Vekâletin kötüye kullanılması ve muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davalarda kural olarak hak düşürücü süre ve zamanaşımı süresinin olmadığı- Her iki dava bakımından da ispat yükünün davacı tarafta olduğu- Tanık beyanlarından davaya konu taşınmazın davalının parasıyla alındığı ancak tapu kaydının miras bırakan adına oluşturulduğu, davalı ve annesinin söz konusu taşınmazda oturdukları, vekâletlerin taşınmazı kullanan davalıya intikal amacıyla iradi olarak verildiği, davacıların kandırılmak suretiyle vekâletlerinin alınıp zararlandırıldıkları yönünde somut bir neden ileri süremedikleri, aksine tüm dosya kapsamına ve tanık beyanlarına göre dava konusu payların temlikinin iradî olduğu, talimata aykırı hareket edildiği ve vekâlet görevinin kötüye kullanıldığı iddialarının kanıtlanamadığı, annenin payı ile birlikte bu hissenin de ardışık işlemle yine aynı tarihte davalıya intikal ettiği, bütün işlemlerin aynı anda ve aynı amaçla yapıldığı göz önüne alındığında murisin diğer mirasçılardan mal kaçırma kastının bulunduğundan da söz edilemeyeceği, zira annenin ve diğer mirasçıların amacının davalıya oturduğu taşınmazdaki paylarını rızalarıyla temlik etmek olduğu sonucuna ulaşıldığından her iki hukuki nedene dayalı ispatlanamayan davanın reddi gerektiği-
Miras bırakanın eşinin 03.03.2012 tarihinde öldüğü ve Bağcılar ilçesinde eşine ait bir taşınmaz bulunduğu, bu taşınmazdan kira geliri elde ettikleri, miras bırakan ve eşinin ekonomik durumunun iyi olduğu, miras bırakanın asıl irade ve amacının, tek oğlu olan ve ikinci evliliğini yapmayı planlayan oğluna dava konusu taşınmazı devrederek diğer mirasçılardan mal kaçırmak olduğu, muvazaa yönündeki iddianın davacı tarafça ispatlandığı, davalının ise savunmasını usulünce kanıtlayamadığı anlaşıldığından davanın kabulü gerektiği-
Miras bırakanın davaya konu temliki mirasçılarından mal kaçırma amacıyla yaptığı dinlenen tanıklar tarafından somut olgularla ifade edilmediği gibi çocuklarından birini diğerine göre üstün tutarak mal bırakmamasını gerektirecek herhangi bir olumsuz ilişkisi ya da miras bırakan ile davacı arasında temlik tarihinde mal kaçırmayı gerektirecek bir husumeti ortaya konulmadığı, davanın kabulü halinde hak sahibi olacak olan davalı tanığının "satışın muvazaalı olmadığı, murisin kendisine ve diğer çocuklarına da yardım yaptığı ve mal verdiği, kardeşlerinin babalarıyla birlikte çiftçilik yaptığı ve geçimlerini bu şekilde sağladıkları, murisin erkek çocuklarını kız çocuklarından ayırt etmediği" yönünde beyanda bulunduğu, miras bırakanın geriye mal varlığı bırakması tek başına mal kaçırma iradesi olmadığını göstermese de, davacı kızından isteyen bir kişinin hiç mal bırakmama ya da mal varlığına oranla daha az miktarda bir mal bırakma eğilimi ile hareket edeceği, davacının geriye on dört parça taşınmazının kaldığı, tüm dosya kapsamıyla bir arada değerlendirildiğinde; davacı tarafın miras bırakanın mal kaçırma kastı ile hareket ettiğini kanıtladığını söyleyebilme olanağının bulunmadığı- "Davalıların temlik tarihlerindeki yaşları ve ekonomik durumlarının dava konusu taşınmazı edinmeye elverişli olmaması, her iki temlikin murisin altı erkek çocuğuna yapıldığı, davalı tanığı "mirastan pay aldığı için satışa karşı çıkmadığını" belirttiğinden beyanına itibar edilemeyeceği, murisin en kıymetli taşınmazını kız çocuklarından mal kaçırmak için altı erkek çocuğuna paylaştırdığı, yapılan devrin bedelsiz, mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğu kanıtlandığından davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği" görüşünün HGK çoğunluğunca kabul edilmediği-
Miras bırakanın sağlığında hak dengesini gözeten paylaştırma savunmasının ancak mirasçılar arasında söz konusu olabileceği ve davalıların da mirasçı olmadığı dikkate alındığında bu savunmaya değer verilemeyeceği- Murisin sağlığında tüm mirasçılarını kapsar şekilde yapılan bir taksim işleminin olmaması, torun olan davalıların temlik sırasında yaşlarının oldukça küçük olması ve alım güçlerinin bulunmaması gibi olgular, miras bırakan tarafından yapılan temliklerin küs olduğu mirasçısı davacıdan mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak yapıldığını ortaya koyduğu-
Dava, 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca açılan muris muvazaası hukuki nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir...
Dava, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuki nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir...
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis istemine ilişkindir...
Dava, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel, olmazsa tenkis isteğine ilişkindir...
Dava, 675 sayılı KHK’nın 12. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir...
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemi- Davalı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna gidilip gidilmediği-