Boşanma davasında, davalı kadının ziynet eşyalarının aynen iadesini, mümkün olmazsa bedelinin tahsiline karar verilmesini istediği davada, bu isteğin boşanmanın eki niteliğinde olmayacağı ve davalı kadın tarafından harcı yatırılarak açılmış bağımsız bir dava veya karşılık dava da bulunmuyor ise, mahkemece, “Bu konuda karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm kurulması gerekeceği-
Davalının meskenin satımı suretiyle elde ettiği paranın, dava konusu taşınmazın alımına harcandığı ve davalının kişisel malı olduğunun belirlendiği-
Tarafların evlendiklerinde davacıya takılan ziynet eşyalarının iadesine ilişkin davada, tanık ifadelerine göre , davacının giderken bunları götürmediğinin ve ziynet eşyaları ile çeyiz eşyalarının davalı tarafta kaldığının anlaşılması halinde, ziynet ve çeyiz eşyası alacağı davalarında davacının seçimlik hakkı olacağı ve davacının, dava konusu eşyaların aynen iadesi, mümkün olmadığı takdirde bedelinin tahsilini isteyebileceği gibi, bu isteklerden yalnız birini de dava konusu yapabileceği-
Ziynet eşyalarına ilişkin talep kısmen kabul edilmiş ve hükümde adet ve cinsleri belirtilen ziynetlerin aynen, mümkün olmadığı taktirde değerlerine karşılık 11.530 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiş olduğundan, infazda duraksamaya yol açmamak adına, kabul edilen ziynetlerin her birinin (ayar, gram v.s. gibi) niteliklerinin ve her birinin değerlerinin ayrı ayrı hüküm yerinde gösterilmesi gerektiği-
Kadına ait ziynet eşyalarının iade edilmemek koşuluyla kocaya verildiği kanıtlanmadıkça koca bunları iade etmekle yükümlü olup davalı-davacı kadın, dava dilekçesinde ziynetlerin kocası tarafından araba alınmak üzere bozdurulduğunu iddia etmiş; bu iddiasını tanık anlatımı ve kocanın kısmi ikrarı ile kanıtlamış olduğundan, davalı-davacının ziynetlere ilişkin davasının kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Davacı kadının dövüldüğü ve bu sebeple ortak konuttan ayrıldığı, kural olarak, kolayca taşınabilir nitelikte olan ziynet eşyalarını kadının konutdan olağan koşullarda ayrılması durumunda yanında götürmesi beklenebilir ise de; davacı kadının açıklanan konutdan ayrılma şekline göre; ziynetlerini yanına alması beklenemeyeceğinden davacının ziynet eşyalarına yönelik davasının kabulü gerekeceği-
Davacının tazminat isteklerinden boşanma dava dilekçesi ile feragat ettiği, bu nedenle davacı yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilemeyeceği- Hüküm altına alınan ziynet alacağının (5000 Liralık) bir kısmı için dava tarihinden, bakiyesi için ise ıslah tarihinden itibaren faize karar verilmesi gerekeceği-
Ziynetlerle ilgili iddiasını ispat aracı olarak "yemin" deliline de dayandırmış olan davacıya karşı tarafa yemin teklif etme hakkının hatırlatılması gerekeceği- Tazminatlar için faiz talebinde bulunan davacının talebi hakkında bir hüküm verilmesi gerekeceği-
Terk ihtarını göndermesinin sonucu olarak kocanın; ihtar tarihinden önceki eşinin kusurlu davranışlarını affetmiş olacağı, terk ihtarından sonra ise, davacı kadından kaynaklanan kusurlu bir davranışı ispatlanamamış olduğundan, eşine şiddet uygulayıp, hakaret eden davalı kocanın boşanma nedeni olaylarda tam kusurlu olduğu ve mahkemece tarafların eşit kusurlu kabul edilmesinin isabetsiz olduğu-
Kadına düğünde takılan takıların 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu md.295 gereğince "bağıştan rucu" sebebine dayalı olarak verilmesi talebinin; Türk Medeni Kanununun 220. maddesine dayalı kişisel malın (eşyanın) iadesine ilişkin olmayıp; bağıştan rücu olarak Borçlar Kanunundan kaynaklanmakta olduğu, görevin genel mahkemeye ait olacağı-