Hacizlerin konulduğu tarihlerde taşınmazlar dava dışı arsa sahibi adına kayıtlı olup, tapuda kat karşılığı inşaat sözleşmesine ilişkin herhangi bir kayıt ya da şerhin bulunmadığı bir aşamada, arsa sahibinin kefil olduğu dava dışı şirketlerin bankalara olan borçları nedeniyle taşınmazlara hacizler konulduğu- Tapu sicilinin aleniliği ve tapuya güven ilkesi gereğince, tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak haciz koyduran davalı bankalardan bağımsız bölümler üzerinde inceleme yaparak kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, inşaatın devam ettiğini ve bu taşınmazların yükleniciye ait olduğunu araştırmalarının beklenemeyeceği- Tapudaki kayda güvenerek haciz koyduran davalı bankaların iyiniyetli üçüncü kişi olarak kabul edilecekleri ve haciz şerhlerinin kaldırılmasına ilişkin istemin reddi gerektiği- "Davacı yüklenicinin edimlerini yerine getirerek kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre kendisine isabet eden dava konusu bağımsız bölümleri almaya hak kazandığı, dava dışı arsa sahibinin taşınmazlar üzerinde hak sahibi olmadığı, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin tapu kaydına şerh olarak konulmamış olmasının hacizlerin kaldırılmasına engel teşkil etmeyeceği ve haciz şerhlerinin kaldırılması gerektiği" (direnme kararının değişik gerekçeyle onanması görüşü) görüşü ile "haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı taşınmaz için mülkiyet iddiasında bulunan şikâyetçinin icra hukuk mahkemesinde haczin kaldırılmasını isteyebileceği, istihkak davası açamayacağı, davalı bankalar tarafından haciz şerhlerinin konulduğu tarihlerde dava konusu bağımsız bölümlerin dava dışı arsa sahibi adına kayıtlı olduğu, tapuya güven ilkesi gereğince hacizlerin geçerli olduğu" (genişletilmiş gerekçeli) görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Uyuşmazlık, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca temliken tescil mümkün olmaması halinde tazminat istemine ilişkindir...
Uyuşmazlık, sözleşmeden kaynaklanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir...
Önceki raporlar arasındaki çelişkileri gideren mahiyette ve denetime elverişli rapor alınması gerektiği-
Yüklenici tarafından yapımı taahhüt edilen 12 adet villadan davalı üzerine kayıtlı taşınmazın bir parseli üzerindeki 4 adedinin %100 olarak tamamlandığı, davacı üzerindeki diğer parsel üzerindeki 8 adedin 2 adedinin natamam olduğu, geri kalanların ise inşaatına başlanmadığı, inşaatın bütünü itibariyle fiziki seviyenin %56,71 olduğu anlaşıldığı ve yapılan tespit ve değerlendirmelere göre; davacı ile davalı yüklenici arasında inşaat yapım sözleşmesi noterlikçe düzenlenmediğinden geçersiz ise de, davacı tarafından geçersiz sözleşme gereği arsa payı yükleniciye devredildiğinden anılan sözleşme geçerli hale geldiği- Yüklenici sözleşmede kararlaştırılan sürede edimlerini yerine getirmediğinden ve yapımı taahhüt edilen 12 adet villa inşaatının fiziki seviyesi %56,71 seviyesinde kaldığından davacı arsa sahibinin sözleşmeyi fesih hakkı doğduğundan mahkemece dava konusu sözleşmenin geriye etkili feshine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı- Kat karşılığı inşaat sözleşmesinin geriye etkili fesih koşulları oluştuğundan, davacı arsa sahibi, davalı