Muris muvazaası nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davasında davacının miras bırakanın yaptığı temlik ile mirasçılarından mal kaçırma amacıyla hareket ettiğini ispatlaması gerektiği- Akit tablosunda gösterilen bedeller ile dava konusu bağımsız bölümlerin keşfen saptanan gerçek değerleri arasındaki farkın tek başına muvazaanın kanıtı sayılamayacağı-
Somut olayda, davalı borçlu A. Ş'nin davacı bankaya kredi sözleşmesinden dolayı borçlu bulunduğu, takip dosyaları aleyhine icra takibi yapıldığı, davalı borçlunun maaşına takip dosyası ile haciz konulduğu, iş bu davanın haciz işlemi yapılan icra dosyasındaki takibin muvazaalı olduğu iddiasına dayandığı, dava dilekçesi ve ekleri ile davanın niteliği itibariyle yaklaşık ispat koşulunun bulunduğu, davacının talebi gereği icra dosyasına gelmiş ve gelecek icra kesintileri üzerine davacının alacaklı bulunduğu icra dosyalarındaki alacak ve ferilerini karşılayacak miktarda teminat ile ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken davacı tarafın ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
TBK'nun 19. maddesi uyarınca muvazaa hukuksal nedenine dayalı  iptal istemine ilişkin davada dosya içeriğine göre; İİK'nun 257 vd. maddeleri ile İİK'nun 281. maddesindeki şartların ve yaklaşık ispat şartının oluşmadığı anlaşıldığından; istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı-
TBK'nun 19. maddesi uyarınca muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal istemi istemine ilişkin davada; davacı talebinin taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik olduğu, ilk derece mahkemesinin 18/10/2022 tarih 2022/... Esas sayılı ara kararı ile davaya konu taşınmaz üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verildiğinin anlaşıldığı- Toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye,  özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve dava değeri tam olarak tespit edildiğinde ilk derece mahkemesince her zaman teminat artırılıp veya azaltılabileceğine göre; ilk derece mahkemesince verilen karar usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu-
Kızından ve eşinden mal kaçırmak isteyen bir kişinin hiç mal bırakmama ya da malvarlığına oranla daha az miktarda bir mal bırakma eğilimi ile hareket edeceğinin hayatın olağan akışının gereği olduğu- Mirasbırakanın geriye azımsanmayacak miktarda taşınmaz bıraktığı hususları bir arada değerlendirildiğinde, davacı tarafın, mirasbırakanın mal kaçırma kastı ile hareket ettiğini kanıtladığını söyleyebilme olanağı bulunmadığından davanın reddedilmesi gerektiği-
TBK'nun 19. maddesi uyarınca muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal istemi  istemine ilişkin davada; davacı talebinin taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik olduğu, "çoğun içinde az da vardır" kuralı gereği ihtiyati tedbir talebi içinde ihtiyati haciz talebi de olduğu ve  İİK'nun 257 vd. maddeleri ile İİK'nun 281. maddesindeki şartların oluştuğu anlaşıldığından; davacının ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Dosya içeriğine göre; davacı talebinin taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik olduğu, ilk derece mahkemesinin 08/07/2022 tarihli ara kararı ile davaya konu taşınmazlar üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verildiği anlaşıldığı, davanın niteliğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre; ilk derece mahkemesince verilen karar usul ve yasaya uygun olduğu-
Dosya  kapsamında  bulunan delil ve  belgeler  birlikte  değerlendirildiğinde,  davanın TBK 19. maddesinden kaynaklı tasarrufun iptali davası olduğu gözetildiğinde, ihtiyati haciz şartları oluştuğundan, dava konusu davalı  adına kayıtlı taşınmaz üzerine, ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesi gerekirken ihtiyati tedbir kararı verilmesinin doğru olmadığı-
Tarafların da imzaladığı tarihli sözleşme ile, davalının banka hesabı hareketleri ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde tarafların gerçekte hisse devri amacıyla hareket etmediğinin, işlemlerin fiktif olduğu- Mahkemece, 6098 sayılı TBK’nın 19. maddesi uyarınca borçlunun, yazılı bir borç tanımasına güvenerek alacağı kazanmış olan üçüncü kişiye karşı, bu işlemin muvazaalı olduğu savunmasında bulunamayacaksa da bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradelerinin esas alınacağı, inançlı işlemin, kazandırmayı yapan kişiye yani inanana belirli şartlar gerçekleşince, kazandırmanın iadesini isteme hakkı sağlayan bir sözleşme olduğu, bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde bunun dava yoluyla hükmen yerine getirilmesinin istenebileceği-
Dava konusu taşınmaz yargılama devam ederken başka alacaklılarca açılan tasarrufun iptali davası sonucunda, ihalede alacağa mahsuben alacaklılara ihalede satıldığından, davacının artık aynı taşınmaz hisselerinin haczini ve satışını isteyemeyeceği- Alacağın tahsilinden sonra bakiye bir bedel kalıp kalmadığı tesbit edilerek, bedel kalmamış ise konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, bir bedel kalmış ve bu bedel üçüncü kişiye ödenmişse davacının alacağı ile sınırlı olarak bu bedelin o kişiden tahsiline karar verilmesi gerektiği-