Bilirkişi raporları arasındaki çelişkilerin giderilmesi gerektiği- Santral kaynaklı bir zararın doğduğu bilirkişi incelemeleriyle tespiti ile; zarar hesaplanırken, brüt gelirden üretim giderleri çıkartılarak net gelir belirlenmeli ve hangi yıla ilişkin ürün zararı isteniyorsa o yıla ilişkin veriler esas alınacağı-
Davacının dava konusu taşınmazda dikili bulunan fıstık ağaçlarında meydana gelen ürün kaybı zararı nedeniyle tazminat talebinde bulunduğu, zeytin ağaçları nedeniyle ürün kaybı zararına ilişkin talebinin bulunmadığı gözetildiğinde mahkemece bilirkişi raporuna itibar edilerek zeytin ağaçlarında belirlenen ürün kaybı zararına hükmedilmesinin doğru olmadığı-.
Ceza Mahkemesi tarafından davaya konu olay ile ilgili 3/4 oranında haksız tahrik indirimi yapıldığı ve verilen bu hükmün doğrudan kesin olduğu anlaşıldığından, davalının eylemini haksız tahrik altında gerçekleştirdiği, maddi vakıa olarak kesinleşmiş ceza kararı ile tespit edildiği, belirlenen maddi tazminat miktarından tahrik indirimi 3/4 oranında bir indirim yapılması gerekirken gerekçesi gösterilmeden 1/4 oranında indirim yapılmasının yeterli olmayacağı-
Taşınmaz malikinin davacının dedesi olduğu, mahkemece mahallinde yapılan keşif sonrası düzenlenen fen bilirkişi raporunda ise dava konusu taşınmazının 235 nolu parsel olduğunun bildirildiği, bu defa mahkemece 235 parsel sayılı taşınmazın tapu kayıtlarının getirtildiği ve anılan taşınmazın malikinin dava dışı ve tanık olarak beyanı alınan kişi olduğu anlaşıldığından, davacının kendisine ait olduğunu ve zarar gördüğünü iddia ettiği evin öncelikle kime ait olduğunun ve hangi parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunduğunun fen bilirkişisi marifetiyle yapılacak keşifle belirlenmesi, bu hususta varsa taraf tanıklarının keşif mahallinde dinlenmesi ve bu aşamadan sonra uyuşmazlığın esası ile ilgili bir sonucu gidilmesi gerektiği-
Trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davada, davalı sigorta şirketi dışındaki davalı haksız fiil sorumlusu olup herhangi bir ihtar ve ihbara gerek kalmaksızın kaza tarihinde yükümlü olduğu tüm borçlar yönünden temerrüde düşeceğinden davacı dava dilekçesinde maddi ve manevi tazminata kaza tarihinden itibaren faize hükmedilmesini talep ettiği halde, mahkemece davalı sigorta şirketi bakımından tüm alacak için dava tarihi yerine dava ve ıslahla artırılan kısım bakımından ıslah tarihinden itibaren; davalı sigorta şirketi dışındaki davalı bakımından maddi tazminat yönünden kaza tarihi yerine dava ve ıslahla artırılan kısım bakımından ıslah tarihinden itibaren, manevi tazminat yönünden kaza tarihi yerine dava tarihinden itibaren faize hükmedilmiş olmasının doğru olmadığı- Manevi tazminatın tekliği ve bölünmezliği ilkesi gereği manevi zarar karşılığı olarak istenebilecek manevi tazminatın bölünerek istenemeyeceği-
Davacının “adam çalıştıran” konumunda olup, sahtecilik işlemi yapan çalışanını seçmede ve denetlemede TBK’nın 66. maddesi uyarınca özen yükümlülüğüne uygun davranması gerektiği, Yükümlülüğe aykırı davranılması halinde adam çalıştıranın zararın oluşumunda müterafik kusurlu kabul edileceği, mahkemece öncelikle tarafların kusur oranlarının tespit edileceği-
Mahkemece arıların ölüm nedeninin ve bu sonucun oluşmasında davalıların eyleminin etkisinin, gerekirse keşif icra edilerek ve arıcılık faaliyetinden anlayan bir bilirkişinin de yer aldığı uzman bilirkişi heyeti marifetiyle tespit edilmesi ve rapor sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Harita mühendisinden alınan asıl ve ek raporlar ve ziraat mühendisi raporları doğrultusunda; davacıya ait taşınmaza zarar verdiği iddia edilen atık suyun, davacının taşınmazına ulaşmadığı ve bu parsel ile atık suyun ilişkisinin tespit edilemediği anlaşıldığından, davacının iddia ettiği ürün zararının davalının eylemi sonucunda meydana geldiğinin ispat edilemediği-
Davacının kaçak olduğu iddiasıyla el konulan ve ceza yargılaması sırasında kendisine iade edilen traktörünü el koyma tarihi ile kendisine teslimine kadar geçen sürede kullanamamış olmaktan mütevellit zararını talep ettiği anlaşıldığından, bu husus üzerinde yeterince durulmadan ve uyuşmazlığın mahiyeti de gözetilerek, konusunda uzman bilirkişiden rapor alınmadan, davacının zararının oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise kapsamı belirlenmeden karar verilemeyeceği-
Aracın kaza günü yolcu taşımacılığı yapan araç olduğu, aracın kaza tarihini kapsayan taşımacılık mali sorumluluk sigortasının dava dışı sigorta şirketi nezdinde ölüm ve sakatlanma kişi başına 250.000,00 TL teminat limitli poliçeyle yapıldığı anlaşıldığından mahkemece, kazaya karışan aracın zorunlu taşımacılık mali sorumluluk sigortasının bulunması, trafik (zmss) sigortacısına ancak taşımacılık mali sorumluluk sigortası limitinin üzerinde bir zararın tespiti halinde limitin üzerinde kalan kısım yönünden başvurulabileceği, aktüer raporunda belirlenen tutarın (148.697,24 TL) taşımacılık mali sorumluluk sigortası limitini (250.000,00 TL) aşmadığı gözetildiğinde kazaya karışan aracın trafik (zmss) sigortacısı sigorta şirketine karşı açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiği-