Davacının, davasında çeyiz eşyaları talebinde bulunduğu, davalıların ise dava konusu eşyaların davacıya bağışlandığını ve bağıştan rücu şartlarının oluştuğunu ileri sürdükleri, oysa ki davada dayanılan eşya senedi başlıklı belgenin, niteliği itibariyle taraflar arasındaki sözleşme olduğu ve mahkemeyi bağlayacağı, sözleşmede davalıların adedi, cinsi yazılı eşyayı tam ve sağlam olarak davacıdan teslim aldıklarının yazılı olduğu, sözleşme içeriğinin irdelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Ziynet eşyaları nitelikleri gereği piyasadan aynen temini mümkün olan yani misli eşya olduklarından aynen iadesi her zaman mümkün olabilecek türden eşyalar olduğundan, mahkemece talep olmasına rağmen aynen iadeye hükmedilmeksizin sadece bedele hükmedilmesi, böylece davalının infaz sırasında seçimlik hakkının kullanılmasının (aynen iade veya bedeli tercih etmesi) bertaraf edilmesinin ve HMK 297 maddesine aykırı infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm kurulmuş olmasının doğru olmadığı-
Davalının ziynet eşyalarına yönelik harcı yatırılarak usulüne uygun olarak açılmış bir davası veya karşı davası bulunmadığından, davalının ziynet alacağına yönelik talebi ile ilgili olarak karar verilmesine yer olmadığı şeklinde hüküm kurmak gerekeceği-
Kısa karar ile gerekçeli kararın çelişik bulunması halinin bozma nedeni oluşturduğu-
Davaya konu aracın , davanın açılmasından kısa bir süre sonra, tarafların anlaşmaları doğrultusunda, davacı tarafından davalının babası dava dışı kişiye devredildiği açık olup, bu şekilde dava konusu araç yönünden davanın konusuz kalmasına rağmen, eksik inceleme ve araştırma ile dava konusu araç hakkında yazılı şekilde hüküm tesisinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Mahkemece ziynet eşyalarının aynen iadesine (ayar, adet ve gramları ile birlikte hükümde tek tek belirtilerek) olmadığı takdirde bilirkişi tarafından belirlenen miktarın hüküm altına alınmasına karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulmuş olmasının doğru olmadığı-
Önce asliye hukuk mahkemesinde açılmış olup, Torbalı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24/04/2014 tarih ve 2012/621 E-2014/148 K sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verilmiş, verilen karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine-
Taraflar arasında nişan değil, gayri resmi evliliğin olduğu, tarafların nikahsız yaşamaları, bu birleşmenin kanuni ve medeni evlenmeye tekaddüm eden bir nişanlanma mahiyetinde olmadığını gösterdiğinden uyuşmazlığın aile hukukundan kaynaklandığından söz edilemeyeceği- Asliye hukuk mahkemesince verilen görevsizlik kararının Yargıtay denetiminden geçmeden kesinleştiği için aile mahkemesini bağlamayacağı-
Dosyadaki bilgi belgelerden; tarafların gayri resmi şekilde bir araya geldikleri, bir süre birlikte yaşadıkları ve müşterek çocukları olduğu anlaşıldığından, taraflar arasında resmi evlilikten ve yasal olarak korunması gereken bir birliktelikten söz edilmesinin mümkün olmadığı, buna göre; taraflar arasındaki ihtilafın aile hukukundan doğmadığı, uyuşmazlığın haksız fiil olarak nitelendirilip buna göre çözümlenmesi gerekeceği, o halde, davanın dayanağı haksız fiil olduğundan; uyuşmazlığa genel mahkemede (Asliye Hukuk Mahkemesinde) bakılması gerektiği-
Davacının dava dilekçesinde, öncelikle ziynet eşyalarının aynen iadesini talep etmiş olması karşısında, hükümde davacıya öncelikle aynen iadesine karar verilen eşyaların tür ve nitelikleri ile birlikte tüm eşyaların bedellerinin de ayrı ayrı yazılması gerekeceği-