İşçinin haklı bir nedene dayanmadan ve bildirim öneli tanımaksızın sözleşmesini feshinin, istifa olarak değerlendirilmesi gerektiği- Davalı asilin; sözleşmesini, imza ve içeriğine itiraz etmediği istifa dilekçesi ile sonlandırmış olduğu, istifasının haklı nedene dayandığını ispatla yükümlü olduğu; ispatın, davalının yasal süresi içerisinde davaya sunacağı cevap ve bildireceği deliller ile mümkün olduğu-
Mirasçı sıfatıyla takip yapılanın, takip tarihi itibariyle 18 yaşından küçük olduğu ve fiil ehliyetinin bulunmadığı anlaşıldığından, kamu düzenine ilişkin bu hususun her zaman (süresiz) şikayet yolu ile ileri sürülebileceği ve icra müdürü ile icra mahkemesinin bu işlemlerin geçersizliğini kendiliğinden gözetmesi gerektiği- Şikayetçi yönünden icra takibinin iptali gerekirken, imzaya itirazın incelenmesine geçilerek takibin durdurulmasına karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Ziynet eşyanın erkeğin zilyetlik ve korunmasına terk edilmesi olağan olmadığından, bunun aksini iddia eden kadın eşin iddiasını ispatla mükellef olduğu- Erkek eşin ise himayesine girdiğini kabul ettiği ziynetleri iade etmemek üzere aldığını ispatlaması gerektiği- Davacı kadının varlığı kanıtlanan ziynetlerin evlilik birliği içinde kendisinden alındığına ve tekrar iade edilmediğine ilişkin tanık deliline dayandığı, bu tanıkların "düğünde takılan ziynet eşyalarının satılarak davalının babası adına ev alındığını" belirttiği ve davalının babasının da bu beyanları doğrular şekilde beyanda bulunduğu gözetildiğinde, davacının düğünde takılan ziynetlerin varlığını ve kendinde olmadığını şüpheye yer vermeyecek şekilde kanıtlamış olduğu-
Tarafların defterlerinin, 8 adet fatura ve 1 adet iade faturası hariç birbirini doğruladığı, bu durumda davalının defterlerinde kayıtlı olmayan 8 adet fatura konusu malın davalıya tesliminin ispat yükünün davacıda olduğu, davacının defterlerinde kayıtlı olmayan iade faturası yönünden iade faturasına konu malın davacıya teslimini ispat yükünün davalıda olduğu, her iki tarafın ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmamış olması nedeniyle lehlerine delil olarak kullanılamayacağı, ........ tarihli alınan bilirkişi raporundan 4.000,00 TL’lik çekin ödeme dekontu ile ödenmiş olduğunun, ayrıca borcun tarafların ticari defterlerini karşılaştıran fark tablosunda bulunan 8 adet fatura karşılığı olan 8.670,11 TL’lik faturalardan kaynaklandığı, bu faturalar içinde bulunan 2.082,38 TL'lik ve 1.600,60 TL'lik faturalardaki imzaların davalıya ait olmadığının Adli Tıp Raporu ile belirlendiği, faturaların tek taraflı düzenlenebilir bir belge olması, davacının fark tablosundaki fatura içeriğindeki ürünleri davalıya teslim ettiği olgusunu ispatlayamaması ve davalı tarafından düzenlenen 09.11.2009 tarihli, 540.00 TL tutarındaki iade faturasının davacıya ait muhasebe kayıtlarında bulunmadığı gerekçesiyle davanın ve davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Bononun kambiyo senedi vasfına haiz olduğu, bononun tedavüle çıkarken anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasının yazılı belge ile ispatlanması gerektiği, senedin hangi hukuki ilişkinin teminatı olduğunun metinden anlaşılamadığı, menfi tespit davasındaki kararın takip öncesinde verilmesi ve değerlendirmenin fotokopi üzerinden yapılmasından ötürü senedin sonradan doldurulduğu iddiasının ispatında yeterli olmadığı, takibin durdurulması ile alacaklının tazminata hükmedilmesi talebi doğrultusunda mahkemece verilen kararın isabetli olduğu-
