Dava konusu taşınmazların cebri icra sonucu satılmış olması halinde, davanın konusuz kaldığı gözetilerek, mahkemece “konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde karar vermesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davaları sonucunda kurulacak hükümde "iptal edilen tasarrufun hangi takiplerdeki alacak ve ferilerini kapsadığının açıkca belirtilmesi" gerekeceği–
Üzerine alacaklı tarafından haciz konulan borçluya ait çeşitli taşınmaz ve araçlardaki hisselerin değerleri tesbit edilmeden (dolayısı ile borçlunun aciz halinde bulunup bulunmadığı saptanmadan) icra dairesince düzenlenen "haciz tutanağı"nın "aciz belgesi" niteliğinde kabul edilemeyeceği–
Dava konusu aracın yargılama sırasında dördüncü kişiye satılmış olması halinde davacıya "dördüncü kişiyi davaya dahil edip etmeyeceği"nin sorulması yani davanın bedele dönüşmüş olup olmadığının saptanması gerekeceği-
“Borçlu” ile işlemde bulunan üçüncü kişinin “borçlunun kardeşi” olması halinde bu kişinin “borçlunun içinde bulunduğu durumu ve alacaklarına zarar verme kasdıyla hareket ettiğini bilen veya bilmesi gereken kişiler” (İİK 281/1) konumunda bulunduğundan, borçlu ile bu kişi arasındaki işlemin iptaline karar verilmesi gerekeceği- Tasarrufun iptali davalarında 3. kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde, 6183 s. K. mad. 31 uyarınca, üçüncü kişinin malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değerini aşmamak ve davacının alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere bedelle sorumlu tutulması gerektiği-
“Danışıklı” (muvazaalı) yapılmış olan icra takibinin (işleminin) iptali istemiyle açılmış olan tasarrufun iptali davasında mahkemece İcra ve İflas Yasasının 283/I maddesinde yer alan düzenleme benzetme yoluyla uygulanarak "işlemin iptaline gerek olmadan, davalılar arasındaki icra takibinin davacı yönünden geçersiz olduğunun tespitine" biçiminde karar verilmesi gerekeceği-
İptale tâbi tasarruf konusu taşınmazın (taşınırın) davalı (borçlu ile işlemde bulunan üçüncü kişi) tarafından elden çıkarılmış olması ve alıcının da iyi niyetli bulunması halinde mahkemece “taşınmazın (taşınırın) satış tarihindeki değerinin -alacak ve ferileri ile sınırlı olarak- davalıdan tahsiline” karar verilmesi gerekeceği (Tasarrufun iptali davasının kabulü halinde dava konusu taşınmazı "taşınırı" borçludan satın alan kişinin kötü niyetli olduğunun davacı-idare tarafından kanıtlanamaması halinde, davanın “bedel”e dönüşeceği "6183 s. K. mad. 31", borçludan aldığı taşınmazı "taşınırı" elinden çıkarmış olan davalının, bunun elden çıkarıldığı tarihteki keşfen belirlenen gerçek bedelini -davacı alacaklının alacağı ve eklentileriyle sınırlı olarak-davacıya ödemekle yükümlü olacağı)-
Dava konusu taşınmazın, dava dışı banka tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip sonucunda satışının istenmiş olması halinde, -satış yapıldığı takdirde tasarrufun iptali kararının infaz kabiliyeti kalmayacağından- mahkemece satışın sonucunun beklenerek satış bedelinden ipotek bedelinin mahsup edilerek kalan miktar yönünden davalı üçüncü kişinin sorumlu tutulması gerekeceği-