İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel olmadığı- Davacı ile davalı arasında açılan boşanma davasının devam ettiği anlaşıldığından, mahkemece, boşanma davasının sonucunun bekletici mesele yapılarak, bu dava sonunda davacının bir alacağı olmadığının anlaşılması halinde TBK. mad. 19 uyarınca açılan davanın reddine, aksi durumda yani bir alacağın varlığı halinde ise muvazaa olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılarak, muvazaanın ispatı durumunda davanın kabulü ile bu alacağı için İİK. mad. 283/1 kıyasen uygulanarak davacıya haciz ve satış isteme yetkisi verilmesine karar verilmesi gerektiği-
Davalı borçlu ile arsa sahibi davalı üçüncü kişi arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığı ve davalı borçlunun müteahhit olarak inşaatı tamamlaması halinde kendisine düşen dairelerin olduğu, arsa sahibi davalı üçüncü kişinin yaptırdığı tespitte inşaatın %66 oranında bittiği belirlendiği ihtilafsız olduğundan, mahkemece bilirkişiden alınacak rapor ile davalı borçlunun inşaatı % 66 oranında iş yaparak arsaya harcama yapması sözleşme hükümlerine göre değerlendirilerek, diğer davalılara yapılan tasarrufların iptale tabi olup olmadığı tartışılarak sonucunda üçüncü kişiler taşınmazı elinden çıkarmış iseler bu durumda da davanın bedele dönüşüp dönüşmeyeceğinin değerlendirilmesi gerektiği-
Hukuki sebepler kısmında BK.'nun 18. (TBK.'nun 19.) maddesini gösterilmesi davanın muvazaaya dayalı iptal davası olduğu şeklinde yorumlanması için yeterli midir? Davanın, dava dilekçesinde yazılı hukuki nitelendirmeye bakılmaksızın İİK 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davası olduğu mu kabul edilmelidir?
6183 sayılı K. mad. 25 uyarınca, dördüncü kişinin kötü niyetinin ispatlanmamış olması halinde üçüncü kişi taşınmazı elinden çıkardığı tarihteki değeri kadar bedel ile sorumlu olacağı- Davalı üçüncü kişi, borçlunun devir tarihindeki asıl ve fer'ileri kadar olan kamu borcundan sorumlu olacağından, mahkemece borçlunun belirtilen tarihteki asıl ve gecikme zammının gerekirse bilirkişi aracılığı ile tespit edilerek, bu borç kadar ve elden çıkarılma tarihindeki taşınmazın değeri ile sınırlı olarak sorumluluğuna karar verilmesi gerektiği- 6183 sayılı Yasanın uygulanmasından doğan her türlü davalarda vekalet ücreti tutarının maktu olarak belirleneceği- Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı-
Tasarrufun iptali davası açılabilmesi için alınan aciz vesikasının şartlarının oluşup oluşmadığı ilgili davada tartışılacağından, üçüncü kişinin aciz vesikasının iptaline ilişkin şikayette bulunmada hukuki yararı bulunmadığı-
Davalı borçlu şirket hakkında yapılan takibin dayanağı reklama dayalı idare para cezasından kaynaklanmakta olup borcun en erken ilk reklamın yayımlandığı tarihte doğduğunun kabulü gerektiği- Satış tarihinde henüz borç doğmadığından davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği- Davalı üçüncü kişinin dava konusu taşınmaza yaptığı iddiası ile masraflar için bir kısım belgeler sunmuş ise de bu belgelerdeki malzeme ve harcamanın hangi taşınmaz için yapıldığı somutlaştırılıp ispat edilmediğinden bu yöndeki itirazları dikkate alınmadığı, ancak davanın bedele hükmedilmesi halinde bu bedele faiz yürütülmesi mümkün olmadığı- Davalı borçlu şirket açılan tasarrufun iptali davasında üçüncü kişilerle birlikte zorunlu hasım olduğundan, davanın kabulü halinde yargılama giderinden diğer davalılar ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olması gerektiği- 6183 sayılı Yasanın uygulanmasından doğan her türlü davalarda vekalet ücreti tutarı maktu olarak belirleneceği- Davacının alacağı toplam 134.400,00 TL olduğundan ve bedele dönüşme halinde bu miktarın, davanın kabulüne karar verilen taraflardan tahsiline denilmesi gerekirken iki kez tahsil edilecek şekilde hüküm tesisinin de isabetsiz olduğu-
Şikayetçi vekilince, dört ayrı araç ile ilgili tasarrufun iptali davası açılmış olup, sıra cetvelinde de bu dört arac bedelinin paylaşımına karar verildiği hâlde sadece bir aracın sıra cetvelinde zikredilmemiş olmasının, şikayetçinin açmış olduğu tasarrufun iptali davasının şikayetçi lehine sonuçlanması hâlinde şikayetçinin zararına olacağı ve bu açıdan şikayette hukuki yararının bulunduğu-
Davalı üçüncü kişinin dava konusu taşınmazın davalı borçluya ait 7/10 hissesini, devraldıktan yaklaşık 6 ay sonra, taşınmazın 3/10 hissesine sahip davalı borçlunun babasının davalı dördüncü kişiye sattığı, davalı üçüncü kişinin diğer davalılar baba ile oğul arasındaki mal devrini gizlemek amacıyla baba ile oğul arasındaki devir işlemine katıldığı görülmekle davacının talebi bağlı kalınarak, diğer davalılar yönünden davanın reddi ile davalı üçüncü kişinin devir tarihinde taşınmazın gerçek değeri olan miktardan (alacaklının icra dosyasındaki alacağı ile sınırlı olmak kaydıyla) nakden tazminatla sorumluluğuna karar verilmesi gerektiği-
Dava konusu taşınmaz davalı borçlu adına kayıtlı iken üzerinde yer alan ipotek ile beraber davalı üçüncü kişi eşine devredildiği, kaydında yer alan ipotek sebebi ile dava dışı alacaklı tarafından cebri icraya konu edildiği, icradan yapılan ihalede (dava dışı) borçlunu eşinin kardeşine ihale edildiği ve onun tarafından tekrar davalı borçlunun eşine, onun tarafından da davalı kardeşine devredildiği görülmekle mahkemece davalı kardeş yönünden pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verildiği- TBK. mad. 19 uyarınca açılan davalarda dava konusu malın davalı 3. kişinin elinden çıkması ve malı edinen kişinin iyi niyetli olması halinde mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerektiği, mahkemece davalı üçüncü kişi (borçlunun eşi) aleyhine tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Borçlu ile zorunlu dava arkadaşı olan üçüncü kişilerin davaya dahil ederek taraf teşkilinin sağlanması, daha sonra İİK'nun 278-279 ve 280 koşullarının önce davalı borçlu ile üçüncü kişiler arasında gerçekleşip gerçekleşmediği, sonra da dördüncü kişinin borçlunun mali durumunu bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olup olmadığı araştırılarak, iyiniyetli olduğunun anlaşılması halinde İİK. mad. 283/2 uyarınca davanın bedele dönüşeceği de dikkate alınarak karar verilmesi gerektiği-