Taraflar davet edilmeden hüküm kurulamayacağı- Kefaletin geçerli olması için kefilin sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda bu sıfatla ve bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesinin şart olduğu-
Davada taraf teşkili sağlanmadan işin esası hakkında hüküm kurulmaması (HGK.' nun 22.02.2012 Tarih, 2011/8-763 E., 2012/85 K. sayılı kararı). gerektiği-
Mahkemece mazeretin kabul edilerek duruşmanın ileri bir tarihe bırakıldığı ve duruşma gününün UYAP'tan öğrenilmesine karar verildiği anlaşılmakta ise de; duruşma gününün tebliğ edilmediği anlaşıldığından davacı vekilinin duruşma gününden haberdar edilemediğinin kabulüyle; yeniden duruşma günü bildirilerek yargılamaya devam edilmesi gerektiği-
HMK. mad. 82/1 uyarınca istifa eden vekilin vekalet görevinin istifanın müvekkiline tebliğinden itibaren iki hafta süreyle devam edeceği; aynı hükmün 3. fıkrası gereğince de bu husustaki ihtarla birlikte istifa dilekçesinin vekalet verene bildirileceği; buna rağmen, vekalet veren yöntemine uygun şekilde davayı takip etmezse tarafın yokluğu halinde uygulanacak hükümlere göre işlem yapılacağı; yargılamanın sevk ve idaresinin "hakim" e ait olduğunun gözden kaçırılarak davalı asılın avukatının vekillikten çekilme dilekçesinin davalı asıla tebliğ edilmeden karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece ön incelemenin duruşmalı yapılmasına karar verilerek, davalıya ön inceleme duruşmasına çağrı davetiyesi tebliğ edilmiş; ancak davalı taraf belirlenen ön inceleme duruşmasına gelmemiş ve mahkemece, ön inceleme duruşmasında dava nihai olarak karara bağlanmayıp tahkikat aşamasına geçildiğine göre, davalının HMK. mad. 147 gereğince tahkikat duruşmasına davet edilmesi zorunluluğun gereği yapılmadan davalının hukuki dinlenilme hakkının ihlali niteliğinde (HMK. mad. 27) davalının yokluğunda hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgililerinin, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları, sözü edilen hak yargılamayla ilgili bilgi sahibi olmayı da kapsadığından, maddi hata talebini içeren dilekçenin, davalı şirkete tebliğinin sağlanması gerekeceği-
Mahkemece yargılama sırasında aldırılan bilirkişi raporunun 27.05.2015 günü Uyap'a kaydedildiği, mahkemece söz konusu bilirkişi raporu davalıya tebliğ edilmeden rapora karşı itirazlarını sunma hakkı verilmeden 29.05.2015 günlü celsede karar verildiği, hukuki dinlenilme hakkına aykırı şekilde davranılarak karar verilmesinin bozma nedeni olduğu-
100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesi gerektiği- Bilirkişinin, raporunu, varsa kendisine incelenmek üzere teslim edilen şeylerle birlikte bir dizi pusulasına bağlı olarak mahkemeye vereceği; verildiği tarihin rapora yazılacağı ve duruşma gününden önce birer örneğinin taraflara tebliğ edileceği-
Somut uyuşmazlıkta davacının iddiası, davalının savunması üzerinde durulmadığı, delillerle maddi olayın saptanmadığı, kısaca kararın gerekçesiz yazıldığı, bilirkişi raporuna atfın kararın gerekçeli olduğunu göstermeyeceği, gerekçesiz karar yazılmasının, adil yargılanma hakkının ihlali olduğu-
Ödeme emrinin tebliğine ilişkin tebligat, Tebligat Kaununun 21 ve Tüzüğün 28.maddesine uygun şekilde tebliğ edilmediğinden usulsüz olup bu adrese TK. mad.35 'e göre yapılan teblilgatta geçersiz olduğundan davada taraf teşkilinin sağlandığından söz edilemeyeceği-