Tebliğ memuru tarafından, muhatap borçlunun, adreste bulunup bulunmadığı tespit edilmeksizin, borçlu ile aynı konutta oturduğundan bahisle adı geçen kişi imzasına tebligat yapılmasının usulsüz olduğu-
Tebligat Kanunu'nun 2l/2. maddesi gereğince tebligat yapılabilmesi için, tebliği çıkaran mercice, tebligat çıkarılan adresin, muhatabın, adres kayıt sistemindeki adresi olduğu belirtilerek bu adrese T.K.'nun 21/2. maddesine göre tebligat yapılacağına dair tebliğ evrakı üzerine kayıt düşülmesi zorunlu olup; tebligatı çıkaran mercii tarafından söz konusu şerh verilmeden dağıtıcı tarafından T.K.'nun 21/2. maddesine göre tebliğ işlemi yapılamayacağı- Şikayete konu tebliğ evrakı üzerinde; tebligat mazbatasını çıkaran mercii tarafından T.K.'nun 23/1-8. ve Yönetmeliğin 16/2. maddesi kapsamında bir şerh verilmediği anlaşılmakta olup; dağıtıcının kendiliğinden ödeme emri tebliğ işlemini T.K.'nun 21/2. maddesi uyarınca yapması yukarıda değinilen yasa ve yönetmelik hükümlerine aykırı olduğu, bu nedenle, sözü edilen tebligatın usulüne uygun yapıldığını söyleyebilme olanağı olmadığı-Usule aykırı tebliğin hükmü ise; Tebligat Kanunu'nun 32. ve Tebligat Yönetmeliği'nin 53. maddelerinde düzenlenmiş olup, anılan maddelerde, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatap tebliğe muttali olmuş ise geçerli sayılıp, muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olarak kabul edileceği, o halde, mahkemece, şikayetin kabulü ile borçlunun usulsüz tebligattan haberdar olduğunu beyan ettiği ''12.06.2014'' tarihinin tebliğ tarihi olarak düzeltilmesine ve usulsüz tebligat neticesi takibin kesinleştirilmesinden sonra borçlunun gayrimenkullerine uygulanan haciz işlemi var ise bunların kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Borçluya çıkarılan ödeme emri tebliğinin Tebligat Kan.'nun 16 ve 20. maddelerine uygun yapıldığı-
Kurum işleminin ve "ödeme emirlerinin iptali", "borçlu olmadığının tespiti" ve "tüm haciz işlemlerinin kaldırılması"na ilişkin açılan davanın 7 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığından reddine karar verilmişse de; ödeme emirlerine ilişkin tebligatı alan davacının annesinin, davacı ile aynı çatı altında birlikte oturduklarına dair delil olmadığı anlaşıldığından, davacıya yapılan tebligatların geçersiz olduğu ve bu nedenle ödeme emrinin iptali davasının açılması için yasada öngörülen 7 günlük sürenin geçmemiş olduğu, davanın süresinde açıldığının kabulünün zorunlu olduğu- Kamu alacağı için “usulüne uygun şekilde düzenlenmiş ve yasada belirtilen tüm şartları taşıyan bir ödeme emri” çıkarılmadan haciz uygulanması ve diğer cebren tahsil yollarına başvurulmasının kanuna aykırı olacağı-
Kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa; muhatabın bulunmadığı tebligat evrakına şerh edilerek tebligatın kendisi ile beraber aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılabileceği- Kendisine tebliğ yapılacak şahsın, tebligat yapılan kişiyle aynı konutta oturmadığını ileri sürmesi durumunda; mahkemece, borçlunun, satış ilanı tebligatını alan yakını ile aynı dairede oturup oturmadığı konusunda delillerinin toplanıp, borçlunun adrese dayalı nüfus kayıt sisteminden adres bilgileri celbedildikten sonra zabıta araştırması da yapılarak varılacak sonuca göre bir karar verilmesinin gerekeceği-
Artırma bedelinin, taşınmaz için tahmin edilmiş olan kıymetin en az %50’sini bulması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını aşması zorunlu olduğu; bu hususun tek başına ihalenin feshi nedeni olup mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiği- Taşınmazın kıymetinin belirlenmesi için yapılan keşif ve bilirkişi masraflarının da tıpkı ilan giderleri gibi paraya çevirme masrafı olarak değerlendirilmesi gerektiği- İhaleye birden fazla taşınmazın konu edilmesi halinde, masrafların oranlama suretiyle hesaplanması gerektiği- Taşınmaz satışlarında, borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu- Satış ilanının, muhatap borçlunun adreste bulunup bulunmadığı tespit edilmeksizin aynı konutta oturan eşine tebliğ edilmesinin usulsüz olduğu-
Tebliğ anında muhatabın orada bulunmadığı hususu tespit edilmeden doğrudan çalışana yapılmış olan tebliğin usulsüz olduğu- Satış ilanının, borçlunun adresinde bulunmadığı tespit edilmeksizin doğrudan aynı adreste bulunan kızına tebliğ edilmesinin usulsüz olduğu- Taşınmaz satışlarında, borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-
Şikayetçi borçlu vasisi, birleşen dosyada kendisine ve kısıtlıya satış ilanının usulsüz tebliğ edildiğini, satış ilanı tebliğ evrakında adı geçen ile aynı evde ikamet etmediğini iddia ettiğine göre, bu maddi olgu her türlü delille ispatlanabileceğinden, şikayetçinin anılan konudaki delillerini mahkemeye ibraz etmesi için imkan tanınarak ve bu doğrultuda araştırma yapılarak oluşacak sonuca göre karar vermek gerekeceği-
Satış ilanının muhatabın adreste bulunmadığı tespit edilmeksizin borçlunun eşine tebliğinin usulsüz olup, bu durumun ihalenin feshini gerektireceği-
Muhatabın çarşıda olması sebebiyle tebligat daimi çalışana tebliğ edilmiş ise de kiralananın konut olduğu anlaşılmış olup, çalışan olarak gösterilen kişinin Tebligat Kanunu mad. 16 'da açıklanan kişilerden birisi olup olmadığı açıklanmadığından tebligatın usulsüz olduğu-