Borçlunun, istihkak iddiasına karşı tutumu belirli ise davada taraf olarak gösterilmesinin gerekli olmadığı- Alacaklı takibe konu alacağını temlik etmekle, alacak üzerindeki tasarruf yetkisinin ortadan kalktığı, tasarruf yetkisi temlik alana geçtiğinden, temlik edenin taraf sıfatı da kalmadığından temlik alana tebligat yapılarak davaya devam edilmesi gerekeceği- Mahkemece; yöntemine uygun şekilde davacı alacaklıya süre verilmek suretiyle borçlunun davaya dahil edilmesi sağlanarak taraf teşkilinin tamamlanması, muvazaa iddiasının tespitine yönelik olarak ise marka devrine ilişkin sözleşmede belirtilen bedelin borçluya ödenip ödenmediğinin borçlunun defterleri incelenerek, marka lisans (kullanım hakkı)sözleşmesinde belirtilen bedelin dava dışı kişiye ödenip ödenmediğine ilişkin olarak da üçüncü kişi defterleri üzerinde inceleme yaptırılarak, üçüncü kişi ve borçlunun ticaret sicil kayıtları üzerinde adres değişiklikleri, tarihleri, ortakları, şube ve merkez adresleri ,hisse devir tarihleri incelenmek suretiyle karar verilmesi gerekeceği-
İİK’nun 99. maddesinin uygulanmasına yönelik müdürlük kararının hukuki sonuç doğurmaya elverişli olabilmesi için, üçüncü kişi aleyhine icra mahkemesinde istihkak davası açması için alacaklıya yedi gün süre verilmesi ve dava açmazsa üçüncü kişinin istihkak iddiasını kabul etmiş sayılacağı ihtaratının yapılması şartlarının bir arada bulunması gerekeceği, gerekçeli kararda haczin alacaklı vekilinin huzurunda yapıldığı belirtilmiş haciz tutanağında alacaklı vekiline 3. kişi aleyhine dava açmak için yedi günlük süre verilmiş ise de ihtaratın yapılmadığı, bu durumda, verilen kararın, İİK.'nun 99. maddesinde değinilen şartları içermediği için hukuki sonuç doğurmaya elverişli olmadığı, açıklanan nedenlerle; mahkemece, işin esası incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Takip borçlusunun istihkak iddiasına karşı tutumu belirli ise davada taraf olarak gösterilmesinin gerekli olmadığı-
Dava konusu haczin, borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği veya dayanak senette geçen adreste yapılmadığı, haczin borçlunun icra müdürlüğüne yönelttiği dilekçesinde kendisine ait malların bulunduğunu belirttiği adreste, davalı üçüncü kişinin şantiyesinde yapıldığı, buna göre, mülkiyet karinesi davacı üçüncü kişi lehine olup karinenin aksinin davacı alacaklı tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekeceği, ne var ki, davacı alacaklı, borçlu ile üçüncü kişi arasında yapıldığı iddia edilen taşeronluk sözleşmesini sunmadığı gibi delil olarak dayandığı borcun doğumundan sonraya ait ayırtedici özelliği bulunmayan faturaların karinenin aksini ispata yeterli görülmediği-
Dava dışı İ. Şirketi ile davalı üçüncü kişi şirketin ortaklık yapıları aynı olduğu, borçlu şirket ile davalı üçüncü kişi şirket ve dava dışı İ. Şirketi arasında organik bağ bulunmadığı, öte yandan muvazaalı devir yapıldığına ilişkin sunulan faturalarda hacze konu mahcuzların yer almadığı, mahcuzlarla borçlu şirketin bir ilgisinin kurulamadığı, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde davalı borçlu ile üçüncü kişi arasında muvazaalı işlemler yapıldığının kabulü ile karar verilmesi doğru olmadığından istinaf talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Tarihi olmayan proforma fatura ile de davalı alacaklı tarafından üçüncü kişi yararına olan karinenin aksinin güçlü ve inandırıcı delillerle ispat edilemeyeceği-
Şirket yetkilisince çıkarılan vekaletname ile şirketi resmi kurumlar önünde tam yetkili olarak temsile yetkili kılınan kişinin (vekaletnamenin genel dava vekaletnamesi niteliğini de taşıdığının anlaşıldığından) tüzel kişiyi adına yaptığı iddianın geçerli bir istihkak iddiası olarak kabulü gerektiği-
İcra dosyasında taraf olmayan üçüncü kişinin şikayet yoluyla haczin kaldırılmasını isteyemeyeceği, ancak istihkak prosedürüne göre haczin kaldırılmasını talep edebileceği-
Davacı alacaklı vekili tarafından iddianın ispatına yönelik olarak takip dosyaları, ticaret sicil kayıtları, SGK kayıtları, tanık beyanı ve bilirkişi incelemesi deliline dayanılmış olup mahkemece bu deliller toplanmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu-