Tasarrufun iptali istemine ilişkin olan davada, harcın dava değeri tasarrufa konu taşınmazın tasarruf tarihindeki değeri ile takip çıkışı alacak miktarından hangisi düşük ise düşük olan tutardan ibaret olduğu- Mahkemece davacı yandan başvuru harcı ve nisbi peşin harç alınmadan davanın bitirilmesinin doğru olmadığı- Davacının yargı harçlarını ödeme yükümü altında olduğu anlaşıldığına göre, eksik peşin nispi karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça eldeki davaya devam etme olanağı bulunmadığı- Aksi halin kabulünde, harç kaybı yanında, istinaf ve temyiz sınırlarına göre tarafların kanun yoluna başvuru hakkının elinden alınmasına neden olacağından hukuki dinlenilme hakkının ihlali sonucunu doğuracağı-
İstinaf mahkemelerinin hukuki denetim yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak tahkikat sonucuna göre yeniden karar verme yetkisini haiz olan bir hüküm mahkemesi olduğu kabul edilirken, diğer taraftan da söz konusu hükümle bir nevi eksik inceleme gerekçesiyle dosyanın mahalline geri gönderilmesinin kabul edildiği- Dar istinaf sisteminin amacına uygun olarak istinaf mahkemelerinin hukuki denetim görevini yerine getirirken gerektiğinde yeniden tahkikat ve inceleme yapmalarına imkân verecek bir uygulamanın benimsenmesinin ancak ortada hukuki ve maddi vakıa denetimine konu olacak verilerin bulunmaması hâlinde ise tahkikatın yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye geri gönderilmesi gerektiği- Olaya ve maddi delillere en yakın olan mahkemenin ilk derece mahkemesi olduğu-
Tasarrufun iptali davasında davacının ancak boşanmanın muvazaalı olduğunu, boşanmaya rağmen tarafların birlikte yaşamaya devam ettiğini ispatlaması halinde, taşınmaz devrinin iptaline karar verileceği- Somut olayda, davacı tarafından boşanma davasının muvazaalı olduğu ve davalı İ. ile dava dışının boşanma davasından sonra birlikte yaşadıklarının iddia ve ispat edilmediği, boşanma dosyasında dava dilekçesinde ileri sürülen iddialar ile dava dilekçesi ekinde bulunan ve boşanmaya dayanak olarak sunulan mesajların içerikleri birlikte değerlendirildiğinde şiddetli geçimsizlik nedeniyle açılan boşanma davasının muvazaalı olmadığı, boşanma protokolünün imzalandığı tarihte ve taşınmazın devir tarihinde davalı çocukların yaşlarının 18'den küçük olduğu, ayrıca taşınmazın boşanma protokolü uyarınca davalılara karşılıksız olarak devredilmeyip, boşanma davasının davacısı olan annelerinin boşanma davasındaki maddi, manevi tazminat talebi ile ziynet eşyası, katkı payı, katılım payı, değer artış payı talebi karşılığında devredildiği, devrin amacının davacıdan mal kaçırmak olmadığı-
Davaya konu olan uyuşmazlığın, dava dışı şirketle davacı şirket arasında organik bağ bulunup bulunmadığı ve buna bağlı olarak tüzel kişilik perdesinin kaldırılmasıyla dava dışı şirketin davalıya olan borcu nedeniyle başlatılan takip nedeniyle davacı şirketin sorumlu tutulup tutulamayacağı noktasında toplandığı-Somut olayda her ne kadar davalı taraf davacı şirket ile dava dışı ......Ltd.Şti üzerinden ticaret yaptıklarını, davacı şirket ile dava dışı şirket arasında organik bağ bulunduğunu savunmuş ise de davacı şirket ile işbu dava dışı şirketin borçlarını ödememek amacıyla muvazaalı işlemler yaptığına(muvazaalı biçimde borç ilişkileri oluşturduğuna) dair dosya kapsamında yeterli delil bulunmadığının anlaşıldığı, şirketler arasında organik bağ bulunsa dahi tüzel kişilik perdesinin aralanmasını gerektirir durum olmadığı gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali istemine ilişkin olan davada, harcın dava değeri tasarrufa konu taşınmazın tasarruf tarihindeki değeri ile takip çıkışı alacak miktarından hangisi düşük ise düşük olan tutardan ibaret olduğu-
Mirasbırakanın sözleşmenin yapıldığı tarihte yetmiş altı yaşında ve yüz kilo ağırlığında olduğu, fiziksel durumu ve rahatsızlıkları nedeniyle kendi ihtiyaçlarını karşılayamadığı, kilosu ve rahatsızlığından ötürü ihtiyaçlarının kimi zaman üç dört kişi tarafından ancak sağlanabildiği, yemeklerinin en az bir buçuk iki saatte yedirilebildiği, özetle bu nevi hastalıkları olan yaşlı bir kişiye karşı bakım ihtiyacının yerine getirilmesi için diğerlerine oranla çok daha fazla efor ve güç sarfedilmesi gerektiği, dolayısıyla yetmiş altı yaşında, tekerlekli sandalyeye mahkum olarak ve tek başına yaşayan mirasbırakanın sözleşme tarihinden önce de kendisiyle ilgilenen davalıyla bakım sözleşmesi yapmakta haklı ve makul nedeninin bulunduğu- Murisin ivazlı bir sözleşme olan ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapmayı tercih ettiği, söz konusu temlikte mirasçıdan mal kaçırma iradesinin değil bakımını sağlama iradesini üstün tuttuğu, davalının da bakım borcunu yerine getirdiği, mirasbırakanın içinde bulunduğu özel durum, bakım ihtiyacının ağırlığı ve devredilen taşınmazların niteliği gözetildiğinde; tüm taşınmazların devredilmiş olması sebebiyle makul sınırın aşıldığından da söz edilemeyeceği sonucuna varıldığından asıl ve birleştirilen davanın reddi gerektiği-
