Şikayetçilerin vekillerinin iddiaları takip hukuku kuralları çerçevesinde icra müdürlüğünce yapılması gereken hesaplamaya yönelik olup, bu konuda çıkan uyuşmazlık şikayet mahiyetinde olup icra mahkemesince çözümlenmesi gerekeceği, bu nedenle, mahkemece uyuşmazlığın esası incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacı vekili davalının alacağının esasına itiraz ettiğinden ve davacı alacağının Adalet Bakanlığı'na Ait Depo ve Garajlarda Muhafaza Edilen Mahcuz Mallar İçin Alınacak Ücret Hakkındaki Tebliğ gereğince sınırlandırılması gerektiğinden, İİK'nın 142/1. maddesi uyarınca uyuşmazlığın genel mahkemede çözülmesi gerekeceği, bu nedenle, mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekeceği-
Davacı vekili, davalı alacaklının alacağının sıra cetveline kabul edilen miktarda olmadığı, hesap şeklinin hatalı olduğu iddiasına dayalı olarak istemde bulunduğundan, itirazının, alacağın esasına ilişkin olduğu, bu durumda, mahkemece, işin esası hakkında inceleme yapılarak bir karar verilmesi gerekeceği-
Sıra cetvelinde rüçhanlı olarak yazılacak vekalet ücretinin tespiti gerektiğinden uyuşmazlığın genel mahkemede çözülmesi gerektiği (İİK. mad. 142/1), icra mahkemesine yapılan başvurunun usulden reddine karar verilmesi gerektiği (HMK. mad. 114/1, 115/2)-
Sıra cetveline ilişkin şikayetin, kendine pay ayrılan ve şikayet sonucundan etkilenecek olan alacaklılara yöneltilmesi gerektiği- 6352 sayılı Yasa ile getirilen değişikliğinin, takip tarihinden itibaren değil, haciz, satış gibi başlatılan her bir takip işlemi tarihi esas alınarak uygulanacağı- Sıra cetveline ilişkin şikayet olunanın haciz tarihleri itibariyle, değişiklikten önceki İİK hükümlerinin uygulanması gerektiği- Bir talepte bulunan tarafın bununla ilgili masrafları peşin olarak vermesi gerektiği- K. takdiri kesinleşmeden satış yapılmamakla birlikte, kıymet takdiri yapılmadan da satış istenebileceği- Bir yıllık satış isteme süreci içinde taşınmaz başka bir dosyadan satılmış ise; o tarihe kadar satış talebinde bulunmayanın, satış talebinde ya da o satıştan kendi dosyası için yararlanma talebinde bulunmasına gerek kalmaksızın haczinin ayakta olacağı- İİK. mad. 106 uyarınca, bir yıl içinde satış talebinde bulunması ve masrafın yatırması halinde, şikayet olunan alacaklı kendisine Yasa ile yüklenen işlemleri yerine getirdiğinden, haczinin ayakta olduğunun kabulü gerektiği; icra müdürünün satış isteme talebinin reddi kararına karşı süreli şikayet yoluna başvurulmadığı gerekçesiyle haczin düştüğü sonucuna varılmasının isabetsiz olacağı-
Talepte bulunan tarafın bununla ilgili masrafları peşin olarak vereceği (İİK. mad. 59)- 6352 s. Yasa ile yapılan değişikliklerin, takip tarihinden itibaren değil, haciz, satış gibi başlatılan her bir takip işlemi tarihi esas alınarak uygulanacağı- Tedbir kararında açıkça, "cebri icra yoluyla satılamaz" şeklinde bir açıklık yok ise, bu tedbir kararının taşınmazın cebri icra yoluyla satışını önlemeyeceği- Taşınmaz üzerindeki satış ve devri önleyici şerhin, İİK'nın 106. maddesindeki hak düşürücü sürelerin işlemesini engeller nitelikte olmadığı, şikayetçinin, şerhin konulduğu tarihe kadar satış isteyebileceği gibi, şerhin konulmasından sonra tedbirin kalkması ihtimaline binaen haczinin düşmemesi için İİK. mad. 106'daki sürelerde satış talebinde bulunması ve haczinin düşmemesini sağladıktan sonra kamulaştırma bedelinin, satış talebi mahiyetinde kendi dosyasına gönderilmesini talep etmesinin mümkün olduğu- Şikayetçinin haczinin düştüğünden, sıra cetveline itirazda bulunmakta hukuki yararının bulunmadığı ve bu sebeple HMK. mad. 114/1-h ve 115/2 uyarınca sıra cetveline yönelik şikayetin usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Dava dışı alacaklının, geçerli temlik sözleşmesi ile vergi dairesinden olan KDV iadesi alacağını şikayetçiye temlik ettiği anlaşılmış ve temlik tarihindeki doğmuş olan KDV iade alacağı artık şikayetçiye ait olduğundan, bu alacak üzerine şikayet olunan tarafından haciz konulmasının mümkün olmadığı-
Temliknamenin tek başına davalının borçludan gerçek bir alacağı olduğunu ortaya koymayacağı, borçlunun "borca karşılık davalıya alacağını temlik ettiği" yönündeki soyut açıklamalarının davalının alacağının gerçek olduğunu ispata yeterli olmadığı-
Aynı sıra cetveline yönelik farklı şikayetler hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmasının; kararların infazında da şüphe ve tereddütlere neden olması sonucunu doğurabileceği-