Davacının lehine hükmedilen tedbir nafakası alacağının tahsili amacıyla icra takibi başlattığı, davacı tarafından davalı aleyhine açılmış olan ziynetlerin iadesi davasında davacı lehine tazminata hükmedildiği ve bu kararın kesinleştiği görüldüğünden, davacının karşılanması gereken bir alacağı olduğu- Davacı, davalı eşi ile görülen boşanma davası sırasında hükmedilen nafaka alacağını ödememek amacıyla, borçlu eşi ile davalı 3.kişinin muvazaalı takip başlatarak, borçluya ait taşınmazlara muvazaalı olarak haciz konulduğunu ileri sürerek bu davayı açtığından, davaya konu edilen icra takibinin danışıklı olduğunun kanıtlanması halinde davacı, bu takipte haczedilen maldan da alacağının tahsili için yararlanabileceği- Muvazaa (BK18) iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin davada, davalı borçlu ile gayri resmi ilişki içinde bulunan ve onunla birlikte yaşayan davalı 3. kişinin, borçlunun içinde bulunduğu durumu ve alacaklıların ızrar kasdını bilebilecek kişilerden olduğu, iptali istenilen ve borca karşılık olduğu ileri sürülen senede dayalı icra takibinin borcun doğum tarihinden sonra başlatıldığı anlaşıldığından davalılar arasındaki hukuki işlemlerin danışıklı olduğu ve bu durumda davanın kabulü ile danışıklı icra takibinin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali ilamı, şikayete konu icra takip dosyasını kapsamadığından, bu takip dosyası tarafı olmayan şikayetçinin borçtan sorumlu tutularak ona muhtıra gönderilemeyeceği-
Tasarrufun iptali ilamı kesinleşmeden icraya konulabileceğinden, İİK. mad. 283/II çerçevesinde alınan ilamda faize ilişkin bir hüküm bulunmasa dahi, alacaklının karar tarihinden itibaren faiz isteyebileceği-
Borçlunun tasarrufu borcun doğumundan önce olması, davalıya borçlu tarafından yapılmış bir satış bulunmaması nedeni ile bu parsel yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekeceği- Gerek İİK'nun 277. maddesine göre açılan tasarrufun iptali davalarında gerekse BK'nun 19.maddesine dayalı olarak açılan danışıklı işlemin iptaline ilişkin davada amaç alacağın tahsilini sağlamak olduğundan, tasarrufun iptali davalarında İİK 283/1. maddesi doğrudan BK'nun 19.maddesine göre açılan davalarda kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekeceği-
Tasarrufun iptali istenen taşınmazı üçüncü kişiden satın alan dördüncü kişi olan davalıya karşı davanın kabul edilebilmesi için, davalı dördüncü kişinin "kötü niyetli" olduğunun kanıtlanması gerektiği- Davalı dördüncü kişinin kötü niyetli olduğunun ispat edilemediği ve tasarrufun iptalinin reddine karar verildiği durumlarda, İİY. mad. 283 'e göre davanın bedele dönüştüğü ve davalı üçüncü kişiye ödetilmek üzere taşınmazı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri nisbetinde tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Alacaklı tarafından başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takibinde, alacaklının ihale konusu taşınmazları alacağına mahsuben aldığı, şikayetçi bankanın açtığı tasarrufun iptali davasında istemin kabulüne ve ihaleye konu ipotekli taşınmazlar üzerinde cebri icra isteme yetkisi tanınmasına karar verildiği, taşınmazlardan birinde alacağının öncelikli olduğunu ve ihale bedelinin yatırılması gerektiğini ileri sürerek şikayet yoluna başvurduğu ve mahkemece istemin kabulüne karar verildiği görülmüşse de, mahkemece, birden fazla alacaklı bulunması nedeniyle, İİK. mad. 140 gereğince icra müdürlüğünce sıra cetveli yapılarak sonucuna göre alacaklının ihale bedelini yatırmasının gerekip gerekmediği belirlendikten sonra, alacaklı aleyhine fark doğduğu tespit edilir ise, alacaklıya ihale bedelini yatırmak üzere süre verilmesi yönünde işlem yapılması gerektiğine karar verilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarının amacı, borçlunun alacağın tahsilini engellemek için menkul ve gayrimenkullerini devretmesi nedeni ile bu tasarrufların iptali suretiyle alacaklının alacağının bu yolla tahsil imkanı sağladığı, bu nedenle öncelikle tasarrufa konu malın borçluya ait bir mal olması bir başka anlatımla tasarrufun borçlu tarafından yapılması gerekeceği-
Davalının açtığı tasarrufun iptali davası kendisine bir mülkiyet hakkı tanımayacağından, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkin davada bekletici mesele yapılmasına gerek bulunmadığı- Yöresel adetlere göre ürünün ne kadarının yaş ve ne kadarının kuru olarak piyasaya sürüldüğünün tespit edilmesi, meteroloji ve ilçe tarım müdürlüğünden davalı savunmasında belirtilen don olayı nedeni ile ecrimisil talep edilen yılda ürün kaybı olup olmadığının, eğer var ise ne kadar olduğunun belirlenmesi, davacının faiz talebi konusunda da olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerektiği- Dava kısmen kabul edildiğine göre, yargılama giderlerinin kabul-ret oranında taraflara yükletilmesi gerektiği-
Borçlu ile davalı dördüncü kişinin aynı sokakta oturdukları, zabıta araştırmasından, dördüncü kişinin, satışa rağmen, borçlunun kendi beyanı ile dava konusu taşınmazda inşaat yaptırdıklarını belirttiğinin anlaşıldığından, davalı dördüncü kişinin, borçlunun mali durumu hakkında bilgi sahibi olduğu, yani, dördüncü kişinin iyiniyetli olmadığı- Dava konusu taşınmazın yargılama sırasında davalı dördüncü kişi tarafından dava dışı bir başka şahsa, onun tarafından da bir başka şahsa satıldığı, ancak davacı tarafından bu şahısların davaya dahil edilmediği anlaşıldığından, İİK. mad. 283/2 gereğince davalı üçüncü ve kişinin taşınmazı elden çıkardıkları tarihteki gerçek bedelleri üzerinden tazminatla sorumlu tutulması gerektiği-
Davalı üçüncü kişinin taşınmazları elinden çıkardığı tarihteki gerçek değerleri üzerinden alacak miktarı kadar tazminattan sorumlu tutulması gerekeceği (6183 s. K. mad. 31)- Dördüncü kişi olarak kötü niyetli oldukları ispatlanamayanlar yönünden tasarrufun iptali davasının reddi gerektiği- 6183 sayılı Yasa'nın uygulanmasından doğan her türlü davalarda vekalet ücreti tutarının maktu olarak belirleneceği-