Davaya konu alacağın tahsil edilerek infazen dosya borcunun kapatıldığı anlaşıldığından tasarrufun iptali davasının konusuz kaldığı-
Davada, muvazaanın nasıl gerçekleştiğinin açıklanıp gerekçelendirilmediği, kooperatif eski başkanı olan davalı hakkında suç duyurusunda bulunulduğu, soruşturma dosyasının dosya içine alınıp incelenmediği, Özel Daire bozma kararında davalılar arasındaki muvazaanın nasıl gerçekleştiği, davalılar ile dava dışı arasındaki hukuki ilişkinin de irdelenip davalının hangi nedenler ve deliller ışığında iyiniyetli kabul edilmediğinin açıklanıp gerekçelendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi istenildiği hâlde; mahkemece bozma kararında yer alan bu hususlar hakkında hiçbir değerlendirme yapılmaksızın, sadece bölgede araştırma yapan davalının davacı kooperatif tarafından açılan ve kooperatif lehine sonuçlanan davaları duymamasının mümkün olmadığı ve taşınmazın dava ve satış tarihindeki değerleri arasındaki fark nedeniyle satışın muvazaalı olarak yapıldığı-
Varlık yönetim şirketinin, harçtan muaf olmadığı- Tasarrufun iptali istemine ilişkin olan davada, harcın dava değeri tasarrufa konu taşınmazın tasarruf tarihindeki değeri ile takip çıkışı alacak miktarından hangisi düşük ise düşük olan tutardan ibaret olduğu- Mahkemece davacı yandan başvuru harcı ve nisbi peşin harç alınmadan davanın bitirilmesinin doğru olmadığı- Davacının yargı harçlarını ödeme yükümü altında olduğu anlaşıldığına göre, eksik peşin nispi karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça eldeki davaya devam etme olanağı bulunmadığı- Aksi halin kabulünde, harç kaybı yanında, istinaf ve temyiz sınırlarına göre tarafların kanun yoluna başvuru hakkının elinden alınmasına neden olacağından hukuki dinlenilme hakkının ihlali sonucunu doğuracağı-
11. HD. 25.04.2024 T. E: 2023/5686, K: 3238
Kural olarak hiç kimsenin kendi muvazaasına dayanarak hak talep edemeyeceği-
Uyuşmazlığın Ziraat Bankası A.Ş'ye ait ..... seri numaralı 07.10.2015 keşide tarihli 150.000,00 TL bedelli çekin davalıya temlik cirosuyla mı, yoksa gizli (örtülü) rehin cirosuyla mı devredildiği; buradan varılacak sonuca göre davalının meşru hamil olup olmadığı noktasında toplandığı- Çek üzerine yapılan görünüşte temlik cirosunun gizli rehin cirosu mu yoksa teminat amacıyla inançlı temlik cirosu mu olduğu hususunun tam olarak belirlenememesi halinde uygulamada genellikle hangi işlemin tercih edilmekte olduğuna ağırlık verilerek karara varmanın gerektiği- Bankacılık uygulamasında da kambiyo senedi üzerinde tam bir hak sağlaması ve alacağın rehne göre daha kolay elde edilmesi sebebiyle teminat amacıyla inançlı temlik cirosunun tercih edildiği- Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden dava konusu çekin de gizli rehin cirosuyla değil, teminat amacıyla inançlı temlik cirosu ile devredildiğinin anlaşıldığı- Dava konusu çekin çek tevdi bordrosu ile dava dışı şirketin kredi borcuna teminat olarak ayrılmasının tek başına rehin cirosuna meydan vermeyeceği- Davalı şirketin dava konusu çeki teminat amacıyla inançlı temlik cirosuyla devralarak meşru hamil olduğunun kabul edilmesi gerektiği- Düzenleyenin cironun tarafları arasındaki inanç anlaşmasına konu olan teminat hususunu da eldeki davada ileri sürmesine imkan bulunmadığı-
Tasarrufun iptali istemine ilişkin olan davada, harcın dava değeri tasarrufa konu taşınmazın tasarruf tarihindeki değeri ile takip çıkışı alacak miktarından hangisi düşük ise düşük olan tutardan ibaret olduğu- Mahkemece davacı yandan başvuru harcı ve nisbi peşin harç alınmadan davanın bitirilmesinin doğru olmadığı- Davacının yargı harçlarını ödeme yükümü altında olduğu anlaşıldığına göre, eksik peşin nispi karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça eldeki davaya devam etme olanağı bulunmadığı- Aksi halin kabulünde, harç kaybı yanında, istinaf ve temyiz sınırlarına göre tarafların kanun yoluna başvuru hakkının elinden alınmasına neden olacağından hukuki dinlenilme hakkının ihlali sonucunu doğuracağı-
TBK m. 19 (muvazaa) hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemi- Davalı borçlunun senetten doğan borcunu ödememek için sahip olduğu taşınmaz hissesini satış vekaletnamesi tanzimi ile oğlunun kayınpederi olan davalıyı vekil tayin ettiği, bu vekaletname ile taşınmazın muvazaalı şekilde oğlunun kayınvalidesine devrettiği- Dava konusu taşınmazın devir tarihindeki gerçek değeri ile satış bedeli arasında misli fark olduğu, mahkeme tarafından yapılan ekonomik sosyal durum araştırmasına göre davalının taşınmazı satın alacak alım gücünün olmadığı, taşınmazın devrini gerektiren makul ve haklı bir nedenin bulunmadığı anlaşılmakla dava konusu devrin muvazaalı olduğu-
Dava, davacılar murisinin hayatta iken davalıların dava dışı A.Ş.'deki paylarını devir almasına ilişkin yapılan sözleşme ve ilgili devir, kabul, ferağ beyannamelerinin iptali, yahut beyannamelerde belirtilen ödeme esaslarının değişen şartlara uyarlanması istemine ilişkindir...
Dava dilekçesinde terditli açılan dava da İİK. 277 maddeye karar verilemez ise BK. 19. Maddesine göre hüküm kurması gerektiği- İİK.nun 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davaları ile Türk Borçlar Kanunun 19. maddesinde düzenlenen muvazaa nedenine dayalı iptal davaları birbirinden farklı davalar olup, farklı hükümlere tabi olduğu- Tasarrufun iptali davalarında alacaklı lehine bir takım karineler kabul edilmiş ancak bunun yanında bu dava türü 1-2-5 yıllık hak düşürücü sürelere tabi tutulmuş ayrıca alacaklıya aciz belgesi sunma gibi bir takım yükümlükler yüklendiği- TBK.nun 19. maddesine dayanan muvazaa davalarında ve nam-müstear olarak nitelenen davalarda ise alacaklının, bu tür yükümlülüklere bağlı olmadan ve hak düşürücü süreye tabi olmadan davasının açabilme hakkına sahip olduğu- TBK 19. maddesine dayanılarak açılan muvazaa davasının kabulü halinde kıyas yoluyla İİK 283 maddesinin (alacaklıya cebri icra yetkisi verilmesi) uygulanacağı- İİK 283 maddesinin kıyas yoluyla uygulanması durumu TBK.nun 19. maddesine dayanılarak, muvazaa nedeniyle açılan davanın niteliğini değiştirmeyeceği yani bu davayı tasarrufun iptali davasına dönüştürmeyeceği-