İmzaya itirazının , icra mahkemesinin yapacağı inceleme sonucunda karara bağlanacağı- Mahkemece işin esasının incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi yerine, itiraz dilekçesinde geçen borcunun olmadığının tespiti talebini dikkate alarak açılan davanın İİK'nun 72. maddesine göre açılmış menfi tespit davası olduğu, bu davalara bakma görevinin genel mahkemelere ait olduğu gerekçesi ile reddine karar vermesinin isabetsiz olduğu-
“İmza inkarı” nedenine dayalı sahtelik iddiası hakkında genel nitelikteki HMK.’nun 209. maddesinin değil İİK.’nun 170. maddesinin uygulanması gerekeceği, buna karşın; sahtelik iddiasının “imza inkarı” dışında bir nedene dayanması halinde, bu durumda İcra İflas Kanununda özel bir düzenleme bulunmadığından, sorunun HMK.’nun 209. maddesinin uygulanarak çözümlenmesi gerekeceği- Son durumda; C. Savcılığınca veya mahkemece ayrıca bir “tedbir kararı” verilmesi gerekmediği; borçlu tarafından icra dairesine başvurulması halinde icra müdürlüğünce “sahtelik davası sonuna kadar icra takibinin durdurulması” gerekeceği, icra dairesinin bu konudaki olumsuz kararının borçlu tarafından süresiz şikayet(İİK.16/II.) konusu yapılabileceği, bu olasılıkta borçlu tarafından doğrudan doğruya icra mahkemesine de başvurulmasına yasal bir engel bulunmadığı, icra mahkemesinin bu başvuru üzerine, HMK.’nun 209/I maddesini re’sen dikkate alarak -hukuk mahkemesindeki (İİK. 72) veya ceza mahkemesindeki (TCK. 204,207,210)- sahtelik davası “bekletici mesele” yapılmadan “sahtelik davasında karar verilinceye kadar icra takibinin durdurulmasına” karar verilmesi gerekeceği
Bir davanın en fazla iki defa takipsiz bırakılabileceği, üçüncü defa takipsiz bırakılması halinde "davanın açılmamış sayılmasına" karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun, yasal süresi içerisinde takibe konu senedi itiraz konusu yapmasından sonra, dosya borcunu ödemiş olmasının, icra mahkemesinin borçlunun başvurusunu incelemesine engel teşkil etmeyeceği-
Bütün mahkemelerin her türlü kararlarını gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören anayasanın 141/III. maddesi ve ona paralel bir düzenleme içeren HMK.'nun 297. maddesinin bu amaçla kabul edilmiş olduğu-
Senetteki/çekteki imzanın borçluya ait olup olmadığı konusunda bilirkişice verilen raporlar arasında çelişki bulunması halinde bu çelişkinin giderilmesi için yeniden ve ehil kişilerden oluşturulacak kuruldan yeniden mütalaa alınması gerekeceği-
Tensip ara kararında avans miktarı belirtilmediği gibi, 2 haftalık kesin süre içerisinde avansın mahkeme veznesine yatırılmaması halinde sonucunun ne olacağı da belirtilmeden davanın usulden reddine karar verilemeyeceği-