yüklenici tarafından davalı adına tescil edilen dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptâl ve tescilini talep edebileceği- Yüklenici sözleşmeden kaynaklı edimlerini yerine getirmediğinden, kendisine davacı arsa sahibi tarafından avans niteliğinde yapılan tapu devirleri de gerçek mülkiyetin devri niteliğine dönüşmeyeceğinden tescilin dayanağı hukuki sebepten yoksun olduğundan TMK. 1023. maddenin koruyuculuğundan yararlanılamayacak olup bu nedenle dava konusu taşınmazın davalı kayıt maliki adına tescil edilmesinin davalı tapu kayıt malikine ayni hak kazandırmayacağı ve bu nedenle fesih ve tapu iptali ve tescil istemli davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Davacı "kendisine ait parsele yapılması gereken konutun, komşusuna ait parsele yapıldığını, edimin hatalı ifasından sözleşmenin tarafı olan yüklenici asıl dava davalısının, denetleme ve kontrol yükümlülüğünü yerine getirmeyen, binaya yapı kullanma izin belgesi düzenleyen belediyenin, hatalı bir şekilde yapı aplikasyon belgesini düzenleyen harita mühendisinin sorumlu olduğunu" belirtmiş ve "yapılan evlerin inşai değerini ve yıkımı ihtimal dahilinde olduğundan yıkım masraflarını" istemişse de, tazminata hükmedilebilmesi için gerçek bir maddi zararın doğması, bu kapsamda sorumlunun kusurlu ve hukuka aykırı fiili ile bu zarara neden olması gerektiği- Dava dışı parsel maliki ile davacı arasında devam etmekte olan bir dava bulunmadığı- Davacının devam eden süreçte maddi olarak gerçek bir zararı olup olmayacağı net olmadığından, olması halinde ise zararın miktarı çeşitli durumlara göre değişebileceğinden ötürü varsayıma dayalı olarak gerçek zararın tespiti ve bu kapsamda muhtemel bir maddi tazminata hükmedilmesinin mümkün olmadığı- Davacının asıl ve birleşen davada maddi tazminat istemekte dava tarihi ve karar tarihi itibariyle hukuki yararı bulunmadığı- "Davacının TMK 724 hükmünce tescil isteme hakkı bulunsa bile, bu tamamen davacıya tanınan şahsi hak niteliğinde olup bunun yerine kişinin doğrudan zararları için gerek giderim yükümlülüğü gerekse haksız fiil hükümlerine göre bu davayı açmasını engelleyen bir hüküm bulunmadığı" şeklindeki karşı oyun ise kabul edilmediği-
İmara aykırı olan yapı ile ilgili yapı kayıt belgesi aldığında, bu belge ile binanın kullanılması sağlanabilecek olup belge, binayı iskân alınacak şekilde imara uygun hale getirmeyeceği- İmara aykırı yapı, yapı kayıt belgesi almak sureti ile kayıt altına almış olsa dahi, bu belgenin alınması binayı iskân almaya uygun şekilde imara uygun hale getirmediğinden yüklenicinin edimini ifası sonucunu da doğurmayacağı- Taraflar arasında imzalanan sözleşmede; "yüklenicinin, her türlü hakediş ve alacaklarını idarenin yazılı izni olmaksızın başkalarına temlik edemeyeceği" belirtildiğinden, davalının temlike izin verilmediğini ileri sürdüğü, davacının da sözleşmenin 12.5. maddesi gereği idarenin onayını alarak alacağını temlik ettiğine dair dosyaya delil sunmadığı anlaşılmakla temlikin geçersiz olduğu, bu durumda temlik alan hakkında hüküm kurulmasının ve kabule göre de temlik alan hakkında hüküm kurulmasına rağmen karar başlığında temlik alanın gösterilmemesinin de doğru olmadığı-
Uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir...
