"Yetki sözleşmesi" ile Türk mahkemelerinin esas davadaki yetkisinin kaldırılmış olmasının, Türk mahkemelerinin geçici hukuki himaye tedbiri olan "ihtiyati haciz kararı" vermesine engel teşkil etmeyeceği- İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için kesin bir ispat aranmamakta ise de, özellikle hukuki bir işlem söz konusu olduğunda, alacağın varlığının ve muaccel olduğunun yazılı bir belgeye veya belgeler zinciren dayanmasının tercih edilmesi gereken bir seçenek olduğu– İhtiyati haciz isteminin dayandığı hukuki vakıalardan biri olan ceza mahkemesi tarafından verilen "el koyma kararının" kaldırıldığı, İstanbul Altın Borsasının yazısında, "alıcı üyenin satın aldığı altının parasal karşılığını Borsanın Takasbankasında bulundurmak zorunda olduğu" belirtildiğinden, aleyhine ihtiyati haciz talep edilen şirketin Borsanın Takasbankasındaki hesabını dilediği şekilde kullanmasına engel bir halin bulunmadığı, söz konusu şirketlerin, başka bankalardaki hesapları veya mevcut malvarlığı üzerinde alacaklıların haklarını ihlal edecek şekilde hileli işlemlerde bulunduğuna ilişkin delil sunulmadığı, bu konuda bir iddiaya da yer verilmediği, aleyhine ihtiyati haciz istenen şirket yetkilisinin Cumhuriyet Başsavcılığında vermiş olduğu ifadenin, "alacağın mevcudiyeti" dışında diğer ihtiyati haciz sebeplerinin varlığı hakkında mahkemeye kanaat vermeye elverişli olmadığı-
Bonolara konulan (yazılan) "muacceliyet koşulu"nun (senetlerden birisinin vadesinde ödenmemesi, halinde diğer "sonraki" vadeli senetlerin de muaccel olacağına" ilişkin kaydın), taraflar arasında ayrıca düzenlenmiş bir sözleşme olmadıkça, geçersiz sayılacağı ve ihtiyati haciz talebinin de reddi gerekeceği-
Cari hesap faturası ve ihtarnameye dayanılarak ihtiyati haciz kararı verilemeyeceği–
İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için, borçlunun temerrüde düşürülmesi gerekli olmayıp, borcun muaccel olmasının (vadesinin gelmiş olmasının) yeterli olduğu–
Kamu düzenini ilgilendiren yetki kuralları dışında mahkeme, yetkisiz olduğunu kendiliğinden dikkate alamayacağından, çekten kaynaklanan alacağa ilişkin ihtiyati haciz istemi hakkında mahkemece kendiliğinden yetki hususu araştırılarak ‘yetki yönünden ihtiyati haciz isteminin reddine’ karar verilemeyeceği–
Genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın muaccel olabilmesi için, hesabın kat edildiğine dair ihtarın asıl borçluya usulüne uygun şekilde tebliğ edilmiş olması gerekeceği–
Talep edilen alacağın varlığının ve miktarının yargılamayı gerektirmesi halinde, ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği–
Çekin temlik cirosu ile devrinde, temlik fonksiyonu yanında garanti fonksiyonu da bulunduğundan, cirantanın ciro edip teslim ettiği çekle senedi veya senedin içerdiği hakları devretmenin yanı sıra ciro ettiği şahsa ve ondan sonra gelen maliklere karşı çekin içerdiği alacağın ödeneceği konusunda bir teminat borcu altına gireceği; ticari teamüllere göre factoring şirketine yapılan cironun temlik amacından çok garanti amacıyla yapıldığının kabulü gerekeceği–
Alacaklının İİK. m. 257/2 uyarınca mahkemeden ihtiyati haciz kararı almış olması halinde, ”takip tarihinde vadesi dolmamış olan senetleri” de bu ihtiyati haciz kararına dayanarak takibe koyabileceği-
Tedbir kararına taraf olmayan üçüncü kişi alacaklının ihtiyati haciz isteyebileceği–