Kurum işleminin ve "ödeme emirlerinin iptali", "borçlu olmadığının tespiti" ve "tüm haciz işlemlerinin kaldırılması"na ilişkin açılan davanın 7 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığından reddine karar verilmişse de; ödeme emirlerine ilişkin tebligatı alan davacının annesinin, davacı ile aynı çatı altında birlikte oturduklarına dair delil olmadığı anlaşıldığından, davacıya yapılan tebligatların geçersiz olduğu ve bu nedenle ödeme emrinin iptali davasının açılması için yasada öngörülen 7 günlük sürenin geçmemiş olduğu, davanın süresinde açıldığının kabulünün zorunlu olduğu- Kamu alacağı için “usulüne uygun şekilde düzenlenmiş ve yasada belirtilen tüm şartları taşıyan bir ödeme emri” çıkarılmadan haciz uygulanması ve diğer cebren tahsil yollarına başvurulmasının kanuna aykırı olacağı-
Kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa; muhatabın bulunmadığı tebligat evrakına şerh edilerek tebligatın kendisi ile beraber aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılabileceği- Kendisine tebliğ yapılacak şahsın, tebligat yapılan kişiyle aynı konutta oturmadığını ileri sürmesi durumunda; mahkemece, borçlunun, satış ilanı tebligatını alan yakını ile aynı dairede oturup oturmadığı konusunda delillerinin toplanıp, borçlunun adrese dayalı nüfus kayıt sisteminden adres bilgileri celbedildikten sonra zabıta araştırması da yapılarak varılacak sonuca göre bir karar verilmesinin gerekeceği-
Artırma bedelinin, taşınmaz için tahmin edilmiş olan kıymetin en az %50’sini bulması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını aşması zorunlu olduğu; bu hususun tek başına ihalenin feshi nedeni olup mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiği- Taşınmazın kıymetinin belirlenmesi için yapılan keşif ve bilirkişi masraflarının da tıpkı ilan giderleri gibi paraya çevirme masrafı olarak değerlendirilmesi gerektiği- İhaleye birden fazla taşınmazın konu edilmesi halinde, masrafların oranlama suretiyle hesaplanması gerektiği- Taşınmaz satışlarında, borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-  Satış ilanının, muhatap borçlunun adreste bulunup bulunmadığı tespit edilmeksizin aynı konutta oturan eşine tebliğ edilmesinin usulsüz olduğu-
Tebliğ anında muhatabın orada bulunmadığı hususu tespit edilmeden doğrudan çalışana yapılmış olan tebliğin usulsüz olduğu- Satış ilanının, borçlunun adresinde bulunmadığı tespit edilmeksizin doğrudan aynı adreste bulunan kızına tebliğ edilmesinin usulsüz olduğu- Taşınmaz satışlarında, borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-
Şikayetçi borçlu vasisi, birleşen dosyada kendisine ve kısıtlıya satış ilanının usulsüz tebliğ edildiğini, satış ilanı tebliğ evrakında adı geçen ile aynı evde ikamet etmediğini iddia ettiğine göre, bu maddi olgu her türlü delille ispatlanabileceğinden, şikayetçinin anılan konudaki delillerini mahkemeye ibraz etmesi için imkan tanınarak ve bu doğrultuda araştırma yapılarak oluşacak sonuca göre karar vermek gerekeceği-
Satış ilanının muhatabın adreste bulunmadığı tespit edilmeksizin borçlunun eşine tebliğinin usulsüz olup, bu durumun ihalenin feshini gerektireceği-
Muhatabın çarşıda olması sebebiyle tebligat daimi çalışana tebliğ edilmiş ise de kiralananın konut olduğu anlaşılmış olup, çalışan olarak gösterilen kişinin Tebligat Kanunu mad. 16 'da açıklanan kişilerden birisi olup olmadığı açıklanmadığından tebligatın usulsüz olduğu-
Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığı veya bu adrese tebligat yapılamadığı hususu tespit edilmeden doğrudan mernis adresine TK.'nun 21/2. maddesine göre çıkartılan tebligatın usulsüz olduğu- Beyanı alınan komşunun isminin tespit edilmediği veya o komşunun tesbitine elverişli hangi dairede oturduğu, bayan mı erkek mi olduğu gibi hususların tespit edilmediği yani komşunun kim olduğuna dair hiçbir bilgi bulunmadığı anlaşıldığından, TK.'nun 21/1. maddesine göre de tebligatın usulsüz olduğu- Tebliğ tarihi itibariyle borçlunun tebligat yapılan adresinde oturmadığı kolluk memurlarınca tutulan tutanakla tespit edilmiş olduğundan ve Nüfus Müdürlüğünün yazısından borçlunun adresinin başka bir yer olduğu anlaşıldığından, borçluya gönderilen satış ilanı tebligatının birlikte sakin kaydıyla yengesine tebliğ edilmesinin TK' nun 16 . maddesine aykırı olduğu- Borçluya satış ilanının usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-
Kesin yetki kuralının söz konusu olmadığı hallerde mahkemelerin yetkisine yönelik itirazlar, ilk itirazlardan olup, bu hususun mahkemece öncelikle ve esasa girilmeden ön sorunlar gibi incelenip karara bağlanacağı-
Şikayet konusu yapılan ödeme emri tebligatının TK.'nun 10/2. maddesi gözardı edilerek, borçluya önceden hiçbir tebligat çıkarılmadan ve yasal şartları oluşmadan doğrudan doğruya TK.'nun 21/2 maddesine göre  çıkartıldığı ve bu tebligatın usule aykırı bir tebligat olduğu- Usule aykırı tebliğin hükmü ise 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32.maddesinde ve Tebligat Yönetmeliği'nin 53.maddesinde düzenlendiği; tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatap tebliğe muttali olmuş ise geçerli sayılıp, muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olarak kabul edileceği-