Mahkemece "davacı-avukatın 2007 yılında devam eden dosyalarda hizmeti olmadığı, taraflar arasında -bir yıllık hizmet sözleşmesinden sonra yeni- bir sözleşmenin de yapılmadığı" kanaatine varılmışsa da, dava dosyalarında 2007' nin 4. ayına kadar davalı adına davacı dışında başka bir vekilin vekaletname sunmadığı, bu durumda 2007 yılı içinde yapılan duruşma tutanaklarında geçen davalı İl Özel İdaresi vekilinin davacı vekil olduğu, celselere giren avukatın başka bir avukat olduğunu davalının ispatlayamadığı görüldüğünden, davacının 2007 yılında takip ettiği ve başka bir vekil devralmadan önce bitmiş olan dosyalardan lehine hükmedilen karşı yan vekalet ücretlerini davalıdan talep etme hakkına sahip olduğu-
Borçlu-asil, yalnız başına (vekalet sözleşmesi imzaladığı avukatına) ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda olduğundan, alacağın (vekalet ücretinin) likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği-
Tapu iptal tescil davası açılması ve menfi tespit davasında temsil edilmesi amacıyla avukata vekalet veren asilin "tüketici" konumunda olduğu- Sulh sonrası haksız olarak azledildiklerini ileri süren avukatın vekalet ücretine ilişkin açtığı davanın "tüketici mahkemesinde" görülmesi gerektiği-
Davacı-avukat, davalıya ait taşınmaz üzerine yapılan yapı nedeniyle işyeri sahibi tarafından yapı değerinin daha yüksek olduğundan bahisle tapu iptal ve tescil davası açmış olup, davacı tarafından davalının vekilliğini yürüttüğü dava, "işyeri nitelikli taşınmaz davası" olduğundan, davalının 6502 sayılı yasada tanımlanan tüketici vasfını taşımadığı ve bu durumda davacı avukatın üstlendiği tapu iptali tescil davası nedeniyle ödenmeyen vekalet ücretine ilişkin uyuşmazlığın çözümünde "tüketici mahkemesi"nin değil, "genel mahkemelerin" görevli olduğu-
Davacının, kendi adına açılmış ancak henüz davalı avukatça vekalet ücret alacağı ile ilgili icra takibi yapılmamış yada icra takibine istinaden itirazın iptali davası açılmamış davalar olduğu gibi, avukatın icra takibine vaki itirazın iptali için ayrı dava açması, menfi tespit davasında ileri sürülen davacı iddialarının, itirazın iptali davasında savunma olarak ileri sürülüp incelenebilmesi, müvekkil davacının bu menfi tespit davasını açmakta var olan hukuki menfaatini ortadan kaldırmayacağı, her davanın kendi şartları dahilinde incelenerek sonuçlandırılması gerektiği ve bu nedenle menfi tespit davası hakkında da işin esasına girilmesi gerektiği-
Ödenmeyen vekalet ücreti alacağının tahsili istemine ilişkin davada, derdest olan dava dosyalarına kesin hükmün sonuçları bağlanarak karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davacının, davalı avukatına karşı açtığı menfi tespit davasının tüketici mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Bir dava sulh ile sonuçlandığında, avukatın, müvekkilinden aralarındaki ücret sözleşmesinde kararlaştırılan ya da sözleşmenin bulunmaması halinde, Avukatlık Kanunun 164/4 maddesi uyarınca belirlenecek ücreti ve davada sulh olunan miktara göre karşı tarafa yükletilen vekalet ücretini isteyebileceği, müteselsil sorumluluk gereğince aynı sorumluluğun, müvekkille sulh olan karşı taraf için de geçerli olduğu- Davacının hak etmiş olduğu vekalet ücretinden, müvekkilin avukata ödemesi gereken ve hasma tahmili gereken ayrımı yapılmaksızın, davalıların müteselsilen sorumlu tutulmaları gerektiği- Karşı yan vekalet ücretinde sulh tarihi itibariyle yürürlükte bulunun Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplama yapılması gerektiği-
Avukatın azledilmeden önce akdi ve karşı yan ücret alacağına konu dava dosyalarını davalı lehine sonuçlandırması karşısında, azlin haklı ya da haksız olduğuna bakılmaksızın davacı avukatın akdi ve karşı yan ücretlerine hak kazandığının kabulü gerektiği- Taraflar arasındaki  sözleşmede, "önalım hakkına konu taşınmazın %30'u" avukatlık ücreti olarak kararlaştırılmış olup , ön alım davalarına konu 4 adet dosyanın harçlandırılmış müddeabihleri üzerinden tavan oran olan %25 esas alınarak akdi vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği; dava konusu dosyalarla ilgisi olmayan ve azil tarihinden sonra yapılan icra dosyasındaki kıymet takdir raporunda belirlenen hisse değerleri esas alınarak karar verilemeyeceği- Vekalet ücreti alacağı, icra takip tarihi itibariyle muaccel hale geldiğinden, mahkemece, "dava tarihi" değil, icra takip tarihi esas alınarak faize hükmedilmesi gerektiği-