Davalı-davacı birleşen dava dilekçesinde eşinin güven sarsıcı davranışlar içinde olduğunu belirterek delil olarak telefon görüşme kayıtlarına dayandığından, Bölge adliye mahkemesince dayanılan bu telefon görüşme kayıtları getirtilerek değerlendirilip bir sonuca varılması gerektiği-
Bölge adliye mahkemesince, ilk derece mahkemesinin kusur belirlemesine ilişkin tüm deliller değerlendirilerek tarafların kusur durumunun belirlenmesi ve bu belirlemeye bağlı olarak boşanmanın feri niteliğinde bulunan yoksulluk nafakası ve tazminatlar yönünden karar verilmesi gerektiği-
Mazeretin kabulü ya da reddine dair değerlendirme yapmaksızın dosyanın işlemden kaldırılması ve sonrasında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Dava devam ederken taraflardan birinin ölümü halinde, ölen kişinin taraf ehliyetinin bulacağı- Mirasçıları da ilgilendiren, mirasçıların mal varlığı haklarını etkileyen davalar, tarafın ölümüyle konusuz kalmayacağı- Ölen tarafın mirasını reddetmeyen mirasçılarının, davayı mecburi dava arkadaşı olarak hep birlikte takip etmeleri gerektiği- Somut olayda davaya konu istek, malvarlığına ilişkin olup, mirasçıların mal varlığını etkilemektedir; bu noktada ölenin mirasçılarının davaya dahil edilmemeleri hukuki dinlenilme hakkını zedeleyeceği-
Davacının emekli maaşı hesabında usulsüz işlem yapıldığına dair iddianın bulunduğu uyuşmazlıkta, dava dilekçesinin hesabın bulunduğu şubeden başka şubeye tebliğ edildiğinin, davanın davalının yokluğunda, savunması alınıp delilleri toplanmaksızın karar verildiğinin görüldüğü, sonraki aşamada doğru muhataba tebliğ sağlanmış ise de savunma hakkının kısıtlanarak toplanmış ve değerlendirmeye tabi tutulmuş deliller üzerinden verilen ilk karara dayalı direnme hükmünün usul ve yasaya uygun olduğundan bahsedilemeyeceği-
Fer’i müdahilin tek başına temyiz hakkının bulunmadığı- Usulsüz tescil iddiasına dayalı tapu kaydının iptali ve tescil davasında dava konusu para dışında başka bir şey (müddebih) ise değerini mahkemenin takdir edeceği- Bir davada müddebihin tek bir değeri olduğu ve bu şekilde müddeabihin değeri takdir edilip kesinleştikten sonra bu değerin, mahkemenin görevli olup olmadığı, mahkemenin kararının temyiz edilip edilemeyeceği, temyiz incelemesinin duruşmalı yapılıp yapılamayacağı, temyiz sonucunda verilecek Yargıtay kararına karşı karar düzeltme yoluna gidilip gidilemeyeceği, harç hesaplanması ve vekalet ücreti takdirinde esas alınacağı- Mahkemece, dava konusu taşınmazın harca esas değeri davacı tarafça dava açılırken tam olarak belirtilmediğinden değerin tespiti yönünden yapılan keşif ve bilirkişi giderinin davacının üzerinde bırakılmasına karar verilmiş ancak, mahkemece müddeabihin değerinin tespiti için keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmış olup, müddeabihin değeri davanın başında mahkeme tarafından re’sen takdir edileceğinden, davada davacının gereksiz yere davanın uzamasına veya gider yapılmasına sebebiyet verdiği de söylenemeyeceğinden keşif ve bilirkişi ücretinden oluşan yargılama giderlerinden de davayı kabul eden davalının sorumlu tutulması gerektiği ve bu suretle, yapılan keşif ve bilirkişi giderinin davacının üzerinde bırakılmasına karar verilmesinin hatalı olduğu, ancak söz konusu yanlışlığın yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği, kararının düzeltilerek onanmasına karar verildiği- Hükmün sadece fer'ileri yönünden temyiz halinde davalıdan alınması gereken temyiz peşin harcının maktu mu yoksa nisbi mi olacağı-
Avukat tarafından takip edilen işlerde, avukatın bürosunda yapılacak tebligatların, resmî çalışma gün ve saatleri içinde yapılacağı-
Yasal sebep bulunmadıkça gösterilen tanığın dinlenmemiş olmasının savunma hakkını kısıtlayan önemli bir usul hatası olduğu- Davalı tanığının beyanlarını almak için gerekli tanık ücretleri ve tebligat giderlerini karşılamak üzere usulüne uygun şekilde ihtarda bulunulması, ihtarın sonucu uyarınca yargılamanın devam ettirilmesi hususu gözetilmeden davalının savunma hakkının kısıtlanması suretiyle karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece yapılacak işin; duruşma gününün 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’te belirtilen hükümlere uygun olarak yöntemince tebliği ile taraf teşkilinin sağlanması ve ancak bu usuli eksiklik tamamlandıktan sonra bir karar vermekten ibaret olduğu-
Gerekçe kendi içinde çelişkili olup, gerekçe ve hüküm sonucunda da yaratılan bu çelişkilerin tek başına bozma sebebi oluşturduğu-