Davacının çalıştığı ihale şartnameleri incelendiğinde arıza bakım onarım işi için gerekli araç ve ekipmanın, tamirde kullanılacak makine ve aletlerin yüklenici tarafından karşılanacağı, personel seçiminin ve sorumluluğunun, vardiyalarının düzenlenmesinin yükleniciye ait olduğu, asıl işverenin denetleyen kontrol işçisi dışında alt işverenin bağımsız bir organizasyona sahip olduğu, davacı tanıklarının da sadece denetim yapıldığını ifade ettikleri dikkate alındığında, arıza bakım ve onarım işinin alt işverene verilmesinin doğrudan muvazaayı göstermediği, asıl işveren işçilerin verdikleri talimatın işin yürütümünün gözetimi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, davalı ile dava dışı şirket arasındaki ihale sözleşmesinin muvazaalı olduğu ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Davalı şirketler Adi Ortaklığının yasa hükümlerine göre asıl işini alt işverene vermesi mümkün olduğundan, Karayolları Genel Müdürlüğü ve şirketler Adi Ortaklığı arasında bağıtlanan ihale sözleşmesi ve anılan adi ortaklık ile diğer davalı arasında imzalanan sözleşmelerin getirtilmesi, tanık beyanlarına başvurulması, gerekirse yerinde keşif yapılarak araştırma ve inceleme yapılarak davalılar arasındaki asıl-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olup olmadığının belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği- Davacı davalı şirketin diğer davalılardan aldığı tünel işinin birden fazla olduğunu ve fesih sırasında bitirilmediğini, keza şirketin Türkiye çapında başka tünel ihaleleri de aldığını ve faaliyetinin devam ettiğini ileri sürdüğünden mahkemece bu hususların doğru olup olmadığı araştırılmadan, davacının hizmet döküm cetvelinden sicil numaraları anlaşılan davalılara ait işyerlerinde fesihten sonraki üç ay içinde yeni işçi alınıp alınmadığı kesin olarak belirlenmeden ve gerekirse işyeri kayıtları üzerinde inceleme yaptırılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Davacının tam olarak ne iş yaptığı, davacının çalışmasına dayanak hizmet alım sözleşmelerinin hukuka uygun olup olmadığı, davacının hizmet alım sözleşmesine uygun olarak çalıştırılıp çalıştırılmadığının belirlenmesi, ihale edilen işin belediyenin asli işlerinden olduğunun tespiti halinde 5393 Sayılı Kanuna göre belediyenin asli işlerinin alt işverene verebilmesi mümkün bulunsa dahi genel muvazaa kriterlerine göre yine de asıl-alt işveren ilişkinin hukuka uygun bulunup bulunmadığının yöntemince irdelenmesi gerektiği- Davacı belediyenin kadrolu işçileri ile aynı işi yapıp yapmadığı, yaptırılan iş yönünden davacıya emir ve talimatların kim/kimler tarafından verildiği, araç-gereçlerin nasıl temin edildiği, asıl işverenin gözetim ve denetim yükümlülüğünü aşacak boyutta ve özellikle yüklenici firmanın işverenlik sıfatını ortadan kaldıracak, onu bordro ya da kayden işveren durumuna sokacak hususların olup olmadığı üzerinde durularak bu hususların açıklığa kavuşturulması ve özellikle de yüklenici şirketin, işyerinde davalı İdareden ayrı ve bağımsız olarak kendine özgü organizasyon yapısı oluşturup oluşturmadığı, hukuki, fiili ve ekonomik bağımsızlığının bulunup bulunmadığı, davalı idareden başka ticari faaliyetleri bulunup bulunmadığı yani salt davalı İdareye hizmet vermek amacıyla hareket edip etmediği, aralarındaki ilişkinin işçi temini niteliğinde kabul edilip edilmeyeceği hususlarının tespit edilmesi gerektiği-
Davalı üniversite ile taşeron arasındaki ihale sözleşmesi ve şartnamesi getirtilerek işçi alımının hangi iş için yapıldığı, davacının alınan işte çalıştırılıp çalıştırılmadığı belirlenerek, davacı alındığı işte çalıştırılmışsa davanın reddi gerektiği, başka bir işte çalıştırılmışsa kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Dosya içeriğine göre davacının davalı iş yerinde çalıştığının, brüt ücret miktarında uyumazlık bulunduğunun, fazla mesai ücreti, hafta tatili ve genel tatil ücret alacağının işveren elindeki kayıtlarla hesaplanması gerektiğinin, bu nedenle alacakların başlangıçta belirsiz olduğunun anlaşıldığı, açıkça belirli olmayan ve tartışmalı alacaklar ise kısmi eda külli tespit davası konusu yapılabileceğinden, mahkemece yazılı gerekçe ve yasaya aykırı olarak sürede verilmeden hukuki yarar şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davacının davalı iş yerinde çalıştığı, taraflar arasında brüt ücret miktarında uyuşmazlık bulunduğu, kıdem ve ihbar tazminatlarının giydirilmiş ücret üzerinden, fazla mesai ücreti, genel tatili, hafta tatili ve izin alacağının işveren elindeki kayıtlarla hesaplanması gerektiği, bu nedenle alacakların başlangıçta belirsiz olduğu, açıkça belirli olmayan ve tartışmalı alacaklar ise kısmi eda külli tespit davası konusu yapılabileceğinden, mahkemece yazılı gerekçe ve yasaya aykırı olarak süre verilmeden hukuki yarar şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
İş akdine belirli süreli iş sözleşmesinin sona ermesi nedeniyle son verildiği savunulmuş olup, iş sözleşmesinin belirli süreli olarak yapılmasını gerektiren 4857 Sayılı Yasa'nın 11. maddesinin aradığı anlamda objektif bir neden bulunmadığı gibi ihale süresinin sona ermesi de iş akdinin feshedilebilmesi için haklı yada geçerli bir neden teşkil etmediğinden mahkemece davacının işe iadesine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı- Hizmet alım sözleşmesinin eki niteliğindeki belgelerin de getirtilerek, titiz bir araştırma yapılması, gerekirse konusunda uzman bilirkişilere işyerinde inceleme yetkisi de verilerek aldırılacak ayrıntılı rapor ile davacının yaptığı işin ihale teknik ve idari şartnameler kapsamında ve İş Kanunu 2. maddesinde belirtilen davalı şirkete verilebilecek işler kapsamında olup olmadığının tespit edilmesi, hizmet alım sözleşmesinin işçi temini niteliğinde olup olmadığı netleştirilmesi ve sonucuna göre davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olup olmadığı hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Keşif yapılarak davacının yaptığı işin belirlenmesi, asıl iş kapsamında çalıştırılıp çalıştırılmadığının, davalı tarafından diğer davalıya yüklenen, ihale edilen bir hizmet bulunup bulunmadığı, kanuni yükümlülüklerden kaçınmak için davacının diğer davalı üzerinden sigortalı gösterilip gösterilmediğinin tespit edilerek, ayrıca Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı iş müfettişlerince hazırlanan inceleme raporundaki muvazaa tespitine karşı İş Mahkemesinin dosyası ile muvazaa tespitine itiraz nedeniyle dava açılmış olup verilecek karar bu davanın da esasını etkileyeceğinden bu davanın neticesi de beklenip tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-