Sıra cetvelinin iptali istemine ilişkin davalarda mahkemece, İİK'nun 18. maddesi gereğince her zaman ilgililerin davaya dahil edilmesinin mümkün olduğu, hal böyle iken, 1. sıra alacaklısı davaya katılmadan karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi, sıra cetvelinin iptali davalarının da İİK'nın 18. maddesi gereğince duruşma yapılarak karar verilmesi gerekirken dosya üzerinden karar verilmesinin doğru olmadığı-
Aynı sıra cetveline yönelik farklı şikayetler hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmasının, kararların infazında da şüphe ve tereddütlere neden olarak uyuşmazlıkların uzun süre devam etmesi ihtimali doğurabileceği-
Sıra cetvelinin, ilk kesin haczin konulduğu icra dosyasında düzenlenmesi gerekeceği-
Kesinleşme tarihleri aynı olan takiplerde dosyaya yatan bedelin garameten paylaştırılması şeklinde yapılan sıra cetvelinin usulüne uygun olduğu-
Cetvel suretinin tebliğinden yedi gün içinde her alacaklının takibin icra edildiği mahal mahkemesinde alakadarlar aleyhine dava etmek suretiyle cetvel münderecatına itiraz edebileceği-
Davalının sıra cetvelinin 1. sırasında yer alan alacağının dayanağı olan çekin, en geç düzenlenebileceğinin kabulü gereken tarih olan ibraz tarihinin, takip tarihinin ve haciz tarihinin; davacının alacaklı olduğu dosyada, alacağın dayanağı olan çekin ibraz tarihi, ihtiyati haciz tarihi ve takip tarihinden önce olduğu, bu durumda davalı alacağının daha önce doğduğunun kabulü gerektiği, buna göre de sonraki tarihte doğan davacı alacağı bakımından muvazaa yaratılamayacağı- Davanın kabulü halinde bu tür davalarda kıyasen uygulanan İİK'nın 235/3. maddesi uyarınca sıra cetvelinde davalıya ayrılan payın yargılama giderleri ve vekalet ücreti de dahil olmak üzere öncelikle davacıya tahsisine, artan kısım bulunması halinde davalıya verilmesine karar verilmesi, sıranın değiştirilmesine ya da iptaline ya da sıra cetvelinin iptaline karar verilmemesi gerekeceği, sıra cetveline itiraz davaları sonunda verilen hükmün, sadece davanın tarafları bakımından sonuç doğuracağı ve verilen kabul kararı ile durumun tespiti ile yetinilmeyip, eda hükmü kurulması gerekeceği-
Tebliğ memurunun şikayetçi vekilinin taşındığına dair bilgiyi veren, komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarının beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatmasının, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekli iken bu işlemi gerçekleştirmemesinin yapılan işlemi geçersiz kıldığı, kaldı ki, şikayetçi vekiline aynı adreste 17.01.2014 tarihinde satış ilanının usule uygun tebliğ edilmesinin, Barodan temin edilen adresin mevcut adresle aynı olması şikayetçi vekilinin mevcut adresten taşınmadıklarına dair iddiasını destekler nitelikte olduğu, bu durumda mahkemece şikayetin süresinde olduğunun kabulü ile esasa girilerek bir karar verilmesi gerekeceği-
İcra dosyasında yetki belgesinin dayanağı vekaletnamenin bulunması, yetkili kılınan avukatın vekaletname ve yetki belgesi uyarınca haciz talebinde bulunulması ve bunun aksinin yetkili kılan avukat tarafından ileri sürülmediğine göre yapılan işlemin geçerli olduğu-
Şikayet eden tarafından yargılama ve temyiz aşamasında dava dışı borçlu tarafından şikayet edilen aleyhine menfi tespit davası açıldığı, bu davanın sonucu, mevcut davayı, gerek sıra cetveli yönünden gerekse hacizlerin konusu yönünden etkileyeceğinden, menfi tespit davasının sonucu beklenerek sıra cetveline şikayetin bu davanın sonucuna göre değerlendirilmesi gerekeceği-
Mahkemece, tüzel kişiliği haiz Fon tarafından İİK hükümlerinden yararlanılarak düzenlenen ve idari işlem niteliğinde bulunan sıra cetvelinin dava konusu edildiği, davalı müflis TYT Bank iflas idaresinin TMSF adına tasfiye yürüttüğü, gerçek hasmın TMSF olduğu, bu cetvelde davacı tarafın alacağı ile ilgili alınan kararın iptalini amaçlayan davacının, alacağının bulunup bulunmadığı, alacağı varsa cetvelin davacı alacağı ile ilgili kısmının iptali ile ilgili inceleme yapıp karar vermenin Adli Yargının görevi dahilinde olmadığı, anılan kararın iptali üzerine idarece yeni bir karar alınarak davacının alacağının cetvele kayıt ve kabulüne karar verileceğinin gözetilmemesinin doğru olmadığı-