Artık değere katılma alacağı ve katkı payı alacağı isteğine ilişkin davada tarafların sulh oldukları görüldüğünden, sulh yapılan konular hakkında Mahkemece hüküm kurulması gerekirken dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmesinin hatalı olduğu-
Ölüm nedeniyle sona ermiş evlilikte ölen eşin mirasçısı tarafından açılmış mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkin davanın aile mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Davacının taşınır eşyanın aynına yönelik talebiyle ilgili olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerektiği-
Talep edilen Amerikan doları (USD) cinsinden alacağın dava tarihindeki Türk lirası karşılığı ile katılma alacağı üzerinden hesaplanan toplam alacak tutarı üzerinden alınması gereken nisbi karar ve ilam harcının ¼ ü oranındaki peşin kısmının tamamlatılmadıkça davanın esasına girilemeyeceği-
Davacı lehine hükmedilen alacak, katılma alacağı niteliğinde olup, TMK. mad. 239/son gereğince, karar tarihinden itibaren alacağa faiz yürütülmesi gerekirken, davalı aleyhine olacak şekilde keşif tarihinden itibaren faiz yürütülmüş olmasının hatalı olduğu-
Hak talebine konu edinilen taşınmazların 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğünden sonra iktisap edildiği görülmekte olup, mahkemece, davacı/birleşen dosya davacısının kademeli isteklerinden ayni hakkın devri sonucunu doğuran tapu iptal ve tescil talebinin kabul edilmesi suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş olmasını hatalı olduğu; mahkemece davacının hem asıl, hem de birleştirilen davalardaki kademeli tapu iptal/tescil talebinin reddedilerek; kademeli diğer talebi olan alacak talebi hakkında gösterilen deliller çerçevesinde incelenerek gerçekleşecek sonucu uyarınca bu konuda olumlu ya da olumsuz karar verilmesi gerektiği-
Boşanma dava tarihinden önce emekli olması nedeniyle davalıya ödenen veya ödenmesi gerektiği halde ödenmeyip aktarılan miktarın sorularak tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlenmesi ve TMK'nun 228/2.maddesi gereğince bu miktarın mal rejiminin sona erdiği tarihten sonraya isabet eden bölümünün peşin sermaye değerinin davalının kişisel malı olduğu dikkate alınarak bakiye miktarın artık değer kabul edilmesi ve buna göre davacının katılma alacağının hesaplanması gerektiği- Kooperatif üyeliğinin TMK'nun 235/1 maddesi uyarınca tasfiye tarihindeki (karar tarihindeki) güncel karşılığı bulunması ve bulunan bu değerin mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 01.01.2002 tarihi öncesinde ödenen bölümüne davacı kadının katkısının %077 olduğunun kabulü ile davacı ve davalının kişisel malları belirlendikten sonra 01.01.2002 tarihinden sonrasına karşılık gelen payın ise edinilmiş mal olduğunun kabulü ile yarısı üzerinde davacı eşin artık değere katılma alacağının bulunduğunun düşünülmesi, bu kabullere göre talep hakkında bir karar verilmesi gerektiği- Hükmedilen alacağın katkı payı alacağı bölümüne dava tarihinden itibaren; katılma alacağı kısmına karar tarihinden itibaren faiz başlatılması gerektiği-
Eşler, 2004 yılında evlenmiş, 2006 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmış olduklarından, mal rejiminin boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiş olduğu ve evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar, edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu- Tasfiyeye konu aracın evlilik birliği içinde satın alınarak davalı eş adına trafik siciline kaydedildiği, davalının, bu araç için kişisel malı olduğu savunmasında bulunmuşsa da, tasfiyeye konu aracın kişisel mal niteliğinde olmadığı, edinilmiş mal niteliğinde olduğu, satın alma tarihinde toplam 57.000-TL bedelle satın alındığı, bunun bir kısmının davalıya ait aracın satışından gelen para ile karşılandığı, ayrıca (18) ay vadeli kredi kullanıldığı, bu kredinin (9) taksidinin mal rejiminin sona erdiği boşanma dava tarihine kadar ödendiği, rejimin sona ermesinden sonraki dönemde ödenecek (9) taksit kaldığı anlaşıldığından, mahkemece, bilirkişiden ek rapor alınması ve aracın saptanacak sürüm bedeli yönünden ve alınan kredinin boşanma dava tarihinden sonrasına sarkan (9) taksitlik bölümü yönünden TMK'nun 230. maddesi uyarınca davalı lehine denkleştirme işlemi yapılması ve gerçekleşecek sonuca göre karar verilmesi gerektiği- TMK. mad. 239/3 uyarınca, aksine anlaşma yoksa, tasfiyenin sona ermesinden başlayarak katılma alacağına faiz yürütüleceği- Tasfiye tarihinin buna ilişkin mahkeme kararının verildiği tarih olduğu-
Birleşen davada kabul edilen katılma alacağına TMK'nun 239/son maddesi uyarınca mal rejiminin tasfiye tarihi olan karar tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Katılma alacağına karar tarihinden geçerli olarak faiz yürütülmesi gerektiği-