Mahkemece yaptırılan kolluk araştırmasına göre şikayetçinin tebliğ adresinde ikamet etmediğinin, ............................... adresinde ikamet ettiğinin tespit edildiği, mahkemeye sunulan .................. tarihli vekaletnamede adresinin aynı adres olduğu, UYAP ortamından alınan adres bilgisinden, borçlunun adresinin 19.11.2020 tarihinden itibaren aynı adres olarak göründüğü, geçmiş adres sorgulamasında da tebliğ adresinde hiç oturmadığı anlaşılmakla bu hali ile borçluya yapılan ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunun kabulü gerektiği- Tebliğ adresindeki taşınmazın mülkiyetinin borçluya ait olması veya adına abonelik bulunmasının borçlunun o adreste ikamet ettiği sonucuna varılması için yeterli olmadığı-
Takip talebinde borçlunun adresinin mernis adresi ile aynı olduğu, mernis adresine çıkartılan tebligatın muhatabın o anda adreste bulunmaması, çarşıda olması sebebiyle muhatap yerine muhatap ile birlikte aynı çatı altında beraber ve sürekli oturduğunu beyan eden tebellüğe ehil babası ......... adına tebliğ edildiği, tebligatta tebliğ tarihinin ve tebliğ eden memurun adının yazılı olmadığı, kaşede 04.02.2019 tarihinin yer aldığı, Tebligat Kanunu 39 uncu maddeye göre, bu kanun hükümlerine göre kendilerine tebliğ yapılması caiz olan kimselerin o davada hasım olarak alakaları varsa muhatap namına kendilerine tebliğ yapılamayacağı, borçlu adına ödeme emri tebligatı icra takibinde borçlu olan babasına yapılmış olduğundan yapılan ödeme emri tebligatının Tebligat Kanunu 39 uncu maddeye göre usulüne aykırı olduğu, 18.04.2019 tarihli hacizde borçlunun hazır olduğu belirtilmiş ise de borçlunun adının yazmadığı, haciz tutanağında imzasının bulunmadığı, bu nedenle bu tarihin ıttıla tarihi olarak değerlendirilemeyeceği, borçlunun çalıştığı ............ adına maaş haciz müzekkeresinin 19.04.2019 tarihinde tebliğ edildiği, .................. tarafından müzekkereye verilen cevapta personel ............nın maaşından iki farklı icra dosyasından maaş haczi nedeniyle yapılan ödemelerin ardından şikayete konu icra dosyasının maaş haczi sırasına alındığı belirtildiğinden, borçlunun maaşından dava konusu icra dosyasından herhangi bir kesintinin yapılmadığı, bu tarihin de ıttıla tarihi olarak değerlendirilemeyeceği-
Şikayete konu satış ilanı tebligatının incelenmesinde; tebligatın "Dağıtım saatinde iş yeri yetkilisi hazır bulunmadığından aynı iş yerinde daimi işçisi olduğunu beyan eden ........... imzasına tebliğ yapıldı" şeklinde yapıldığı, buna göre kendisine tebligat yapılan işçinin ya tüzel kişinin o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde görev itibariyle tebligatın muhatabı olan tüzel kişinin temsilcilerinden sonra gelen bir kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu tür işlerle görevlendirilmiş bir kişi olup olmadığı yöntemince araştırılarak tebliğ alan daimi işçinin bu kişilerden olup olmadığı hususunda da tebligat mazbatasında bir açıklamaya yer verilmediğinden davacı şirkete yapılan satış ilanının tebliğinin usulüne uygun olmadığı-
Şikayetçi borçlu hakkında başlatılan icra takibinde satış ilanının "aynı konutta birlikte oturan eşi ............. imzasına tebliğ edildi" şerhi ile ............... tarihinde tebliğ edildiği, TK'nın 16. maddesi uyarınca tebliğ anında borçlunun adresinde bulunup bulunmadığı tespit ve tevsik edilmediğinden yapılan tebligatın usulsüz olduğu, satış ilanının usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olarak kabul edildiği-
Muhammen değerinin altında bir bedele satılan taşınmaz yönünden ilan tebligatına ilişkin iddianın değerlendirilmesi gerektiği- Borçlunun tebligata ilişkin olarak tebliği alan kişiyle birlikte yaşamadığı ya da o adreste oturmadığı gibi iddialarının bulunmadığından, tebliğ işleminin şeklen TK'nın 16. maddesine uygun olduğu-
