Davacıların; tapu kaydı, irsen intikal ve kadastro öncesi sebebe dayanarak genel kadastro sonucu davalı adına oluşan tapu kaydının iptali ve adlarına tescili isteminde bulunmuş olup, 1383 ve 1053 sayılı parsel­lerle ilgili inceleme yeterli bulunmadığından ilk tesisinden itibaren tapu kayıtlarının geti­rilmesi tapu kayıtlarının mahalline uyup uy­madığı bakımından mahallini bilen tanıkların eşliğinde fenni bilirkişi incelemesi yaptırılma­sı, varılacak sonuç doğrultusunda karar ve­rilmesi gerekeceği-
Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş tarafından tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesi istenilmemiş olsa bile işlem tarafı iyiniyetli üçüncü kişinin ayni hak kazanımının 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun 1023. maddesi hükmü ile korunduğu, şerhin etkisinin ise eşin rızası alınmadan gerçekleştirilen kazandırıcı işlemlerin üçüncü kişinin iyi niyetine rağmen geçersiz sayılacağına yönelik olacağı-
Aynı taşınmazların farklı tarihlerde ve farklı kişilere satış vaadinde bulunması durumunda yarışan şahsi haklardan önceki tarihli olanına değer verilmesi gerektiği- Sözleşmenin tapu siciline şerh edilmiş olması vaad alacaklısına ayni bir hak sağlamaz ise de bu şerh kendisine taşınmazda sonradan hak sahibi olanlara karşı kişisel hakkını ileri sürme olanağı vereceği- Tarafların şerh tarihinden itibaren 5 yıl geçtiği halde satış işlemi yapmaması durumunda taşınmaz malikine tapu sicilinden kayıttaki şerhin silinmesini isteme hakkı sağlayacak olup, şerhin yazıldığı tarihten itibaren 5 yıl geçmesine rağmen satış işlemi yapılmamışsa vaad alacaklısının sözleşmeden kaynaklanan haklarına dayanarak mahkemeden mülkiyet naklini istemesine engel olmadığı-
Davalıların kendilerinden beklenen dikkat ve özeni göstermeden, taşınmazı değerinin çok altında bir fiyat­la satın aldıklarının anlaşıldığı, iyi niyetli olduklarını kabule imkan olmadığından tapu siciline güven ilkesinden yararlanamayacakları-
Devletin, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş, bunların aleniliğini sağlamış, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul et­miş olduğu-Tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetinin korunması gerektiği- "Kötü niyet" iddiasının, de­f'i değil, "itiraz" olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmak­sızın her zaman ileri sürülebileceği-
Tapu kütüğündeki sicile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımının -kütükteki sicil yolsuz olsa da- korunacağı-
İmar uygulaması idari bir işlem olup idari yargı yerinde iptal ettirilmeden imar öncesi kadastral mülkiyet durumunun geri döndürülmesi mümkün olmadığından işleminin iptali davası için süre verilmesinin gerekeceği-
Sahte belgelerle oluşturulan tapu kaydı yok hükmünde olduğundan sonradan mülkiyet iktisap edenin iyi niyet iddiasına değer verilemeyeceği-
Tapuda aile konutu olarak özgülenmiş taşınmaz, davacı eşinin rızasını almadan satın alan alıcılar aleyhine açılan tapu iptal davasının kabulü gerekeceği–
Türk Medeni Kanununun 1023. maddesinde öngörülen iyiniyet kuralına aykırılık nedeniyle açılan tapu iptali davalarında, dava açılmakla davalının iktisabının kötüniyetli olduğu ileri sürülmüş olduğundan, bu hususun davacı tarafından kanıtlanması gerekeceği–