Mahkemece, davacının arttırdığı talep miktarları 12565 parsel sayılı taşınmaz için 132.500,00 TL iken talep aşılarak 150.000,00 TL katılma alacağına, 282 parsel sayılı taşınmaz yönünden 106.000,00 TL iken talep aşılarak 120.000,00 TL'ye hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu- Mahkemece, davalının annesinden devraldığı hisse edinilmiş mal olarak kabul edilip davacı lehine alacağa hükmedildiği, ne var ki, anneden davalıya yapılan bu devrin yukarıda açıklanan ilkelerden anlaşılacağı üzere bağış olarak kabulü gerekeceği, bu fiili karinenin aksini ispat yükünün davacı tarafta olduğu, davacı tarafın parası ödenerek taşınmazın davalının annesinden satın alındığını dosya kapsamından ispatlayamadığının anlaşıldığı, mahkemece, bu taşınmazın tamamı yönünden davalının kişisel mal olduğu ve tasfiyeye dahil edilemeyeceği gözetilip davacı tarafın alacak talebinin reddi gerekeceği- Davacı lehine hükmedilen alacağın, katılma alacağı niteliğinde olduğu, bu durumda Yargıtay'ın ve Dairemizin kökleşmiş uygulamalarına göre tasfiye tarihinin karar tarihi olduğu, mahkemece, karar tarihi olan 09.06.2016 tarihinden itibaren alacağa faiz yürütülmesi gerekirken, kararın kesinleştiği tarihten itibaren faiz yürütülmüş olmasının doğru olmadığı-
8. HD. 11.02.2019 T. E: 2017/8486, K: 1291-
Davacı mirasçı sağ eşin mal rejiminin tasfiyesi nedeniyle talep ettiği ve terekeye ait borç sayılan alacak miktarından, davanın mirasçılar arasında görülmesi nedeniyle, davacı da dahil bütün mirasçıların miras payları oranında sorumlu oldukları-
8. HD. 18.10.2018 T. E: 2016/12395, K: 17537-
Eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu tarihte edinilen taşınmazın, mal rejiminin sona erdiği boşanma dava tarihi itibariyle davalı erkek adına kayıtlı olup, bu tarihten sonra dava dışı üçüncü şahsa tapuda devredildiği, bu taşınmaz yönünden yasada öngörülen tasfiye tarihi itibariyle değer yerine devir tarihi itibariyle değer üzerinden yapılan hesaplamanın hükme esas alınmasının hatalı olduğu, mal rejimi sona erdiğinde mevcut olan taşınmazın tasfiye tarihi (bozma ile güncelliğini yitireceğinden bozmadan sonra verilecek karara en yakın tarih) itibariyle belirlenecek sürüm (rayiç) değer üzerinden davacının katılma alacağının hesaplanması gerektiği-
Tasfiye alacaklısının ayrık durumlar hariç ayni hak isteğinde bulunamayacağı, ancak borçlu eş isterse, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin dava sonuçlanıncaya kadar borcunu ayın olarak ödemeyi kabul edebileceği, bu kuralın istisnalarının 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 226/2. maddesinde (alacaklı eşin tasfiyeye konu paylı malda üstün yararını kanıtlaması) ve 240. maddesinde (aile konutu veya eşyanın söz konusu olması) tahdidi olarak belirtildiği-
8. HD. 14.03.2018 T. E: 2016/11059, K: 9300-
Tasfiyeye konu edilen malvarlığı şirket olduğu takdirde, şirketin mal rejiminin sona erdiği andaki durumu; o tarihteki ekonominin genel gidişatı, şirketin faaliyet gösterdiği sektörün konumu, büyüklüğü ve büyüme hızı, tasfiyeye konu şirketin bilanço değerleri, şirketin kullandığı teknoloji, makine ve tesisatın durumu ile araştırma geliştirme faaliyetleri (ARGE), ürettiği hizmet ve ürünleri pazarlama ile rekabet gücü, müşteri portföyü, organizasyonu ile yönetim kadrosu büyüme potansiyeli, şirketin değerlendirme anındaki satışlarına, kazançlarına, siparişlerine, nakit akışlarına ve finansal durumuna göre geleceğe ilişkin tahminler, kar dağıtım politikası, gelecekte planlanan sabit kıymet yatırımları, stratejisi, ekonominin genel arz ve talep kuralları göz önünde bulundurularak belirleneceği-
Artık değere katılma alacağı isteği-
Artık değere katılma alacağı isteği-