Kıymet takdir raporunun usulsüz tebliği şikayetinin de, usulüne satış ilanı tebliğinden itibaren süresi içinde şikayet edilmediği, satış ilanı Türkiye geneli yayın yapan .......... Gazetesi'nde ilan edilmiş olup, tirajının 186.911 olduğu Basın İlan Kurumunun yazı cevabı ile anlaşıldığı, re'sen incelenmesi gereken sebepler yönünden yapılan incelemede de ihalenin feshini gerektiren bir nedenin bulunmadığı, ancak, İİK'nın 134/5-3 maddesi ve Anayasa'nın 13. maddesinde düzenlenen ölçülülük ilkesi nazara alınarak davacı aleyhine ihale bedelinin %5'i oranında para cezasına hükmedilmesine karar verilmesi gerekirken davacı aleyhine ihale bedelinin %10'u oranında para cezasına hükmolunmasının isabetsiz olduğu-
Davacı borçluya ödeme emrinin ............ tarihinde tebliğ edildiği, tebliğ mazbatasına "muhatabın tebliğ anında adresinde bulunmaması, çarşıda olması nedeniyle aynı konutta ikamet ettiğini beyan eden görünüşe göre 18 yaşını bitirmiş babası .......... imzasına tebliğ edildi" şerhi düşüldüğü, Borçluya yapılan bu tebligatın (şeklen) Tebligat Kanunu'nun 16. ve 20. maddeleri ile Tebligat Yönetmeliği'nin 25. maddesi uyarınca usulüne uygun olduğu, ancak Kolluk araştırmasına göre kendisine tebligat yapılan Y. Karapıçak'ın tebliğ yapılan tarihte muhatap ile aynı adreste oturmadığı tespit edildiği görüldüğünden, ödeme emrinin muhataba tebliğinin usulsüz olduğunun kabulü gerekeceği,, ancak her ne kadar ödeme emrinin tebliği bu haliyle usulsüz olsa da davacı borçluya ............ tarihinde 103 davetiyesi tebliğ edildiği ve dava dilekçesinde 103 davetiyesine ilişkin usulsüz tebligat şikayetinin bulunmadığı, bu hususun .............. BAM. ......HD'nin kaldırma ilamı ile de tespit edildiği, bu durumda borçlunun ödeme emrinden en geç 103 davetiye tebliği ile haberdar olduğunun kabul edileceği, ödeme emrinden haberdar olunma tarihi en geç 103 davetiyesinin tebliğ tarihi olan ............ tarihi olduğuna göre ............... tarihinden usulsüz tebligat şikayeti tarihi olan (dava tarihi) ............. tarihine kadar yasal şikayet süresi olan (7) günlük süre geçmiş bulunduğundan süresinde yapılmayan şikayetin ve davanın reddine karar vermek gerektiği-
Borçlu şirketin, tasfiye haline girdiği ve borçlu şirkete, takipte ipotek borçlusu olan şahsın tasfiye memuru olarak atandığı, borçlu şirket adına tasfiye memuru sıfatı ile atanan kişiye çıkartılan satış ilanı tebliğ işleminin, muhatabın orada bulunup bulunmadığı tespit edilmeden yapılmış olması nedeniyle usulsüz olduğu görülmekle birlikte, borçlu şirketin adresinde, tasfiye memuruna yapılmış bir tebliğ işleminin de bulunmadığı, bu durumun ihalenin feshi sebebi olduğu- İhalenin feshi istemi, borçlu şirket adına tasfiye memuru tarafından yapılmış olup, adı geçenin kendi adına şikayet başvurusu bulunmamasına rağmen mahkemenin karar başlığında tasfiye memurnun şikayetçi olarak yazılmasının hatalı olduğu, o halde İlk Derece Mahkemesi’nce; borçluya yapılan satış ilanı tebliğinin usulsüz olduğunun kabulü ile şikayete konu ihalelerin feshine karar verilmesi gerekeceği-
Davacıya satış ilanının "Gösterilen adreste muhatabın ... gittiğini beyan eden aynı hanede sakin tebliğe ehil annesi ........ imzasına tebliğ edildi" şerhiyle tebliğ edildiğinin görüldüğü, bu haliyle meşruhattaki ''gittiği'' ifadesi ile muhatabın adreste bulunmadığı tespit edilerek tebellüğe ehil olduğu belirtilmek suretiyle davacının annesine yapılan satış ilanı tebliğ işlemi Tebligat Kanunu'nun 16. maddesi ile Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 25. maddesine uygun olduğu- Satış ilanının davacıya usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, kıymet takdirinin düşük olduğuna dair iddiaların en geç satış ilanının tebliğinden itibaren süresi içinde ileri sürülmesi gerektiği, re'sen incelenmesi gereken hususlarda da ihalenin feshini gerektiren bir nedenin bulunmadığı anlaşıldığından, ilk derece mahkemesince ihalenin feshi şikayetinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Şikayetçi borçlu adına çıkarılan satış ilanının “Adreste aynı konutta oturan eşi ... imzasına tebliğ edildi” açıklaması ile Tebligat Kanunu'nun 16. maddesine göre tebliğ edildiğinin ancak tebliğ memurunca muhatabın o sırada orada bulunmadığının belirlenmediğinin görüldüğü, buna göre muhatabın adreste bulunup bulunmadığı tespit edilmeksizin aynı konutta beraber oturan kişiye yapılan tebliğ işleminin 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 16. maddesine aykırı olmakla usulsüz olduğu-