Arsa sahiplerinin yükleniciyi vekâletten azlederek aynı tarihli ihtarnameyle de, "...arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine istinaden ihtarnamenin tebliğinden itibaren hiçbir işlem yapılmamasını, ihtarnamenin tebliğinden sonra yapılacak harcamalardan sorumlu olmadıklarını ve sözleşmeyi feshedeceklerini" ihtar ettikleri, davacı-karşı davalı yüklenicinin asıl davada, "sözleşmenin arsa sahiplerince haksız olarak feshedildiğinin tespitini ayrıca menfi zarar ile birlikte müspet zarar kapsamında kâr kaybının arsa sahiplerinden tahsilini", arsa sahiplerinin de karşı davada, "taraflar arasından imzalanan sözleşmenin feshine karar verilmesini" istedikleri uyuşmazlıkta, yerel mahkemenin "sözleşmenin haksız feshedildiğinin tespitine, davacının menfi zarar talebinin kabulüne, müspet zarar kapsamında kâr kaybı talebinin ise reddine" karar vermesi ve davalı karşı davacılar tarafından asıl davaya ilişkin istinaf harçlarının yatırılmaması nedeniyle, asıl davada sözleşmenin arsa sahiplerince haksız olarak feshedildiğinin tespitine ilişkin hükmün davalı karşı davacılar aleyhine kesinleşmiş olduğu- Asıl davada, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin, arsa sahiplerince haksız olarak feshedildiğinin tespitine dair verilen karar kesinleşmekle, sözleşmenin arsa sahiplerinin kusuruyla feshedilmesi durumunda kusursuz olan yüklenicinin arsa sahiplerinden müspet zarar kapsamında kâr kaybını talep etmesinin mümkün olduğu, Bölge Adliye Mahkemesince, "asıl davada davacı karşı davalı yüklenicinin kâr kaybı talebi değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, asıl davada sözleşmenin haksız feshedildiğinin tespitine dair kesinleşen karar dikkate alınmadan sözleşmenin taraf iradelerinin birleşmesi sonucu geriye etkili feshedildiği, bu nedenle yüklenicinin kâr kaybı talep edemeyeceği" gerekçesiyle verilen direnme kararının yerinde olmadığı- "Bölge Adliye Mahkemesince karşı davada, davalı karşı davacılar vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile taraf iradelerinin fesih yönünde birleşmesi nedeniyle sözleşmenin geriye etkili olarak feshine karar verildiği ve bu hususun kesinleştiği, bu nedenle İlk Derece Mahkemesince asıl davada sözleşmenin haksız feshedildiğinin tespitine dair verilen karar yok hükmünde olduğundan sonuç doğurmadığı, sözleşmenin taraf iradelerinin birleşmesi sonucu feshedilmesi nedeniyle davacı karşı davalı yüklenicinin asıl davada müspet zarar kapsamında kâr kaybı talebinde bulunamayacağı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin devri (yüklenilmesi)- "Müteahhitliğin başkasına devredilemeyeceğinin" düzenlendiği sözleşmeye ilişkin, davacının devre onay verildiği iddiasıyla sunduğu "Muvafakatname" aslının ibrazı sağlanarak imza incelemesi yaptırılması, belgenin aslı ibraz edilmezse veya yapılan inceleme sonucunda imzanın davalı arsa sahibine ait çıkmaması durumunda davanın reddine; imza incelemesi sonucu imzanın asıl dosya davacısı arsa sahibine ait çıkması halinde ise, sözleşmenin devrine arsa sahibinin muvafakat verdiği kabul edileceğinden, iki adet daire bedelinden davalı arsa sahibinin de ilk yüklenici ile birlikte sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerektiği- Arsa sahibinin imza inkarına rağmen imza incelemesi yaptırılmadan eksik inceleme ile karar verilemeyeceği- "'İş Bitirme Tutanağı' ve 'Yapı Kullanma İzin Belgesinde', davalı arsa sahibi adına vekâleten bu belgelerin imzalandığı, bu aşamada arsa sahibinin yükleniciye dair bir itirazının bulunmadığı, dava açıldıktan sonra sözleşmenin açıklanan nedenlerle devredildiğinin bilinmediğinin ileri sürülmesinin ve muvafakatnamedeki imzanın inkâr edilmesinin iyi niyet-dürüstlük kuralına aykırı olduğu, muvafakatnameye yönelik imza araştırması yapılmasına gerek bulunmadığı, TBK 205 gereğince, devredenin, bu sözleşmeden doğan taraf olma sıfatıyla birlikte bütün hak ve borçlar devralana geçtiğinden arsa sahibinin sözleşme gereğince birinci yükleniciye devretmesi gereken bağımsız bölümleri sözleşmeyi devralan davacı şirkete devretmesi gerekirken üçüncü kişilere satması nedeniyle, bu bağımsız bölümlerin dava tarihindeki rayiç bedellerinden sorumlu tutulmamasının doğru olmadığı" şeklindeki görüşün kabul edilmediği-