Çekin zayi edildiği iddiasıyla açılan çek iptali davasında, mahkemece çeke ilişkin ödeme yasağı kararı verildiği, çekin son hamil ihtiyati haciz kararı ile ilgili dosyanın takibe konu edilmesi üzerine, takip tarihi sonrası ve ödeme emri tebliği öncesinde çek bedeli ve ferileri olmak üzere ... TL'nin davacı tarafından ihtirazi kayıtla icra dosyasına ödendiğinin anlaşıldığı, davacının, davalıların çeki iktisapta kötüniyetli veya ağır kusurlu olduklarını kanıtlamak zorunda olup, davacı tarafça bu hususun kanıtlanamadığı, aksine davalı tarafından, çekin yetkilisi bulunduğu firma tarafından dava dışı firmaya yapılan araç satış bedeline mahsuben alındığı, her iki tarafın ticari defter kayıtlarıyla kanıtlandığı, bu durumda davanın reddi kararında bir isabetsizlik bulunmadığı-
Kredi kullananın kanser hastalığı nedeni ile ölümü hâlinin sigorta teminat kapsamı dışında olmakla birlikte kredi kullananın ölüm sebebinin kanser hastalığı olduğunun davacı banka tarafından ispat edilmesi gerektiği- Krediye bağlı hayat sigortalarında, sigorta bedelinin asli alacaklısı olan kredi kuruluşunun, sigorta bedelinin ödenmesi yönündeki talebinin tamamen veya kısmen reddedilmesi hâlinde, sigorta şirketine karşı dava açmak ve gerekirse (sigorta bedelinin ödenmeme gerekçesinin çok defa riziko şahsı ile ilgili bir sebebe dayandırılması karşısında) sigorta bedelinin ödenmesi için tüketilmesi gerekli tüm yollarını tüketip, olumlu bir sonuç alınamaması hâlinde mirasçılara başvurabileceği- Bu halde açılan asıl ve birleşen davaların erken açılan dava niteliğinde olduğu, bu davaların açılmasında davacının “hukuki yarar yokluğu” nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Davacının, davalı banka tarafından gayrimenkulü satın aldığı O. K.'nin ortağı olduğu M.M. Ltd. Şti'nin hesabına aktarılma talimatı vermesine rağmen paranın dava dışı M.M. İnşaat Ltd. Şti'nin hesabına aktarmadığı, dava dışı E. D., Ö. Ç. ve A. Eğitim Ürünleri Ltd Şti. hesabına aktarıldığı ve bu şekilde davalı bankanın, davacının ortağı olduğu şirket aleyhine açılan Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi'nde görülen davada gayrimenkulün satış bedelinin ödediğinin ispatlanamamasına yol açtığı ve davacının bu parayı bir kez daha ödemek zorunda kaldığı anlaşılmakla, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddedilmesi doğru görülmediğinden hükmün temyiz eden davacı yararına bozulmasına- Bozma ilamına uyulması ile oluşan hukuki durum nazara alınmadan ve ıslahla ilgili bir değerlendirme yapılmadan karar verilmesinin doğru olmayacağı-
Gayrımenkul satım sözleşmesi uyarınca ödenen bedelin iadesine ilişkin davada; davacı tarafından davalı şirkete yapılan ve davalı şirket ticari defterinde de kayıtlı olan ödeme miktarından, hesaplanan bağımsız bölümün bedeli düşülmeden ve davacıların talep miktarı da gözetilerek karar verilmesi gerekirken, bağımsız bölüm bedelinin davacının alacağından düşülmesinin bozmayı gerektirdiği-
Mahkemece, aynı konuya ilişkin görülmekte olan bir başka davada alınan bilirkişi raporu dikkate alınarak dava konusu sözleşmenin muvaazalı olduğu kanaatine varılmış ise de, bu bilirkişi raporunda muvaazanın varlığına ilişkin bir tespit yer almadığı gibi, kira sözleşmesinin muvaazalı olmadığından bahisle davanın kabulüne karar verilmişse de hükmün temyiz eden davalı şirketler yararına bozulması gerektiği-