Mahkemece, mal rejiminin tasfiyesi ile davacı lehine hüküm altına alınan katılma alacağına kararın verildiği tarihten geçerli olmak üzere faiz uygulanmasına karar verilmesi gerekirken, yanlışa düşülerek davanın açıldığı tarihten itibaren faiz uygulanmasının isabetsiz olduğu, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden kararın, bu bölümünün düzeltilerek onanması gerekeceği-
Mal rejimi sözleşmesiyle yasal mal rejimin evlilik tarihinin başlangıcına götürüldüğü, mahkemece davacı tarafın artık değere katılma alacağı usulüne uygun olarak tespit edildiği- Edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklanan katılma alacağına ilişkin davalarda, karar tarihinden geçerli olarak faize hükmedilmesi gerektiği (TMK. mad. 239/2)-
Edinilmiş mallara katılma rejimi dışındaki diğer mal rejimlerinin benimsenmesine ilişkin sonradan yapılan 'düzenleme şeklinde mal ortaklığı sözleşmesi'nin ancak ileriye etkili olarak ve yapıldığı tarihten sonraki dönem için sonuç doğuracağı gözönünde bulundurulmadan; geçmişe etkili olarak, evlilik tarihinden itibaren geçerli olduğunun kabul edilmesinin hatalı olduğu ve bu durumda, dava konusu taşınmazların tamamının 743 s. TKM dönemindeki yasal mal rejimi olan mal ayrılığı rejimi döneminde edinildiğinin kabulü gerekeceği (743 s. TKM. mad. 170)- Mal ayrılığı rejiminde ise, mal rejiminin tasfiyesi isteğinde bulunan eşe tanınan hakkın "ayni" olmayıp, "şahsi alacak hakkı" niteliğinde katkı payı alacağı niteliğinde olduğu ve davacının ayni hak niteliğinde açtığı davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Mal rejimi sona erdiğinde eşlerin ya da mirasçılarının tasfiye davası sonucunda katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacak haklarının doğacağı, kural olarak, eşlerden birine ait mal varlığında, diğer tarafın mülkiyet veya başka ayni hak talebi söz konusu olamayacağı, mal rejiminin tasfiyesi isteğinde bulunan eşe ya da mirasçılarına tanınan hak ayni olmayıp, şahsi alacak hakkı olduğu, TMK'nun 239/1. fıkrasında; "katılma alacağı ve değer artış payının ayın veya para olarak ödenebileceği, ayrıca TMK.'nun 226/3.maddesi uyarınca "eşlerin, karşılıklı borçları ile ilgili düzenleme yapabilecekleri-
Tasfiyeye tabi tutulan bir malın mal rejiminin sona erdiği tarihteki durumu tasfiye kapsamına esas olup; sonradan malın durumunda meydana gelen değişiklikler tasfiye kapsamını etkilemeyeceği- Aracın mal rejiminin sona erme tarihi olan boşanma dava tarihindeki hasarsız halinin tasfiye anındaki sürüm değeri üzerinden katılma alacağının hesaplanması gerektiği-
Feri borç olan faiz borcunun akıbetinin asıl alacağa bağlı olduğu, aile mahkemesince hükmedilen asıl alacak hakkında tahsil edilmiş olduğuna göre, davacının ilk davadaki faiz hakkının karar tarihinden borcun icra takip dosyasına yatırıldığı tarihine kadar işleyecek kısım için devam ettiği, icra takibine dosya borcu yatırıldıktan sonraki döneme ilişkin faiz hakkının bulunmadığı- 
Katılma alacağı davasında, kabul edilen alacak katılma alacağı olduğuna göre TMK'nun 239/son maddesi uyarınca alacağa karar tarihinden geçerli olmak üzere faiz yürütülmesi gerekeceği-
TMK'nun 239. maddesi uyarınca, taraflar arasında aksine bir anlaşma bulunmadığından, belirlenen katılma alacağına karar tarihinden itibaren yasal faiz uygulanması gerektiği-
Şirket hisseleri, üç parça taşınmaz, davalı adına banka hesabındaki para ve araçla ilgili olarak açılan katılma alacağı isteğine ilişkin açılan davada, eklenecek değerlerden (TMK. mad. 229) ve denkleştirmeden (TMK. mad. 230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere edinilmiş malın (TMK. mad. 219) toplam değerinden mala ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK. mad. 231) yarısı üzerinden (TMK. mad. 236/1) tarafların kazanılmış hakları da dikkate alınarak katılma alacağının hesaplanması gerektiği- Borcun ayın olarak ödeme hakkı, borçlu eşe tanınmış olup, borcun ayın olarak ödenmesinin seçildiğinin dikkate alınması gerektiği- 
Kural olarak, anlaşmalı boşanma davasında taraflar arasında akdedilmiş olan boşanma protokolünde yer alan mal rejimi hukukundan kaynaklanan anlaşma maddelerinin mahkeme kararında yer alması veya protokolün mahkemece onaylanması gerekeceği- Mal rejiminden kaynaklanan taleplerin, boşanmanın ferilerinden olmadığından ayrıca dava konusu edilebilecekleri-