İ.İ.K.’nun 170/son maddesine göre,İcra mahkemesince, itirazın kabulüne karar verilmesi halinde, senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunan alacaklının, senede dayanan takip konusu alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere tazminata ve alacağın %10'u oranında para cezasına mahkûm edileceği-
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte itiraz ve şikayetlerin İİK.nun 168. maddesinde öngörülen yasal beş günlük sürede yapılması gerekip, bu sürede itiraz etmeyen borçlu yönünden takibin kesinleşeceği, itiraz ve şikayetin şahsi olup, ancak başvuran açısından hüküm ifade edeceğinden, itiraz ve şikayette bulunmayan diğer borçlular yönünden hiçbir sonuç doğurmayacağı-
“İmza inkarı” nedenine dayalı sahtelik iddiası hakkında genel nitelikteki HMK.’nun 209. maddesinin değil İİK.’nun 170. maddesinin uygulanması gerekeceği, buna karşın; sahtelik iddiasının “imza inkarı” dışında bir nedene dayanması halinde, bu durumda İcra İflas Kanununda özel bir düzenleme bulunmadığından, sorunun HMK.’nun 209. maddesinin uygulanarak çözümlenmesi gerekeceği- Son durumda; C. Savcılığınca veya mahkemece ayrıca bir “tedbir kararı” verilmesi gerekmediği; borçlu tarafından icra dairesine başvurulması halinde icra müdürlüğünce “sahtelik davası sonuna kadar icra takibinin durdurulması” gerekeceği, icra dairesinin bu konudaki olumsuz kararının borçlu tarafından süresiz şikayet(İİK.16/II.) konusu yapılabileceği, bu olasılıkta borçlu tarafından doğrudan doğruya icra mahkemesine de başvurulmasına yasal bir engel bulunmadığı, icra mahkemesinin bu başvuru üzerine, HMK.’nun 209/I maddesini re’sen dikkate alarak -hukuk mahkemesindeki (İİK. 72) veya ceza mahkemesindeki (TCK. 204,207,210)- sahtelik davası “bekletici mesele” yapılmadan “sahtelik davasında karar verilinceye kadar icra takibinin durdurulmasına” karar verilmesi gerekeceği
“İmza inkarı” nedenine dayalı sahtelik iddiası hakkında genel nitelikteki HMK.’nun 209. maddesinin değil İİK.’nun 170. maddesinin uygulanması gerekeceği, buna karşın; sahtelik iddiasının “imza inkarı” dışında bir nedene dayanması halinde, bu durumda İcra İflas Kanununda özel bir düzenleme bulunmadığından, sorunun HMK.’nun 209. maddesinin uygulanarak çözümlenmesi gerekeceği- Son durumda; C. Savcılığınca veya mahkemece ayrıca bir “tedbir kararı” verilmesi gerekmediği; borçlu tarafından icra dairesine başvurulması halinde icra müdürlüğünce “sahtelik davası sonuna kadar icra takibinin durdurulması” gerekeceği, icra dairesinin bu konudaki olumsuz kararının borçlu tarafından süresiz şikayet (İİK.16/II.) konusu yapılabileceği, bu olasılıkta borçlu tarafından doğrudan doğruya icra mahkemesine de başvurulmasına yasal bir engel bulunmadığı, icra mahkemesinin bu başvuru üzerine, HMK.’nun 209/I maddesini re’sen dikkate alarak -hukuk mahkemesindeki (İİK. 72) veya ceza mahkemesindeki (TCK. 204,207,210)- sahtelik davası “bekletici mesele” yapılmadan “sahtelik davasında karar verilinceye kadar icra takibinin durdurulmasına” karar verilmesi gerekeceği
Ölü kişi hakkında takip yapılamayacağından, o takip dosyasında yapılan tüm işlemlerin yok hükmünde olduğu, bu sebeple mirasçılar hakkında yapılan takipte veya birleştirmeden sonra kıymet takdiri yapılmadığından, taşınmazın muris borçlu hakkında yapılan takipte belirlenen kıymet takdiri esas alınarak ihale edilmesinin usulsüz olduğu, geçerli bir kıymet takdirine dayanılmadan yapılan ihalenin feshinin gerekeceği-
Bilirkişi raporunda imzanın borçlu şirket yetkilisi eli ürünü olduğu ya da olmadığı yönünde kesin bir görüş bildiriminde bulunulmadığı, bu durumda bilirkişi raporunda yer alan belirsizliğin borçlu lehine yorumlanmasının zorunlu olduğu, zira takibe başlayan ve icra dosyasına sunduğu çekteki imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklı olup, bu iddiayı ispat külfetinin de alacaklıya ait olduğu-
İcra mahkemesince, yargılama sırasında takip durdurulmadığından borçlunun tazminat ve para cezasıyla sorumlu tutulamayacağı-
Diğer cirantaların imzalarının geçersiz olmasının sadece sahibi yönünden bir sonuç doğuracağı, keşidecinin borçlu şirketin imzaya bir itirazı bulunmadığına göre, başkasının imzasının geçersiz olduğunu ileri sürerek kambiyo sorumluluğundan kurtulamayacağı, geçersiz imza ciro zincirini bozmayacağından, mahkemenin ciro silsilesinin kopuk olduğu dolayısıyla alacaklının yetkili hamil olmadığı, çek iptali ve istirdat davaları sonucunda çek alacaklısının belirleneceği yönündeki gerekçesinin doğru olmadığı-