Kayyımlık kararının kaldırılması isteğine ilişkin davada duruşma açılmak suretiyle inceleme yapılması gerektiği- Mahkemece talep aşılarak bir başka kişiyi de kapsayacak şekilde kayyımlık kararının bütünüyle iptaline karar verilmesinin hatalı olduğu-
Menkul hükümlerine göre gecekondu niteliğindeki taşınmaza yapılan haczin kaldırılmasına ilişkin şikayette borçlu, bu talebinin kabul edilmemesi halinde ise taşınmaz hükümlerine göre haciz konulmasını talep ettiği görüldüğünden, mahkemece, taleple bağlı kalınarak (HMK. mad. 26) şikayet konusu hakkında karar verilmesi gerekirken, talep olmadığı halde, taşınmazın tapu kaydına konulan haczin kaldırılması yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Şikayete konu haciz ihbarnamelerinin, alacaklının talebi ve dolayısıyla icra memurunun bu konuda alınmış bir kararı yok iken gönderilmesi, doğacak alacakların üzerine haciz konulmasını içermesi ve iflas erteleme davasında alınan tedbir kararına aykırı olarak gönderildikleri sebeplerine dayanılarak kaldırılmasının talep edildiği, mahkemece ilk iki sebebin tartışılmadığı, haciz işlemlerinin tedbir kararından önce yapıldığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği görüldüğünden, mahkemece, şikayetçinin şikayet dilekçesinde ileri sürdüğü diğer nedenler de tartışılarak talebi ile ilgili olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekeceği-
Tüzel kişilere “bizzat” tebliğ şeklinde yapılan tebligatın usulsüz olduğu- Teb. K. mad. 32. maddesi gereğince, tebliğin usule aykırı olarak yapılması halinde muhatabın beyan ettiği tarihin, tebliğ tarihi addolunacağı- Borçlunun, şikayet ve itiraz dilekçesinde; usulsüz tebliğden haberdar olunduğu tarihe ilişkin bir beyanı bulunmadığından ve aksi yazılı delille kanıtlanamadığına göre, mahkemece, dava tarihinin öğrenme tarihi olarak kabulü ile ödeme emri tebliğ tarihinin, dava tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği- Takibe konu çekin keşide tarihinde tahrifat yapılıp yapılmadığının, yapılmış ise çekin tahrifattan önceki keşide tarihinin bilirkişi incelemesi ile tespit edilip, tahrifattan önce yazılmış olan şekli ile muhatap bankaya süresinde ibraz edilip edilmediği belirlenerek, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece talep edilen miktarlar yönünden inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken talep dışına çıkılarak, yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Davacı tarafından, dava dilekçesinde bileziklerin aynen iadesi dava konusu edilmiş olmasına rağmen, hükümde bu bileziklerin bedeline de hükmedilip, talep aşılarak hüküm kurulduğu, talep aşılarak karar verilemeyeceği-
Mahkemece; davacının talep ettiğinden daha fazla metrekare taşınmaz esas alınarak yapılan hesap sonucu bulunan miktar üzerinden davanın kabulüne karar verildiği, hakimin, HMK.nun 26. maddesi gereğince taleple bağlı olup, talep dışına çıkamayacağı-
Hakimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olup, ondan fazlasına ya da başka bir şeye karar veremeyeceği- Türk Medeni Kanunu'nun 166. maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp, daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığının ve bunun belirlenmesinin kaçınılmaz olduğu, az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespitinin dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamayacağı-
Boşanma davası evlilik birliliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı açıldığında, usulünce yapılmış bir ıslah bulunmadığı sürece zina hukuksal sebebine dayalı boşanmaya karar verilemeyeceği-
HMK'nun 26. maddesinde, mahkemenin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği hükme bağlandığından Mahkemece davacının, itirazın kaldırılması talebi dışına çıkılarak, tahliye kararı verilmesinin doğru olmadığı-