının açtığı davanın (TBK. mad. 19) muvazaa iddiasına dayalı iptal istemine ilişkin olduğunun kabulü gerektiği-
4721 sayılı TMK. mad. 28 hükmü uyarınca hukuki şahsiyetin ölümle son bulacağı, öte yandan, tapu sicillerinin tutulması ve sicil oluşturulmasının kamu düzeni ile ilgili olduğu, hakimin doğru sicil oluşturmakla yükümlü olduğu ve eldeki davada davacıların miras payı oranında iptal ve tescil istedikleri gözetilerek, 6100 sayılı HMK’nın 26. maddesi uyarınca taleple bağlı kalınarak davacıların miras payı oranında iptal ve adlarına tescile karar verilmesi gerekirken ölü kişi adına tescile karar verilmesinin doğru olmadığı gibi taşınmazın terekeye döndürülmesinin de hatalı olduğu- Muris muvazaasında önemli olan murisin gerçek iradesinin tereddüte yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması olduğundan davalılarca ibraz edilen ve tarihi belirtilen dekontların doğruluğunun bankadan, temlik tarihinden sonra murisin toplu prim borcu ödeyip ödemediğinin kurumdan ve murisin halen üzerine kayıtlı veya mirasçılarına intikal eden başka taşınmazının olup olmadığının ilgili tapu müdürlüklerinden sorulması, delillerin eksiksiz biçimde toplanması ve hasıl olacak sonuca göre çekişme konusu taşınmazlar yönünden bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yetinilerek, yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı gibi çekişme konusu parsel numarası belirtilen taşınmaz yönünden davacıların miras payı oranında iptal ve adlarına tescile karar verilmesi gerekirken ölü kişi adına tescile karar verilmesinin hatalı olduğu-
Mahkemece, borçlunun bankada bulunan hesabına konulan haczin, İİK'nun 106-110. maddeleri gereğince kaldırılması talebinin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, borçlunun talepte bulunmadığı zamanaşımı şikayeti ile ilgili hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-