Yargıtay Özel Dairesi tarafından verilen karar kesin olduğundan kesin nitelikteki bozma kararına direnilmesine yasal olarak olanak bulunmadığı ve uyulması gerektiği-
Davacının toplu iş sözleşmesinden yararlanma hakkı bulunup bulunmadığı ve toplu iş sözleşmesinden kaynaklı dava konusu alacaklardan davalıların sorumluluklarına ilişkin uyuşmazlıkta; tarafların dava şartı olan arabuluculuk kapsamında arabuluculuk faaliyetinde bulundukları, davalıların sürece katıldığı ve sürecin sonunda anlaşamadıkları, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda arabuluculuk giderinin tamamının davalıdan tahsiline karar verilmiş ise de ilamda yer verilen Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu uyarınca arabuluculuk gideri yargılama gideri olup anlaşmaya varılamaması hâlinde ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılandığı, Hukuk Muhakemesi Kanunu’nda davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştıracağı, yapılan açıklamalar doğrultusunda kısmen kabul kararı verilen eldeki davada, arabuluculuk giderinin tarafların haklılık durumuna göre paylaştırılması gerektiği-
Davalı idare tarafından davalı şirkete verilen işin asıl işin bir bölümü olduğuna yönelik varılan sonucun doğru olduğu- Bir taraftan işin teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirmediğinin belirtilip, diğer taraftan araç ve gereçlerin bir kısmını davalı idareden kiralayan davalı şirketin gerekli ve yeterli uzmanlığa ve teknolojik alt yapıya sahip olmadığının ifade edilmesinin çelişki oluşturduğu- Araç ve gereçlerin bir kısmının davalı idareden kiralanmış olmasının davalı şirketin yeterli uzmanlığa ve teknolojik alt yapıya sahip olmadığı anlamında değerlendirilemeyeceği- Önemli olanın işin teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirip gerektirmediği olduğu- Mahkemece bu yönde yapılan araştırmaların yetersiz olduğu- Yapılacak işin gerekirse uzman bilirkişi aracılığıyla mahallinde keşif icra edilmek suretiyle işin teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirip gerektirmediği ve böylece davalılar arasındaki asıl işveren-alt işveren ilişkisinin geçerli olarak kurulup kurulmadığı belirlenerek sonucuna göre bir karar vermekten ibaret olduğu- Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olmasının hatalı olup bozmayı gerektirdiği-
Davalı Müdürlüğün asıl işi yol yapımı ise de bu durumun işi yükleniciye gördüremeyeceği anlamına gelmediği- Eldeki davada .... Yolu ve ... Üstyapı İşleri İnşaatı işinin tümüyle davalı şirkete ihale edildiği, işin bölünerek verilmesi söz konusu olmadığı gibi Karayolları Genel Müdürlüğünün bu işte işçi çalıştırmadığı, uzun süren, yüksek maliyetli ve yapılan imalat hatalarının veya eksikliklerinin sonradan giderilmesinin yine yüksek maliyet ve zaman kayıplarına yol açabileceği inşaat işlerinde, taahhüt edilen yapım işinin gidişatının izlenmesinin ve işin sözleşme ile eklerine ayrıca fen ve sanat kurallarına uygun yapılıp yapılmadığının denetimi için personel bulundurulmasının davalı Müdürlüğün asıl işveren olduğu sonucunu doğurmayacağı- Davalı Müdürlüğün denetim yetkisini aşan ve işveren olarak kabulünü gerektirecek bir yetkisinin bulunduğunun da iddia ve ispat edilmediği, bu nedenle davalı Müdürlüğün "asıl işveren" olmayıp "ihale makamı" olduğu anlaşılmakla sorumluluğunun da bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiği- "Yol yapım işinin davalı Müdürlüğün asıl işi olduğu, davalı şirket ile davalı arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunduğu" şeklindeki görüşün ise HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Davalının asıl işi konut üretmek ise de, bu durumun işi yükleniciye gördüremeyeceği anlamına gelmediği- Somut davada, konut inşaatı işinin çevre düzenlemesi dahil tümüyle davalı şirkete ihale edildiği, işin bölünerek verilmesi söz konusu olmadığı gibi, kendisinin bu işte işçi çalıştırmadığı; işin sözleşme ve ekleri ile fen ve sanat kurallarına uygun yapılıp yapılmadığının denetimi için personel bulundurmasının 'asıl işveren' olduğu sonucunu doğurmayacağı, denetim yetkisini aşan ve işveren olarak kabulünü gerektiren yetkisinin bulunmadığı, bu nedenle davalının 'ihale makamı' olduğu-
İşçi ile işveren arasındaki uyuşmazlıklardan doğan menfi tespit davalarında arabulucuya gidilmesi şartının olmadığı-
İşçinin asıl işverenden alınan işi kapsamında ve değişen alt işverenlere ait işyerinde ara vermeden çalışması halinde, işyeri devri kurallarına göre; değişen alt işverenlerin, işçinin, iş sözleşmesini ve doğmuş bulunan işçilik haklarını da devralmış sayılacağı; işçi veya alt işveren tarafından bir fesih bildirimi yapılmadığı sürece, iş sözleşmesi değişen alt işverenle devam edeceğinden, işyerinde çalışması devam eden işçi açısından, feshe bağlı haklar olan ihbar ve kıdem tazminatı ile izin ücreti talep koşullarının gerçekleşmeyeceği- Son alt işverenin de kıdem tazminatının tamamından diğer alt işveren ile birlikte müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğu-
İş hukukunda 'dava şartı olarak arabuluculuğa' ilişkin madde ile diğer düzenlemelerde iş yargısının temeli olan çabukluk, basitlik, emredicilik, zayıfın korunması ve ucuzluk ilkelerinin dikkate alındığı, işçinin, hak ve alacaklarını en kısa sürede ve en basit yoldan almasını sağlamaya yönelik getirildiği anlaşılan bir kurumun, işçinin aleyhine yorumlanması doğru olmayacağı, arabuluculuğa başvurma işçi açısından olduğu gibi işveren açısından da zorunlu olduğu, somut olayda, davanın iş akdinden kaynaklanan işveren alacağının bulunmadığına ilişkin menfi tespit davası niteliğinde olduğu, davacı tarafından arabuluculuk başvurusu yapılmadan dava açıldığı, istinaf mahkemesince dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı-
22. HD. 27.02.2019 T. E: 891, K: 4516-
Telekonferans yöntemiyle yapılan arabulucu müzakerelerinde iki haftalık dava açma süresi, arabulucu ve her iki taraf imzasının tamamlandığı tarihten itibaren başlayacağı-