Davalının davalı bankanın yönetim kurulu başkanı olan kişi ile akraba olduğu ve aralarında enişte-kayınbirader ilişkisi bulunduğu ve aynı şirketlerde ortak oldukları dosyaya sunulan nüfus kayıtları ile diğer belgelerde sabit olduğundan davalının, diğer davalı bankanın yönetim kurulu başkanı olan eniştesinin borçlu ile yoğun ticari ilişkisinden dolayı borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olması nedeniyle tasarrufun davalı açısından da iptali gerektiği ancak davalıdan taşınmazı 1 yıl 3 ay sonra satın alan son malik için davacının dilekçesi ile İİK’nın 283/II fıkrası gereğince bedele dönüşeceği de nazara alınmadan yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
"Borçlu" ile "onunla işlemde bulunmuş (borçlunun taşınmazını ondan satın almış) üçüncü kişi" hakkında açılan tasarrufun iptali davasının kabulü sonucunda mahkemece verilen "....avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinin davalılardan müştereken ve mütelsesilen tahsiline ilişkin hükmün (ilamın) üçüncü kişi hakkında -taraf olmadığı- "asıl takip dosyası"ndan takibe konulmayıp, üçüncü kişi hakkında ayrı icra takibi yapılması gerekeceği-
Takibe dayanak yapılan tasarrufun iptali ilamında  “alacağın temlikine ilişkin tasarrufun takip dosyasına konu alacak ve ekleriyle sınırlı olarak iptaline” şeklinde karar verilmiş olup bu ilam eda hükmü içermediğinden vekalet ücreti ve yargılama giderleri dışında ayrı bir takibe konu edilemeyeceği- Alacaklı tarafından icra takip dosyasına ilamla başvurularak, temlike dayalı olarak ödenen paraların iadesi talebinde bulunulması gerektiği-
Tasarrufun iptali davasına konu olan taşınmazı, borçludan satın almış olan üçüncü kişinin (veya bu kişiden aynı taşınmazı satın almış olan kötü niyetli olduğu kabul edilebilecek durumda bulunan dördüncü kişinin) “yakın akrabasının” borcundan (aldığı krediden) dolayı banka lehine kurulan ipotekten, tasarrufun iptali davasını kazanmış olan davacı-alacaklı etkilenir mi? Bu ipoteğin, davacı-alacaklıya karşı bir önceliği bulunur mu?
Vekil yerine asile gönderilen tebligatta duruşma açılmak suretiyle borçlu vekiline tebligat yapılıp yapılmadığının araştırılması, bu husustaki şikayetin reddi halinde diğer itiraz ve şikayetler incelenerek sonuca gidilmesi gerekirken,eksik inceleme ile karar verilemeyeceği-
Taşınmazın satış bedeline üzerindeki ipotek değeri de ilave edilmiş ise de, ipotek bedelinin davalılar tarafından ödenmediği, bu bedelin cebri icra yolu ile satılarak tahsili cihetine gidildiği görüldüğünden, dava konusu mal ,borçlunun borcu nedeniyle davalı üçüncü kişinin elinden çıkmış olduğundan, üçüncü kişi cebri icra sonucu yapılan satıştan elinde artan bir para kalır ise o miktar ile sorumlu olacağı- "Atölye" niteliğindeki taşınmazın devrine ilişkin tasarrufun İİK.nın 280/son maddesi uyarınca "ticari işletmenin devri" niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği- 
Davalı borçlu şirket ile davalı 3. kişi şirket arasında ticari ilişkilerinin bulunduğunun belirlendiği, davalı 3. kişi  şirket temsilcisinin beyanlarından "borçlu şirketin ödeme kabiliyetini yitirdiğini bildiği" anlaşıldığı, bu bakımdan 3. kişi konumundaki davalı şirketin borçlu davalı şirketin alacaklıları ızrar kastını bilebilecek kişilerden olması nedeniyle alacağın temliki şeklinde yapılan tasarrufun iptaline karar verilmesinin gerekeceği- Tasarrufun iptali davasının kabulüne karar verilmesi halinde sadece alacak ve ferileri ile sınırlı olacak şekilde iptaline karar verilmesi gerektiği ve infazda tereddüt yaratacak şekilde icra dosya numarası belirtilmeden hüküm kurulmasının hatalı olduğu- 
Tasarrufun iptal davasında davacı alacaklının (2006 yılı ocak ayından 2008 aralık ayına kadar olan döneme ilişkin) vergi borcundan kaynaklanan alacağı hesaplanırken, vadesi geçen vergi borcu miktarının esas alınmasının hatalı olacağı- Davacının alacak ve ferilerinin vade tarihine göre değil asıl alacağın; borcun doğduğu tarih, gecikme faizinin ise vade tarihine göre hesaplanması gerektiğinden bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağı, ek rapor veya yeni bir hesap uzmanı bilirkişiden 2006 yılı ocak ayından iptale konu tasarruf tarihine kadar olan idare alacağı ve fer'ileri konusunda rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Davalı borçlu ile davalı üçüncü kişinin birbirini tanıdığı, tasarrufa konu edilen taşınmazın da davalı üçüncü kişinin sahibi olduğu şirketten satın aldığı, aldığı taşınmazın bedelini ödeyemediği, ayrıca üçüncü kişi davalının, borçlu davalının kullandığı kredinin kefili olduğu, bu kredi borcunun davalı tarafından ödenememesi nedeniyle üçüncü kişi davalı tarafından ödendiği, böylece üçüncü kişinin, borçlu davalının mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi gereken kişilerden olduğu ve tasarrufa konu taşınmaz üçüncü kişi tarafından da elden çıkarıldığından, üçüncü kişi olan davalının taşınmazı elden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında -davacının alacağından fazla olmamak üzere- tazminata mahkûm edilmesi (İİK. mad. 283/II) gerekeceği-
İlama uygun olmayan icra emrinde fazla hesaplanan miktarın iptalinin talep edilen davada, borçlu talebi nazara alınmadan ve talep aşılarak belirtilen miktar yönünden icra emrinin iptaline karar verilemeyeceği-