Tasarrufun iptali davasının kabulle sonuçlanması halinde, alacaklı tarafından başlatılacak bir icra takibi olamayacağından, "dava konusu taşınmazlar üzerine konmuş olan ihtiyati haczin (ihtiyati tedbirin) kararın kesinleşmesine (ya da; kararın kesinleşmesinden bir ay sonrasına) kadar devamına" karar verilemeyeceği–
Dava konusu edilen taşınmazları davalı borçlu şirketten satın alan davalı ve ondan satın alan davalılar borçlu şirket yetkilisinin halaoğulları olup davalı borçlu şirket’in alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olduğundan, taşınmazları ellerinden çıkardıkları tarihteki gerçek bedel ile sorumlu tutulmaları gerektiği-
Dava konusu taşınmazların cebri icra sonucu satılmış olması halinde, davanın konusuz kaldığı gözetilerek, mahkemece “konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde karar vermesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davaları sonucunda kurulacak hükümde "iptal edilen tasarrufun hangi takiplerdeki alacak ve ferilerini kapsadığının açıkca belirtilmesi" gerekeceği–
Üzerine alacaklı tarafından haciz konulan borçluya ait çeşitli taşınmaz ve araçlardaki hisselerin değerleri tesbit edilmeden (dolayısı ile borçlunun aciz halinde bulunup bulunmadığı saptanmadan) icra dairesince düzenlenen "haciz tutanağı"nın "aciz belgesi" niteliğinde kabul edilemeyeceği–
Dava konusu aracın yargılama sırasında dördüncü kişiye satılmış olması halinde davacıya "dördüncü kişiyi davaya dahil edip etmeyeceği"nin sorulması yani davanın bedele dönüşmüş olup olmadığının saptanması gerekeceği-
“Borçlu” ile işlemde bulunan üçüncü kişinin “borçlunun kardeşi” olması halinde bu kişinin “borçlunun içinde bulunduğu durumu ve alacaklarına zarar verme kasdıyla hareket ettiğini bilen veya bilmesi gereken kişiler” (İİK 281/1) konumunda bulunduğundan, borçlu ile bu kişi arasındaki işlemin iptaline karar verilmesi gerekeceği- Tasarrufun iptali davalarında 3. kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde, 6183 s. K. mad. 31 uyarınca, üçüncü kişinin malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değerini aşmamak ve davacının alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere bedelle sorumlu tutulması gerektiği-
“Danışıklı” (muvazaalı) yapılmış olan icra takibinin (işleminin) iptali istemiyle açılmış olan tasarrufun iptali davasında mahkemece İcra ve İflas Yasasının 283/I maddesinde yer alan düzenleme benzetme yoluyla uygulanarak "işlemin iptaline gerek olmadan, davalılar arasındaki icra takibinin davacı yönünden geçersiz olduğunun tespitine" biçiminde karar verilmesi gerekeceği-