Mahkemece usulünce ön inceleme duruşması yapılmadan davanın esası hakkında hüküm kurulmasının davalının hukuki dinlenilme hakkına aykırı olduğu- 
Davalılara, dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği, gerekçeli kararın MERNİS adreslerine tebliğ edilmesi sonucu davadan haberdar oldukları, HMK'nın 27. maddesi gereğince hukuki dinlenilme haklarının ihlal edildiği anlaşıldığından, taraf teşkili usulüne uygun olarak sağlandıktan sonra davanın esasına girilmesi gerektiği-
Davalının adres kayıt sistemindeki Fransa adresine mahkemece Başkonsolosluk aracılığı ile tebligat çıkarılmasının doğru olduğu; ancak çıkarılan tebligatta "Tebliğin konusu ile hangi merci tarafından çıkarıldığı bilgilerinin yer aldığı ve otuz gün içinde başvurulmadığı takdirde tebliğin yapılmış sayılacağı ihtarını içeren bildirim" bulunmadığından; yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığı, mahkemece; usulsüz bu tebligattan sonra davalının adres kayıt sisteminde yer almayan diğer adreslere yaptığı tebligatlar da usulsüz olduğundan; davalıyı, savunma hakkı tanımak amacıyla usulüne uygun olarak cevap vermeye ve duruşmalara katılmaya davet etmedikçe yargılamaya devam edip hüküm verilemeyeceği-
Kararın dava ve cevap dilekçeleri ile Yargıtay bozma ilamı ve bilirkişi raporunun özetlenmesinden ibaret olduğu- Kararın hangi hukuki sebebe dayandırıldığı, tarafların iddia ve savunmalarının neden kabul edilip neden reddedildiği, hangi delilin diğerine neden üstün tutulduğu belli olmadığından, kararın gerekçeli bir karar olduğundan söz edilemeyeceği- Gerekçesi belli olmayan kararın temyiz incelemesinin yapılması fiili olarak imkan dahilinde olmadığı- 
Dava dilekçesi tebliğ edilmeden dosya üzerinden görevsizlik kararı verilmesinin hukuki dinlenilme hakkına aykırılık teşkil ettiği-
İşe iade davalarına özgü olarak, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin söz konusu olduğu davalarda, davalı taraf yönünden bir çeşit şekli (usûlî) bakımdan mecburi dava arkadaşlığının mevcut olduğunun kabul edilmesi gerektiği- İşe iade davasının yalnızca asıl işveren veya alt işveren aleyhine açılması durumunda, mahkemece, davanın hemen reddedilmemesi, davalı olarak gösterilmeyen asıl işveren veya alt işverene davanın teşmili için davacı tarafa süre verilmesi, verilen süre içinde, diğer dava arkadaşına teşmil edilirse davaya devam edilmesi, aksi halde davanın sıfat yokluğundan reddedilmesi gerektiği-
Davalılardan bazı şahıslara usulüne uygun tebligat yapılmaksızın yokluklarında yargılama yapılarak HMK. mad. 27 'ye aykırı şekilde hukuki dinlenilme haklarının ihlal edilmesinin doğru olmadığı ve mernis sistemine kayıtlı adreslerine dava dilekçesi tebliğ edilerek işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Davalı borçlu ile 3. kişi arasında ticari ilişki bulunması ve dava konusu taşınmazın tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç değeri arasında misli fark bulunması halinde tasarrufun İİK. mad. 278/3-2 ve 280/1 gereğince; davalı 4. kişinin borçlunun kardeşi olması halinde, borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması nedeniyle dava konusu tasarrufun İİK. mad. 280/1 gereğince iptale tabi olduğu- Alacaklının, borcun doğumunun takip dayanağı bonoların veya çeklerin keşide tarihinden önce gerçekleştiğini ileri sürmesi halinde, davacı vekiline takip konusu borcun doğumuna ilişkin temel ilişki konusunda delillerini sunması için süre verilmesi, sunduğu delillerin toplanması, takip konusu bono malen kaydını içerdiğinden davacı ve davalı borçlunun ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması, gerektiğinde davacı ve borçlunun isticvabı ile borcun doğumunun tespiti; belirlenecek tarih yani borcun doğumu iptali istenen tasarruftan sonra ise davanın önşart yokluğundan reddine, aksi takdirde yani borcun, iptali istenen tasarruftan önce doğduğunun belirlenmesi halinde ise şimdiki gibi dava konusu tasarrufların İİK'nun 278/3-2 ve 280/1 maddeler gereğince iptaline karar verilmesi gerektiği-
HMK'nın 27/2-c maddesi uyarınca mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesi ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesi gerekeceği-
Mahkemece, kısa kararda "direnilmesine" şeklindeki ibarenin yazılmasının maddi bir hataya dayandığı, mahkemenin iradesinin bozmaya uyma yönünde bulunduğu, mahkemece verilen kararın usulüne uygun bir direnme kararı olmadığı, bozmaya uyularak verilen yeni bir hüküm olduğu sonucuna varıldığından, kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevinin Özel Daireye ait olduğu-