Sıra cetveline itiraz davalarında davalının alacağının gerçek olduğunu ispat etmek zorunda olmasına rağmen, maaş hacizlerinde üst sıralarda bulunan alacaklar aleyhine açılan davalar genel muvazaa mahiyetinde olup bu davalarda genel ispat kurallarının geçerli olduğu- Bu durumda mahkemece, davanın genel muvazaa davası olarak kabul edilip, ispat yükünün de davacıya yüklenerek uyuşmazlığın TBK'nın 19. maddesinde düzenlenmiş genel muvazaa ilkelerine uygun olarak çözümlenmesi gerekirken ispat yükünün davalıya yüklenmesi suretiyle sonuca gidilmesinin doğru olmadığı- Kabule göre de mahkemenin söz konusu maaş hacziyle ilgili sıralamayı iptal ile yetinmesi gerekirken, davalıya ayrılan payın davacı alacağına tahsis edilmesinin de isabetsiz olduğu-
İtiraz, alacağın esas ve miktarına yönelik ise dava yoluyla genel mahkemede, yalnız sıraya ilişkin ise icra mahkemesinde ileri sürülmesi gerektiği- Motorlu Taşıtlar Vergisinin muhafaza masraflarından önce ödenip ödenmeyeceği hususu icra mahkemesinde şikayet yoluyla çözülebilir ise de, yediemin ücretinin miktarı yani yediemine ödenen ücretin sıra cetvelinde ödenen kadar olup olmadığı genel mahkemelerde yapılacak yargılama sırasında çözümlenebileceği- Muhafaza masraflarının tespitinde yedieminin kendi tarifesi değil Adalet Bakanlığınca belirlenen tarifenin uygulanacağına ilişkin bu belirlemenin genel mahkemelere ait olduğu-
İİK. mad. 363 uyarınca, tefhimden itibaren kanun yolu süresinin başlaması için hükmün, HMK. mad. 298/3 ve 294/3 uyarınca yazılıp, tefhim edilmesi gerektiği- Taraf vekillerinin yüzüne karşı tefhim edilen kısa karada, gerekçeli karar tüm unsurlarıyla tefhim edilmemesi halinde, kanun yolu süresinin tefhimden değil, gerekçeli kararın "tebliğinden" itibaren başlayacağı-
Motorlu Taşıtlar Vergisinin muhafaza masraflarından önce ödenip ödenmeyeceği hususu icra mahkemesinde şikayet yoluyla çözülebilir ise de yediemin ücretinin miktarı yani yediemine ödenen ücretin sıra cetveline ödenen kadar olup olmadığı iddiasının genel mahkemelerde yapılacak yargılama sırasında çözümlenebileceği- Dairenin yerleşik içtihatlarına göre muhafaza masraflarının tespitinde yedieminin kendi tarifesi değil Adalet Bakanlığınca belirlenen tarifenin uygulanacağına ilişkin bu belirlemenin genel mahkemelere ait olduğu-
Asıl davanın muvazaa iddiasına dayalı tasarrufun iptali, birleşen davaların sıra cetveline itiraz davası olduğu- Aynı sıra cetveline yönelik farklı şikayetlerin birlikte incelenerek varılacak sonuçlar çerçevesinde tek bir karar verilmesi gerektiği- Sıra cetveline itiraz davalarında tahsil hükmü içeren eda hükmü kurulmadığından, maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
İpotek tarihi, iptal davasından önceki tarih olsa da, sıra cetvelinde paylaşıma konu taşınmaza ilişkin tasarrufu iptal ettiren davacı alacaklının öncelik hakkı olduğu-
Maaş haczinin muvazaalı oluşturulduğu ileri sürülerek açılan davanın "sıra cetveline itiraz" sayılmayacağı, genel hükümlere göre çözülmesi gerektiği-
Paranın enflasyon karşısında kıymet yitirmesini önleyebilecek olan ve para üzerinde tasarrufta bulunma kudretini elinde bulunduran icra müdürlüğünün, ihale bedelini vadesiz mevduat hesabında bekletmek yerine vadeli bir hesapta tutması gerektiği, mülkiyet hakkının korunması ödevinin gerektirdiği pozitif yükümlülüklerin, ihale bedelinin nemalandırılması tedbirinin alınmasını da içerdiği-
Yediemin alacağının tüm alacaklıları ilgilendiren masraf olduğundan, MTV alacağına önceliğinin olduğu, ancak muhafaza için alınacak bu ücretin tespitinde Adalet Bakanlığına ait depo ve garajlarda muhafaza edilen mallar için alınacak ücret tarifesinin hakkında tebliğin 3 ve 4. maddeleri nazara alınması gerektiği dikkate alınarak sıra cetveli düzenlenirken yediemin için anılan tarifenin 4. maddesinde belirtilen azami haddi aşmayacak şekilde ücret belirlenmesi gerektiği ve bu belirlemede genel mahkemelerin görevli olduğu-
İçtihadı birleştirme kararlarının benzer hukuki konularda Yargıtay Genel Kurullarını, dairelerini ve adliye mahkemelerini bağladığı-Süresi içinde yapılan satış talebinin icra müdürlüğünce reddine karar verilmiş olması hâlinde, bu karar aleyhine şikâyet yoluna başvurulmasa dahi haczin ayakta olduğunun kabulü gerekeceği-