Davalı A.B.'nin ..... Noterliğince düzenlenen 18.05.2005 tarihli ve .... yevmiye numaralı vekâletname ile taşınmaz alım ve satış işlemlerini yapmak üzere kardeşi olan davalı B.B.' yi vekil tayin ettiği, davalı B.B. tarafından anılan vekâletname kullanılarak yüklenici olan davalı A.B.' ye ait bağımsız bölümün 07.07.2007 tarihli harici satış sözleşmesiyle 110.000,00 TL satış bedeli karşılığında davacıya teslim edildiği, banka kaydına göre satış bedeli olarak 100.000,00 TL ödendiği, davalı B.B.' yin kalan 10.000,00 TL’nin çek aracılığıyla ödendiğini kabul ettiği, dava konusu bağımsız bölümün 10.11.2005 tarihinde kat irtifakı tesisi işlemi ile davalı A.B.adına tescil edildiği, ayrıca bağımsız bölüme ilişkin olarak davacı ile davalı A.B.arasında 06.06.2008 tarihli kira sözleşmesi düzenlendiği, 04.06.2009 tarihli azilname ile davalı B.B.' yin vekillik görevinden azledilmesi sonrasında davalı A.B.tarafından dava konusu bağımsız bölümün 28.05.2010 tarihinde davalı M.T' ye satış yoluyla devredildiği, tapu kaydında satış bedelinin 29.000,00 TL olarak gösterildiği ancak bu tutarın ödendiğinin ispatlanamadığı, ayrıca bilirkişi raporunda bağımsız bölümün değerinin 106.000,00 TL olarak belirlendiği, diğer taraftan davalı M.T. tarafından ..... 42. Noterliğince düzenlenen 11.06.2010 tarihli ve ..... yevmiye numaralı vekâletname ile dava konusu bağımsız bölümü dilediği kişiye dilediği bedel ve koşullarda satmak üzere davalı A.B.' yi vekil tayin ettiği, öte yandan davalı M.T.’nin ihtarname ile davacının bağımsız bölümü tahliye etmesini ve 8 aylık kira bedelini ödemesini talep etmesi üzerine davacının ihtarnameyle taşınmazın adına tescil edilmemesi hâlinde yasal haklarını kullanacağını ve tapu iptali ve tescil davası açacağını belirtmesi sonrasında davalı M.T. tarafından davacı aleyhine el atmanın önlenmesi ve ecrimisil istemiyle açılan davanın takip edilmemesi nedeniyle  açılmamış sayılmasına dair verilen kararın taraflarca temyiz edilmeksizin kesinleştiği, dava konusu bağımsız bölümde hâlen davacının oturduğu gibi davalı A.B. tarafından bağımsız bölümün satışı sonrasında emlak vergilerinin ödendiğine dair belge asıllarının sunulduğu, davalı M.T. hakkında düzenlenen 23.05.2017 tarihli emlak mükellefiyetine ilişkin belgede adres olarak davalı A.B.'nin kızının adresinin gösterildiği, yine  davacı tanığı A.K.'nin davalı A.B.'nin taşınmazı emaneten davalı M.T' ye devrettiğini ve karşılığında para almadığını bildiğini beyan ettiği-02.05.1996 tarihli vekâletnameyle taşınmaz satışı işlemi yapmak üzere vekil tayin edilen B.B. tarafından yüklenici olan davalı A.B.' ye ait bağımsız bölümün 07.07.2007 tarihli harici satış sözleşmesiyle 110.000,00 TL bedelle satılarak davacıya teslim edildiği ve davacının edimini yerine getirerek bedeli ödediği gözetildiğinde harici satış sözleşmesinin geçerli olduğu gibi davalıların diğer davalıya yapılan devrin muvazaalı olduğu yönündeki beyan ve açıklamaları davalı M.T. bakımından bir sonuç doğurmasa da adı geçen davalının iyiniyetli olmadığı, kendisine yapılan devrin muvazaalı olduğunun açıklanan deliller kapsamında davacı tarafça ispat edildiği-
Tasarrufun iptali istemine ilişkin olan davada, harcın dava değeri tasarrufa konu taşınmazın tasarruf tarihindeki değeri ile takip çıkışı alacak miktarından hangisi düşük ise düşük olan tutardan ibaret olduğu- Mahkemece davacı yandan başvuru harcı ve nisbi peşin harç alınmadan davanın bitirilmesinin doğru olmadığı- Davacının yargı harçlarını ödeme yükümü altında olduğu anlaşıldığına göre, eksik peşin nispi karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça eldeki davaya devam etme olanağı bulunmadığı- Aksi halin kabulünde, harç kaybı yanında, istinaf ve temyiz sınırlarına göre tarafların kanun yoluna başvuru hakkının elinden alınmasına neden olacağından hukuki dinlenilme hakkının ihlali sonucunu doğuracağı-
Muvazaa nedeniyle açılan tasarrufun iptali davasında, inceleme konusu talebin nev-i ve niteliği ile dosya kapsamı gözetildiğinde, ihtiyati haciz verilmemesi halinde hakkın elde edilmesinin talep eden açısından önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale geleceği-