Kira sözleşmesinde kazaya neden olan araç 36 aylığına kiralanmış olup bu sözleşmenin geçerli olduğunun kabulü halinde işleten sıfatının kiracıya geçtiğinin de kabulü gerektiği- Mahkemece, aracın ruhsatından davalı tarafın araç kiralama işi ile uğraştığının anlaşılabildiği hususu da gözetilerek, uzun süreli ve 3.kişileri bağlayacak güçte bir kira sözleşmesinin bulunup bulunmadığı, aracın fiilen teslim edilip edilmediği, ekonomik yararlanmanın kime ait olduğu, kira sözleşmesi ve kira bedelinin maliye ve vergi dairelerine bildirilip bildirilmediği, gerektiğinde işleten ve kiracının ticari defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle kira sözleşmesinin fatura, ruhsat ve cari hesap hareketleri gibi yan delillerle desteklenip desteklenmediği, davalı kiralama şirketinin işletenlik sıfatının devam edip etmediği hususları detaylı bir şekilde araştırılarak ve tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Davalı sigorta şirketine kazanın ihbar edildiği tarihten itibaren temerrüde düştüğünün kabul edilmesi gerektiğinden kaza tarihinden itibaren faizle sorumlu tutulmasının doğru olmadığı; bu bozma sebebinin ise yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte olmadığı, kararın düzeltilerek onanması gerektiği-
Mahkemenin, dava şartı olarak belirlediği harç ve gider avansına yönelik ara kararında gider avansı, harç gibi gider gerektiren işlemleri kalem kalem açıklamak, her kalemin miktarını ayrı ayrı göstermek ve verilen kesin sürede yatırılmamasının sonuçlarını da açıkça yazmak zorunda olduğu-
Manevi tazminat davalarında avukatlık ücretinin, hüküm altına alınan miktar üzerinden AAÜT'nin 3. kısmına göre belirleneceği, manevi tazminatın tamamen reddi halinde ise, AAÜT'nin 10/3 maddesinde, avukatlık ücreti olarak tarifenin 2. kısım 2. bölümündeki miktarlara hükmolunacağı-
Trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davada, davalının haksız fiil sorumlusu olup herhangi bir ihtar ve ihbara gerek kalmaksızın kaza tarihinde yükümlü olduğu tüm borçlar yönünden temerrüde düşeceği; zarar görenin, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak temerrüt tarihinden itibaren faiz isteme hakkına sahip olduğu-
Hukuk mahkemesinin ceza mahkemesince belirlenen kusur oranları ile bağlı olmadığı; ceza yargılaması sonucunda belirlenen maddi olgunun hukuk mahkemesi için de bağlayıcı olduğu- Ceza mahkemesince, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olduğundan bu kararın maddi olgu yönünden bağlayıcı kabul edilemeyeceği- Mahkemece araçta meydana gelen hasar bedelinin, aracın onarımının ekonomik olup olmadığının, marka ve model yılına göre aracın piyasa değerinin belirlenmesi için konusunda uzman makine mühendisi bilirkişiden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Davacı vekili, müvekkilinin yaralanmasına neden olan olayda davalının tali oranında kusurlu olduğunu başvuru dilekçesinde açıkça belirttiğinden davacının kusur oranı yönünden talebini sınırlandırmış olduğu, davalının bu oranı aşan kusur oranı yönünden zımni feragatta bulunduğunun kabulü gerektiği-
Dava dilekçesinde talep edilen cenaze ve defin giderinin bir miktarı kabul edilmiş olup bu taleple ilgili olarak reddedilen miktar yönünden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT'ne göre davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Bilirkişi raporunda aracın onarımının ekonomik olmadığı aracın pertinin uygun bulunduğu belirtilmiş olup, mahkemece sovtajın kimde kalacağı konusunda davacının açık beyanı alınarak, sovtajı istememesi halinde trafikten çekme (veya hurda) belgesi de istenerek şimdiki gibi hasarlı aracın üzerindeki takyidatlardan ari (temiz) olarak davacı tarafından davalı sigortacıya teslimi kaydı ile yapılan kısmi ödeme düşülerek belirlenen tazminatın davacıya ödenmesine şeklinde karar verilmesi, aksi takdirde bilirkişi tarafından belirlenen bedelden sovtaj bedeli ve yapılan kısmi ödeme düşülerek tazminata hükmedilmesi gerektiği- Kasko Sigortası Genel Şartları uyarınca, sigortacı hasar miktarına ilişkin belgelerin kendisine verilmesinden itibaren en geç 15 gün içinde gerekli incelemeleri tamamlayıp hasar ve tazminat miktarını tesbit edip sigortalıya bildirmek zorunda olup, davacının sigorta şirketine müracaat ettiği tarihten 15 gün sonra davalı yönünden temerrüt oluşacağından faiz başlangıç tarihinin buna göre belirlenmesi gerektiği-
Mahkeme tarafından, kaza tespit tutanağının doğru olmadığı kabul edilmiş ise de; bu tutanak, resmi kolluk görevlileri tarafından düzenlenen, aksi sabit oluncaya kadar geçerli olan bir belge olup, tutanağın aksinin ispatı her zaman mümkün olmakla birlikte, tutanak içeriğinde yanlış tespitler bulunduğunun düşünüldüğü durumlarda, tutanak mümzilerinin dinlenilmesinde büyük fayda olduğundan tutanak mümzileri dinlenilmeden, tutanak içeriğinin doğru olmadığının kabulünün yerinde olmadığı- Kusur tespiti bakımından alınan raporların kaza tespit tutanağı ile kendi aralarında çelişkili olduğu açık olduğundan çelişki giderilmeden karar verilmesinin eksik inceleme mahiyetinde olduğu-