İptale tâbi tasarruf konusu taşınmazın (taşınırın) davalı (borçlu ile işlemde bulunan üçüncü kişi) tarafından elden çıkarılmış olması ve alıcının da iyi niyetli bulunması halinde mahkemece “taşınmazın (taşınırın) satış tarihindeki değerinin -alacak ve ferileri ile sınırlı olarak- davalıdan tahsiline” karar verilmesi gerekeceği (Tasarrufun iptali davasının kabulü halinde dava konusu taşınmazı "taşınırı" borçludan satın alan kişinin kötü niyetli olduğunun davacı-idare tarafından kanıtlanamaması halinde, davanın “bedel”e dönüşeceği "6183 s. K.31", borçludan aldığı taşınmazı "taşınırı" elinden çıkarmış olan davalının, bunun elden çıkarıldığı tarihteki keşfen belirlenen gerçek bedelini -davacı alacaklının alacağı ve eklentileriyle sınırlı olarak-davacıya ödemekle yükümlü olacağı)
Üçüncü kişi konumundaki davalının, borçlu davalının mali durumu ile alacaklılardan mal kaçırma kastını bilen veya bilebilecek durumda olan kişilerden olduğunun anlaşılması halinde, tasarrufun iptali davasının kabulü gerekeceği- Tasarrufun iptali davalarında “davanın kabulüne” karar verilmesi halinde, mahkemece “yapılan tasarrufun davanın dayanağı icra takip dosyasındaki alacak ve fer’ ileri ile sınırlı olarak iptaline” karar verilmesi gerekirken mahkemece, infazda tereddüt yaratacak şekilde “hangi tasarrufun iptaline karar verilmiş olduğu” nun belirtilmemiş olmasının isabetli olmayacağı-
Borçlu ile aralarındaki ticari ilişki nedeniyle aynı işkolunda faaliyette bulunan davalı üçüncü kişinin borçlunun durumunu bilebilecek kişilerden sayılması gerekeceği– İİK.nun 278 vd. maddelerinde iptâl edilebilecek bütün tasarrufların sınırlı olarak sayılmamış olduğu, kanunda iptâle tabi bazı tasarruflar içinde genel bir tanımlama yapılarak hangi tasarrufların iptâle tabi olduğu hususunun tayin ve takdirinin hakime bırakılmış olduğu– Tasarrufun iptali davalarında; tasarrufa konu olan malın üçüncü kişi tarafından elden çıkarılması ve davacının son malikini davaya dahil etmesi halinde, son malik ile borçlu arasındaki kişiler hakkında davacının talebi açıklattırılarak, başka bir anlatımla davanın bedele dönüşüp dönüşmediği belirlenerek oluşacak duruma göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davasının hukuki yönü ile “ayni dava” olmayıp, “şahsi dava” olduğu; dava sonucunda verilen “tasarrufun iptaline” ilişkin kararın da “ayni” değil “şahsi” nitelikte olduğu, bu nedenle bu tür ilamların kesinleşmeden infaz edilebilecekleri-
6183 sayılı Kanuna göre açılmış olan tasarrufun iptali davaları sonucunda, mahkemece-davanın kabulü halinde “tasarrufun yapıldığı tarihe kadar tahakkuk eden vergi asılları ve bunların işleyecek faiz ve eklentileri ile sınırlı olarak tasarrufun iptaline” karar verilmesi gerekeceği "tasarruf tarihinden sonra oluşan" vergi asıllarından da davalının sorumlu tutulamayacağı gibi, mahkemece "dava tarihine kadar doğan" alacak ve eklentileri için de iptal kararı verilemeyeceği)–
Tasarrufun iptâli davaları, icra takibine bağlı davalar olduğundan, dava devam ederken borcun ödenmiş olduğunun anlaşılmış olması halinde, dava konusuz kalacağından "davanın konusu kalmadığından reddine" veya "dava konusuz kaldığından, karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmesi, ancak dava açılmasına hangi tarafın neden olduğu araştırılarak yargılama giderleri ve vekalet ücreti bakımından araştırmanın sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu ile aralarındaki ticari ilişki nedeniyle aynı işkolunda faaliyette bulunan davalı üçüncü kişinin borçlunun durumunu bilebilecek kişilerden sayılması gerekeceği- Üçüncü kişinin, dava konusu mal veya hakkı "dava sırasında elinden çıkarması" veya "elinden çıkardığının dava sırasında öğrenilmesi" halinde, davanın ıslahına gerek kalmadan davacı-alacaklının "davaya 'bedel davası' olarak devam edilmesini" isteyebileceği gibi, "kötüniyetli olduğunu ileri sürdüğü dördüncü kişiyi davaya dahil ederek, davaya devam edilmesini" sağlayabileceği- Bu seçim hakkının davacıya mahkemece hatırlatılması gerekeceği–Dava konusu malların üçüncü kişi tarafından elden çıkarılmış olması halinde, mahkemece davacıdan “davasını dördüncü kişilere yöneltip yöneltmeyeceği” hususunun sorularak ve dördüncü kişinin davaya dâhil edilmesi durumunda delileri toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi, davanın dördüncü kişiye yöneltilmeyip bedele dönüşmesi halinde ise, İİK 283/II maddesi uyarınca davalı üçüncü kişinin, dava konusu malları elinden çıkardığı tarihteki gerçek değerleri oranında tazminatla sorumlu tutulması gerekeceği-
Davalı ve aracı satın alan şirketin ortakları ile aracı satan borçlu şirket ortaklarının aynı kişiler ve yakın akrabalar olması (organik bağ) sebebiyle borçlu şirketin ödeme güçlüğü içine düştüğünü, mallarını kaçırdığını bildikleri farzedileceği, bu durumda yapılan satışın İİK. 280/I-II uyarınca iptali gerekeceği–