Kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat davalarında hakimin, “saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği”ni, tarafların “kusur oranını”, “sıfatı”nı, “işgal ettikleri makam”ı ve “diğer ekonomik/sosyal durumları”nı gözönünde bulundurması gerekeceği, manevi tazminatın bir “ceza” olmadığı–
Yayınlanmasında kanun yararı bulunan gerçek ve güncel bir haber verilirken bile özle biçim arasında denge kurulması gerekeceği, haberin verilişinde seçilen üslup ve sözcüklerin aşağılayıcı, küçük düşürücü, incitici, abartılı olmamasının gerekeceği-
Mahalle muhtarlığı belgesinin malikin öldüğünün kabulü için yeterli olmadığı, malikin nüfus siciline kayıtlı olduğu yer belirlenip, nüfus sicili getirtilmeden, sicilde sağ gözüküyorsa ölüm kaydının işlenmesi gaip ise gaiplik kararı ile varislerini belirler veraset ilamı getirmesi için davacıya yetki ve mehil verilmeden davacının dava hakkının bulunduğu kabul edilerek yazılı şekilde kayyımlık kararının kaldırılmasına, taşınmaz malın kayıt ve tesciline karar verilmesinin doğru olmadığı, davada kayyımlık kararının kaldırılması yanında tescil isteminde de bulunulduğu, uyuşmazlığın niteliği gözetildiğinde davada ayrıca Hazine’ye husumet yöneltilmesinin gerekeceği-
Bir haberin hukuka uygun sayılabilmesi için “haber niteliğinin” varlığının ve haber içeriğinin “gerçeğe uygunluğu” nun yeterli olmadığı, gerçek bir olaya “ana noktalarda” gerçek dışı unsurların eklenmesi halinde, artık hukuka uygunluktan söz edilemeyeceği-
Çekişmeli taşınmazın mutasarrıflarının mirasçı bırakmadan öldükleri gerekçesiyle bu yerin mahlulen vakfa dönüştüğüne ilişkin mahluliyet kararının alındığı, mahluliyet kararlarının, aksi sabit oluncaya kadar uyulması gereken geçerli bir belge olduğu, vaziyet kararları aleyhine ancak idari Yargıtay’a başvurulabileceği halde, mahluliyet kararları aleyhine yönelik itirazların Adli Yargı’da çözümlenmesinin gerektiği, davalı kayyım tarafından mahluliyet kararının yerindeliğine itiraz edilmediği, bu itibarla davacı idarenin mahluliyet kararına dayanarak açtığı davanın kabulünün isabetli olduğu-
“Zimmete para geçirdiği” iddiası ile yönetici hakkında haksız şikayette bulunan kişinin, “hak arama hürriyetini kötüye kullanmış olması” (MK.2) nedeniyle manevi tazminatla sorumlu tutulması gerekeceği–